19 NİSAN  CUMA - 23 NİSAN SALI 2024

Biz Atatürk’ün gençleriyiz

Kocaeli 19.05.2020 - 19:22, Güncelleme: 26.12.2020 - 11:34
 

Biz Atatürk’ün gençleriyiz

İYİ Parti Kocaeli Gençlik Kolları 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik Spor Bayramıyla ilgili bir basın bülteni paylaştı. Basın bülteni şu şekilde; “Bugün Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a çıkışı üzerinden 101 yıl geçti. Ulu önder, daha sonrasında bu kutlu mücadelenin ilk adımının atıldığı günü gençlere adadı. Anadolu'ya yeniden güneşli günlerin geleceğini vadeden bu ilk adım, Türk Milletinin 1000 yıldır kendine vatan bildiği toprağı 1000 yıl daha terketmeyeceği gerçeğinin ayak seslerini oluşturmuştu. Peki Ulu Önder neden bu günü bizlere adadı? Bunun bilincine varmadan Cumhuriyet Gençliğine yaraşır bir birey olmaktan söz etmek elbette hata olur. 19 Mayıs bize sadece vatan toprağı için mücadeleyi değil; aynı zamanda korkularımızla, gelecek endişelerimizle, düşmanımızla, rahatımızı bozmama sevdamızla, gayretsizliğimizle, miskinliğimizle, umutsuzluklarımızla ve gençliğimizin bize sunmuş olduğu ayrıcalıkları zedeleyebilecek tüm olumsuzluklarla mücadele edilmesi gerektiğini öğretti. Bütün şartların millet aleyhine işlediği bir dönemde bile umudun var olduğunu ve bunun atmamız gereken ilk adım ile meyvesini vereceği gerçeğiyle bizi yüzleştirdi. 19 Mayıs işte bütün bu sebeplerden ötürü, Türk Gençliğinin ruhuna gereken ilacın; inandığı yoldan sapmadan ilerlemesi olduğu öğretisini aşıladı. Türk Gençliği Cumhuriyet tarihinin en talihsiz dönemlerinden birine denk gelmiştir. Bu öyle bir talihsizliktir ki, Türk Gençliğinin gelişimine katkı sunulması bir yana; gençlerin taleplerine bile kulağını tıkamış, "Görmedim, duymadım, bilmiyorum" diyen bir iktidarın dönemine denk gelinmiştir. Gençliğin farklı fikirlerinin ülkeyi muasır medeniyetler seviyesine çıkaracağı gerçeğine sırtını dönmüş olan iktidar bununla da kalmamış, endüstriye, bilişime, sanat faaliyetlerine ve AR-GE'ye yapması gereken yatırımı betona ve asfalta, yandaşa ve ranta yapmıştır. Türk Gençliği sanat faaliyetlerinden uzak tutulmaya çalışılmış, sanatçıya gereken değer verilmemiş ve bu algı uzun süre devam ettirilerek toplumun hayat damarlarından birine kesik atılmıştır. Türk Gençliğine birçoğu yüksek lise diye tanımlanabilecek, araştırma laboratuvarlarından uzakta, sırabaşında başlatılıp aynı yerde bitirilen sıradan bir üniversite öğretim hayatı sunulmuştur. Araştırmalara ayırılmamış olan yatırımlarının tek meyvesi 5 müteahhidin cebine giren milyon dolarlar, en büyük bedeli ise milyonlarca işsiz üniversite mezunu genç ordusu olmuştur. Özel teşebbüslerde iş imkanı bulamayıp şansını devlet kurumlarının bünyesinde denemek isteyen yetenekli gençler, adalet kavramından fersah fersah uzakta kalmış bir mülakat düzeniyle elenmişlerdir. Gençlik girişimde bulunması için yeterli teşvikleri görememiş, ülkemizin parlak beyinlerinin çoğu beyin göçü ile yurtdışında kendini bilime adamak zorunda bırakılmıştır. Bu trajik düzende iş o kadar içinden çıkılmaz bir duruma sürüklenmiştir ki;  birilerinin turizm gelirleri etkilenmesin diye gençlere vad edilen sınav tarihiyle ikinci kez oynanıp ve erkene alınmış, üniversiteye hazırlanan yüzbinlerce gencin karara verdiği bu büyük tepkiye de üç maymun oynanmıştır. Üstelik sınavın amacı olan eleme yönteminin kriterleri de akıl ve mantık kavramından yoksun biçimde değiştirilmiştir. Gençler bilmektedir ki, sınav sınanmak için yapılır. Herkesin 100 aldığı bir sınavda çalışkan öğrenci ayırt edilmesi elbette mümkün değildir. Bununla birlikte sınavını vaktinde yetiştiren ile yetiştiremeyenin aynı puanı alabilmesini sağlamak gençlere iyilik değil, onların emeklerine karşı büyük bir vurdumduymazlıktır. Böyle bir vurdumduymazlığın devleti yöneten insanlardan gelmesi, gençliğin kaderinin akıl ve bilimle belirlenmediği gerçeğini gözler önüne sermekte ve Türk Gençliği bu kararlarla umutsuzluğa, gayretsizliğe sürüklenmektedir.  Lakin bizler akıl ve mantığın ışığında yol katedenleriz. Çünkü; biz Atatürk'ün gençleriyiz. Biz umudunu yitirenlerden değiliz. Biz sindirilenlerden değiliz. Biz tehditlerle dağılanlardan değiliz. Bilinmelidir ki, biz Birinci Vazife ne anlama gelmektedir iyi biliriz. Biz dahili ve harici bedhahlarımızı iyi tanımaktayız. Verdiğimiz demokrasi mücadelesinin, İstiklal ve Cumhuriyeti müdafaa olduğu gerçeğiyle yüzleşmiş, ve bulunacağımız binbir vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyenleriz. Milletimizin fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş halinin farkındayız. Ve yine farkındayız ki; bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifemiz Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğumuz kudret, damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur! İşte bu bilincin ışığında tüm genç arkadaşlarımızı selamlıyor; 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nı kutluyoruz! Yolunu yolumuz bildik Atam, İYİ Gençlik'in her bir ferdi her daim sana layık gençler olmak için var gücüyle çalışacak.   Ne Mutlu Türküm Diyene!”

İYİ Parti Kocaeli Gençlik Kolları 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik Spor Bayramıyla ilgili bir basın bülteni paylaştı. Basın bülteni şu şekilde; “Bugün Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a çıkışı üzerinden 101 yıl geçti. Ulu önder, daha sonrasında bu kutlu mücadelenin ilk adımının atıldığı günü gençlere adadı. Anadolu'ya yeniden güneşli günlerin geleceğini vadeden bu ilk adım, Türk Milletinin 1000 yıldır kendine vatan bildiği toprağı 1000 yıl daha terketmeyeceği gerçeğinin ayak seslerini oluşturmuştu. Peki Ulu Önder neden bu günü bizlere adadı? Bunun bilincine varmadan Cumhuriyet Gençliğine yaraşır bir birey olmaktan söz etmek elbette hata olur. 19 Mayıs bize sadece vatan toprağı için mücadeleyi değil; aynı zamanda korkularımızla, gelecek endişelerimizle, düşmanımızla, rahatımızı bozmama sevdamızla, gayretsizliğimizle, miskinliğimizle, umutsuzluklarımızla ve gençliğimizin bize sunmuş olduğu ayrıcalıkları zedeleyebilecek tüm olumsuzluklarla mücadele edilmesi gerektiğini öğretti. Bütün şartların millet aleyhine işlediği bir dönemde bile umudun var olduğunu ve bunun atmamız gereken ilk adım ile meyvesini vereceği gerçeğiyle bizi yüzleştirdi. 19 Mayıs işte bütün bu sebeplerden ötürü, Türk Gençliğinin ruhuna gereken ilacın; inandığı yoldan sapmadan ilerlemesi olduğu öğretisini aşıladı. Türk Gençliği Cumhuriyet tarihinin en talihsiz dönemlerinden birine denk gelmiştir. Bu öyle bir talihsizliktir ki, Türk Gençliğinin gelişimine katkı sunulması bir yana; gençlerin taleplerine bile kulağını tıkamış, "Görmedim, duymadım, bilmiyorum" diyen bir iktidarın dönemine denk gelinmiştir. Gençliğin farklı fikirlerinin ülkeyi muasır medeniyetler seviyesine çıkaracağı gerçeğine sırtını dönmüş olan iktidar bununla da kalmamış, endüstriye, bilişime, sanat faaliyetlerine ve AR-GE'ye yapması gereken yatırımı betona ve asfalta, yandaşa ve ranta yapmıştır. Türk Gençliği sanat faaliyetlerinden uzak tutulmaya çalışılmış, sanatçıya gereken değer verilmemiş ve bu algı uzun süre devam ettirilerek toplumun hayat damarlarından birine kesik atılmıştır. Türk Gençliğine birçoğu yüksek lise diye tanımlanabilecek, araştırma laboratuvarlarından uzakta, sırabaşında başlatılıp aynı yerde bitirilen sıradan bir üniversite öğretim hayatı sunulmuştur. Araştırmalara ayırılmamış olan yatırımlarının tek meyvesi 5 müteahhidin cebine giren milyon dolarlar, en büyük bedeli ise milyonlarca işsiz üniversite mezunu genç ordusu olmuştur. Özel teşebbüslerde iş imkanı bulamayıp şansını devlet kurumlarının bünyesinde denemek isteyen yetenekli gençler, adalet kavramından fersah fersah uzakta kalmış bir mülakat düzeniyle elenmişlerdir. Gençlik girişimde bulunması için yeterli teşvikleri görememiş, ülkemizin parlak beyinlerinin çoğu beyin göçü ile yurtdışında kendini bilime adamak zorunda bırakılmıştır. Bu trajik düzende iş o kadar içinden çıkılmaz bir duruma sürüklenmiştir ki;  birilerinin turizm gelirleri etkilenmesin diye gençlere vad edilen sınav tarihiyle ikinci kez oynanıp ve erkene alınmış, üniversiteye hazırlanan yüzbinlerce gencin karara verdiği bu büyük tepkiye de üç maymun oynanmıştır. Üstelik sınavın amacı olan eleme yönteminin kriterleri de akıl ve mantık kavramından yoksun biçimde değiştirilmiştir. Gençler bilmektedir ki, sınav sınanmak için yapılır. Herkesin 100 aldığı bir sınavda çalışkan öğrenci ayırt edilmesi elbette mümkün değildir. Bununla birlikte sınavını vaktinde yetiştiren ile yetiştiremeyenin aynı puanı alabilmesini sağlamak gençlere iyilik değil, onların emeklerine karşı büyük bir vurdumduymazlıktır. Böyle bir vurdumduymazlığın devleti yöneten insanlardan gelmesi, gençliğin kaderinin akıl ve bilimle belirlenmediği gerçeğini gözler önüne sermekte ve Türk Gençliği bu kararlarla umutsuzluğa, gayretsizliğe sürüklenmektedir.

 Lakin bizler akıl ve mantığın ışığında yol katedenleriz. Çünkü; biz Atatürk'ün gençleriyiz. Biz umudunu yitirenlerden değiliz. Biz sindirilenlerden değiliz. Biz tehditlerle dağılanlardan değiliz. Bilinmelidir ki, biz Birinci Vazife ne anlama gelmektedir iyi biliriz. Biz dahili ve harici bedhahlarımızı iyi tanımaktayız. Verdiğimiz demokrasi mücadelesinin, İstiklal ve Cumhuriyeti müdafaa olduğu gerçeğiyle yüzleşmiş, ve bulunacağımız binbir vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyenleriz. Milletimizin fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş halinin farkındayız. Ve yine farkındayız ki; bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifemiz Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğumuz kudret, damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur! İşte bu bilincin ışığında tüm genç arkadaşlarımızı selamlıyor; 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nı kutluyoruz!

Yolunu yolumuz bildik Atam, İYİ Gençlik'in her bir ferdi her daim sana layık gençler olmak için var gücüyle çalışacak.

  Ne Mutlu Türküm Diyene!”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.