Altının kıymetini sarraf bilir, Önce sen ahlaklı ol

21.02.2018 - 13:03, Güncelleme: 26.12.2020 - 11:32
 

Altının kıymetini sarraf bilir, Önce sen ahlaklı ol

Birine çok kızdığımızda ahlaksız deriz. Ya da bu yönüyle ahlak kavramını hiç dilinden düşürmeyen bir toplumuz. Bu kavramı niye bu kadar çok kullanıyoruz ya da ahlaka dair ne kadar bilgi sahibi olsak da bu ilkeleri yaşamımıza uygulayıp bilge olabiliyoruz? Yoksa lafta, pek çoğumuz ahlak deyip, işin ucu kendimize geldiğinde, kendi çıkarlarımız söz konusu olduğunda ahlaki değerlerden vazgeçip bana dokunmayan yılan bin yaşasın mı diyoruz, peki bu yılan bir gün bize de dokunmaz mı? İşte bu ve benzeri pek çok soru, bizi doğal olarak eğitime, tikelde de ahlak eğitimine götürüyor. Ahlak gibi rölatif bir kavramın hâkim olmaması halinde, eğitim sistemleri çok zeki bireyler yetiştirse bile bu, onları kötülük yapmaktan, atom bombasıyla insanları öldürmekten alıkoyamaz. Şimdi, tüm bu konuları ahlak nedir, nasıl bir ahlak eğitimi olmalı ve Milli Eğitim gençlere “önce ahlak” dedirtemezse ne olur merkezli ele almaya çalışalım.  “Önce Ahlak” dedirtebilirsek gençlerimize, çok şeyin değişeceğine inanıyorum. Çünkü genel olarak hepimizin bir arada ahenkli, mutlu, barış içinde ve huzurlu yaşayabilmemiz için oluşturulmuş kurallar bütünüdür, ahlak. Bu nedenle de MEB, öncelikle, ahlakın felsefi, psikolojik, sosyolojik yönlerinin de farkında olarak “nasıl bir ahlak” sorusunun yanıtını tam olarak ortaya koymak durumundadır. Hiçbir şahsa, ideolojiye ve siyasete bağlı olmaksızın “ahlak için ahlak” anlayışını eğitim politikalarına hâkim kılması gerekmektedir. Bu yönüyle belirlenecek ahlak eğitimi yaklaşımlarıyla ideal nesiller yetiştirebiliriz. Hemen herkes, kendi özeline bakmadan, ahlaki ilkelere ne kadar uyduğunu sorgulamadan, ahlak bozuldu diye başlar söze. Peki, ne demek ahlak bozuldu? Kimine göre ahlakın bozulması, hırsızlığın artması, rüşvet verip almanın artmasıyken; kimine göre sigara içmektir. Ya da bu tartışmayı milli-laik-mesleki-dini ahlak boyutlarıyla da ele alabiliriz Yukarıdaki tartışmaların ötesinde, eğitimin; bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak istendik değişim meydana getirme süreci olduğunu düşündüğümüzde, ahlak eğitimi deyince de; öğrencilerinin kendi yaşantıları yoluyla istendik ve kasıtlı ahlaki davranış değişikliklerini anlamamız gerekiyor. Ve tabii ki, adresimiz eğitim sistemi ve okullarımız ahlak eğitimi için bu yönüyle. Ahlak eğitiminin amaçlarından biri; aşamalı olarak öğrencilerimize, ahlaki kuralları yaşamlarında uygulayacakları şekilde öğretmektir.  Ahlak eğitiminde; fırsat oluşturmak, somut örnekler göstermek, eğilimleri birbirine karşı kullanmak, akıl ve iradeyi güçlendirmek, çocuğun özsaygısını korumak ve geliştirmek, ahlak konularını gerçek hayat üzerinden temellendirmek, tazmine başvurmak, çocuğu davranışlarının sonuçları hakkında dikkatini çekmek vb. ahlak eğitim ilkeleri göz önüne alınarak hareket edilmelidir. Ahlakın sonradan öğrenilen bir şey olduğunu düşündüğümüzde; ülkemizin pek çok sorununu çözebilmesinin ana yollarından biri; Milli Eğitim’in gençlerimize vereceği ahlak eğitimiyle “Önce Ahlak” dedirtebilmesidir. Elbette, bu sadece okulların yapabileceği bir iş değildir. Bu konuda aile, medya, vb. hepimize pek çok sorumluluk düşüyor. Eğer toplumumuzda ahlaki kuralları hâkim kılmazsak; hiçbirimiz ölçülü, mutlu ve huzurlu olamayız. Bunun için de daha iyi bir ahlak eğitimi adına vicdan eğitimi, karakter-kişilik eğitimi, vb. de dâhil, Milli Eğitim’e çok iş düşüyor.  

Birine çok kızdığımızda ahlaksız deriz. Ya da bu yönüyle ahlak kavramını hiç dilinden düşürmeyen bir toplumuz. Bu kavramı niye bu kadar çok kullanıyoruz ya da ahlaka dair ne kadar bilgi sahibi olsak da bu ilkeleri yaşamımıza uygulayıp bilge olabiliyoruz? Yoksa lafta, pek çoğumuz ahlak deyip, işin ucu kendimize geldiğinde, kendi çıkarlarımız söz konusu olduğunda ahlaki değerlerden vazgeçip bana dokunmayan yılan bin yaşasın mı diyoruz, peki bu yılan bir gün bize de dokunmaz mı? İşte bu ve benzeri pek çok soru, bizi doğal olarak eğitime, tikelde de ahlak eğitimine götürüyor. Ahlak gibi rölatif bir kavramın hâkim olmaması halinde, eğitim sistemleri çok zeki bireyler yetiştirse bile bu, onları kötülük yapmaktan, atom bombasıyla insanları öldürmekten alıkoyamaz. Şimdi, tüm bu konuları ahlak nedir, nasıl bir ahlak eğitimi olmalı ve Milli Eğitim gençlere “önce ahlak” dedirtemezse ne olur merkezli ele almaya çalışalım.

 “Önce Ahlak” dedirtebilirsek gençlerimize, çok şeyin değişeceğine inanıyorum. Çünkü genel olarak hepimizin bir arada ahenkli, mutlu, barış içinde ve huzurlu yaşayabilmemiz için oluşturulmuş kurallar bütünüdür, ahlak. Bu nedenle de MEB, öncelikle, ahlakın felsefi, psikolojik, sosyolojik yönlerinin de farkında olarak “nasıl bir ahlak” sorusunun yanıtını tam olarak ortaya koymak durumundadır. Hiçbir şahsa, ideolojiye ve siyasete bağlı olmaksızın “ahlak için ahlak” anlayışını eğitim politikalarına hâkim kılması gerekmektedir. Bu yönüyle belirlenecek ahlak eğitimi yaklaşımlarıyla ideal nesiller yetiştirebiliriz.

Hemen herkes, kendi özeline bakmadan, ahlaki ilkelere ne kadar uyduğunu sorgulamadan, ahlak bozuldu diye başlar söze. Peki, ne demek ahlak bozuldu? Kimine göre ahlakın bozulması, hırsızlığın artması, rüşvet verip almanın artmasıyken; kimine göre sigara içmektir. Ya da bu tartışmayı milli-laik-mesleki-dini ahlak boyutlarıyla da ele alabiliriz

Yukarıdaki tartışmaların ötesinde, eğitimin; bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak istendik değişim meydana getirme süreci olduğunu düşündüğümüzde, ahlak eğitimi deyince de; öğrencilerinin kendi yaşantıları yoluyla istendik ve kasıtlı ahlaki davranış değişikliklerini anlamamız gerekiyor. Ve tabii ki, adresimiz eğitim sistemi ve okullarımız ahlak eğitimi için bu yönüyle. Ahlak eğitiminin amaçlarından biri; aşamalı olarak öğrencilerimize, ahlaki kuralları yaşamlarında uygulayacakları şekilde öğretmektir.  Ahlak eğitiminde; fırsat oluşturmak, somut örnekler göstermek, eğilimleri birbirine karşı kullanmak, akıl ve iradeyi güçlendirmek, çocuğun özsaygısını korumak ve geliştirmek, ahlak konularını gerçek hayat üzerinden temellendirmek, tazmine başvurmak, çocuğu davranışlarının sonuçları hakkında dikkatini çekmek vb. ahlak eğitim ilkeleri göz önüne alınarak hareket edilmelidir.

Ahlakın sonradan öğrenilen bir şey olduğunu düşündüğümüzde; ülkemizin pek çok sorununu çözebilmesinin ana yollarından biri; Milli Eğitim’in gençlerimize vereceği ahlak eğitimiyle “Önce Ahlak” dedirtebilmesidir. Elbette, bu sadece okulların yapabileceği bir iş değildir. Bu konuda aile, medya, vb. hepimize pek çok sorumluluk düşüyor. Eğer toplumumuzda ahlaki kuralları hâkim kılmazsak; hiçbirimiz ölçülü, mutlu ve huzurlu olamayız. Bunun için de daha iyi bir ahlak eğitimi adına vicdan eğitimi, karakter-kişilik eğitimi, vb. de dâhil, Milli Eğitim’e çok iş düşüyor.  

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.