Gebze’deki taş ocakları çevreyi ve havayı kirletiyor

Gebze 20.02.2017 - 14:55, Güncelleme: 26.12.2020 - 11:32
 

Gebze’deki taş ocakları çevreyi ve havayı kirletiyor

Çevre Mühendisleri Odası, taş ocaklarıyla ilgili geniş bir rapor hazırladı. Raporda, Gebze ve Hereke’de yerleşim bölgelerine bitişik halde bulunan taş ocaklarının hava ve çevre kirliliğine neden olduğu vurgulanıyor.

İLİMİZDE 56’sı aktif olmak üzere 71 adet taş ocağı bulunuyor. Çevre Mühendisleri Odası Kocaeli Şubesi de bu taş ocaklarıyla ilgili geniş bir rapor hazırladı. Herhangi bir taş ocağından taş çıkarmak için patlatılan dinamitin, yakın çevresinde 3.7 şiddetinde deprem etkisi yarattığını ortaya koyan raporda, özellikle Gebze ve Hereke’de yerleşim bölgelerine bitişik halde bulunan, hava ve çevre kirliliğine neden olan taş ocaklarının olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılması gerektiği vurgulandı. BAŞLICA SORUNLAR Raporda, ilimizdeki taş ocaklarının problemleri de maddeler halinde sıralanıyor. Ruhsatsız çalışmalar; İzin alınan konular dışında işletme yapılması; ÇED’de taahhüt edilen toz değerlerinin aşılması; Emisyon izni alınmaması; Kamyonlarla taşımada tonaj aşımı; Taşıma-nakliye şartlarına uyulmuyor olması; İşletme tamamlanınca rehabilite edilmiyor olması; Yerleşim yerlerine yakın taş ocaklarının varlığı; İşletmelerde muhatap kişinin bulunamıyor olması; İş güvenliği tedbirlerinin alınmıyor olması ile dinamitlerden kaynaklanan güvenlik problemi ve gürültü kirliliği, başlıca problemler olarak dikkat çekiyor. AÇIK MADENCİLİK Taş ocaklarının, doğanın tahribatına sebep olduğu belirtilen raporda şu ifadeler yer alıyor: Açık ocak madenciliği; yer altında bulunduğu saptanmış ya da mostra vermiş madenin ekonomik olarak, yer altına inilmeden üzerindeki örtü tabakasının kaldırılarak kazanılması işlemini anlatan madencilik yöntemidir. Günümüzde dünya maden üretiminin yaklaşık yüzde 70’i açık işletmecilik yöntemleriyle yapılıyor. HAKLI EYLEMLER Taş ocağı işletmeciliği; konut, yol gibi yapılaşmaya; hem de işletmecinin çok işçiyi çalıştırıp çok para kazanması üzerine kurulu bir sistemde önemli rol oynuyor. Ancak taş ocakları hem yapıldıkları çevreye hem de içinde çalışan işçilerin sağlığına oldukça zarar veriyor. Ocaktan çıkarılan malzeme ile yaşanan çevrenin tahribatı ve ocakta çalışanların yaşadığı sağlık sorunları, hatta can güvenliğini yan yana koyduğumuzda ortaya çıkan manzara; her geçen gün artan taş ocağı karşıtı eylemlerinin sebebini de açıklıyor. DOĞA TAHRİP OLUYOR Taş ocaklarında yapılan çalışmaların başlıcası patlatmalar. Patlatmalar doğal dengeyi, su yollarını ve çatlak-mağara sistemini bozuyor. Değişen su yolları sebebiyle çevrede yaşayanlar, yaşamını ekip biçme ile kazanan çiftçiler ve toprakları zarar görüyor. Bu gibi olumsuz etkilerinden dolayı taş ocaklarının; yerleşim yerlerinden, ormanlık alanlardan, su üretim alanlarından uzakta ve ağaçlandırılamayacak kayalık alanlarda yapılması gerekiyor. TOZ DA BÜYÜK SORUN Taş ocağından çıkarılan ticari değere sahip materyeller alınınca geriye kullanılmayan taş, kiş ve toz kalıyor. Bu gibi parçaları su yolları denizlere taşıyor ve kaldırılmayan atıklar nedeniyle su canlıları da yüksek miktarda zarar görüyor. Kil ve toz parçaları balıkların ve yavrularının solungaçlarına girerek ölmelerine neden oluyor. Taş ocaklarının bir büyük sorunu da toz. Tozu engellemek için her ne kadar filtrelerden bahsedilse bile; bu filtreler ya çok az kullanılıyor, ya da hiç kullanılmıyor. Açığa çıkan toz; bitkilerin yeterli fotosentezi yapmasına engel olduğu gibi, çevre halkının sağlığını da olumsuz etkiliyor. Bitkiler çiçeklenme döneminde döllenemiyor, solunum yapamıyor ve meyve sayısında düşüş gözleniyor. SAĞIRLIK YAŞATABİLİR Patlamaların şiddeti çevre yerleşkelerde deprem etkisi yaratıp evlerin duvarlarını tahrip edebilecek ölçüde. Bu kadar şiddetli patlamalar orada çalışanlarca nasıl hissediliyor sizce? Bu etki sağırlığa sebep olabilecek noktada. Yani işçi sağlığı sadece gürültüden dolayı bile tehlike altında. Taş ocakları gerek çıkardığı toz, gerek gürültü, gerekse ekosisteme verdiği zarar itibarıyla oldukça zarar arz eden bir konu. Acaba ne kadar para kazanmak bu doğal yok oluşa deva olabiliyor; bunu da sermaye sahibi parasever doğa sevmezlere bir danışmak icap ediyor. SOSYAL FAKTÖRLER Doğaltaş üretimi sosyal faktörler çok basit olarak, hazine arazisi, mera ve yerleşim alanları şeklinde düşünülmelidir. Madencilik faaliyetleri öncesi o ortamdan yararlanan insanların sosyal yaşamları içine yeni bir eleman girmesinin psikolojik, sosyolojik etkileri ve insanların kaygılarını gidermek gerekir. Yoksa bugünkü gibi doğal taş işletme sahalarında karşılaşılan direnmeler ancak çevreye duyarlı ve çevreye katkı koyan projelerle aşılmalıdır. Bu da kağıt üzerinde kalmamalıdır. Bu görev de ocak işletmeleri sahiplerine düşmektedir. Buradaki yatırımın öncelikle yakın çevreye ekonomik katkısı işci istihdamı net olarak anlatılmalıdır. KANUNLARA UYULSUN Yasa ve yönetmeliklere kesinlikle uyulmalıdır. Bunların değişme olasılıklarına karşı seçenekli stratejiler ve planlama yapılmalıdır. Doğaya yeniden kazandırma çalışmaları ve çevre peyzajı, doğaltaş ocakları çevresinde tesis çevre düzenlemesi ve ağaçlandırmaya olanak dahilinde hemen başlanılmalıdır. Genel hatları ile bir açık ocak işletme tasarımında dikkat edilecek hususlar şunlardır: Basamak ve ocak genel şev açısı ve duyarlılık analizleri olmalıdır. KİRLİLİK ÖNLENMELİ Açılacak ocak işletmeleri ana yol ve yol görünümünde görsel bozukluk yaratmayacak şekilde doğal taş yatağının geometrisi de göz önüne alınarak kısmen doğal perdelenmiş bir ocak geometrisi planlanmalıdır. Su, hava, toprak gibi ortamların fiziksel kirliliğinin önlenmesi için ocak ve döküm harmanları planlaması ve harmanların doğaya kazandırılması iyi planlamalı ve ekonomiye kazandırılmalıdır. İçe döküm öncelikli olmalıdır. Kaliteli olmayan malzemelerin tekrar iç döküm ile topografya düzenlemesi yapılmalıdır DİKKAT EDİLMELİ Malzeme ve stok sahaları ön görünüm alanı içinde yola 3-5 kilometre uzaklıkta olmalıdır. Stok sahası ince malzemesi tozlaşması önlemleri açık ve net belirtilmelidir. Patlatma sonucu oluşan sarsıntılar, hava şoku, patlayıcı gazlar için önlemler neler olmadı sorusuna aşağıdaki doğal yapay olarak bulunan unsurlar nelerdir öncelikle ele alınmalıdır. Bina koşulları yapı ve tekniği ve malzemesi temelleri, titreşim ortam kayaçları, tarihi yapılar, yer altı suyu, soğuk ve termal kaynaklar, yerleşim yerlerine uzaklığı, patlatma ekonomik verimliliği ve risk analizlerinin yapılması gibi konular ele alınmalıdır. ÇEVREYE ETKİSİ Herhangi bir yerde yapılan kazı çalışmaları, hava,su, toprak ortamını etkiler. Bunlardan hava ortamında ince taneli tozlar, patlatmadan meydana gelen gazlar, hava şokundan kaynaklanan gürültü, canlı ortamını etkiler. Bununla mücadele ve çevreye etkisi önleme, bastırma, izolasyon ve seyreltme şeklinde planlanmalıdır. Bu işlemler taşocak işletmesinin delme-patlatma, yükleme-boşaltma ve tesislerdeki kırma, tesis içi nakliye, stoklama ve yükleme evrelerinde ayrı ayrı planlanmalı ve ele alınmalıdır. TOZ BASTIRILABİLİR Delme-patlatmada da toz önlemleri yüksek teknolojiler ile önlenebilmektedir. Yetersiz patlayıcılar kullanılmamalıdır. Yetersiz, uygunsuz patlayıcı kullanımı nakliye yollarındaki tozlaşma ekili alanlara ve flora ve faunası fiziki kirliliğe neden olmaktadır. Bu nedenle uzun vadeli işletmelerde, ana nakliye ulaşım yolları asfaltlanmalıdır. Stabilize yollarda sık, sık serpme sulama ile toz bastırması diğer bir yöntemdir. EKONOMİYE DE ZARAR Tozlaşmanın diğer bir etkisi ekili alanlara etkisidir. Yer sarsıntılarının çevreye etkisi bugün artık patlatma teknikleri ile önlenebilir konuma gelmiştir. Ülkemizde taşocaklarında işletme hataları sonuç da işletmeci kadar ülke ekonomisine zarar verdiği görülmektedir. Bilgi çağında, ülkemizde taş ocaklarında mühendislik çalışmalarının henüz yeterli düzeyde etkin olamaması bizler için düşündürücüdür.”    
Çevre Mühendisleri Odası, taş ocaklarıyla ilgili geniş bir rapor hazırladı. Raporda, Gebze ve Hereke’de yerleşim bölgelerine bitişik halde bulunan taş ocaklarının hava ve çevre kirliliğine neden olduğu vurgulanıyor.

İLİMİZDE 56’sı aktif olmak üzere 71 adet taş ocağı bulunuyor. Çevre Mühendisleri Odası Kocaeli Şubesi de bu taş ocaklarıyla ilgili geniş bir rapor hazırladı. Herhangi bir taş ocağından taş çıkarmak için patlatılan dinamitin, yakın çevresinde 3.7 şiddetinde deprem etkisi yarattığını ortaya koyan raporda, özellikle Gebze ve Hereke’de yerleşim bölgelerine bitişik halde bulunan, hava ve çevre kirliliğine neden olan taş ocaklarının olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılması gerektiği vurgulandı.

BAŞLICA SORUNLAR

Raporda, ilimizdeki taş ocaklarının problemleri de maddeler halinde sıralanıyor. Ruhsatsız çalışmalar; İzin alınan konular dışında işletme yapılması; ÇED’de taahhüt edilen toz değerlerinin aşılması; Emisyon izni alınmaması; Kamyonlarla taşımada tonaj aşımı; Taşıma-nakliye şartlarına uyulmuyor olması; İşletme tamamlanınca rehabilite edilmiyor olması; Yerleşim yerlerine yakın taş ocaklarının varlığı; İşletmelerde muhatap kişinin bulunamıyor olması; İş güvenliği tedbirlerinin alınmıyor olması ile dinamitlerden kaynaklanan güvenlik problemi ve gürültü kirliliği, başlıca problemler olarak dikkat çekiyor.

AÇIK MADENCİLİK

Taş ocaklarının, doğanın tahribatına sebep olduğu belirtilen raporda şu ifadeler yer alıyor: Açık ocak madenciliği; yer altında bulunduğu saptanmış ya da mostra vermiş madenin ekonomik olarak, yer altına inilmeden üzerindeki örtü tabakasının kaldırılarak kazanılması işlemini anlatan madencilik yöntemidir. Günümüzde dünya maden üretiminin yaklaşık yüzde 70’i açık işletmecilik yöntemleriyle yapılıyor.

HAKLI EYLEMLER

Taş ocağı işletmeciliği; konut, yol gibi yapılaşmaya; hem de işletmecinin çok işçiyi çalıştırıp çok para kazanması üzerine kurulu bir sistemde önemli rol oynuyor. Ancak taş ocakları hem yapıldıkları çevreye hem de içinde çalışan işçilerin sağlığına oldukça zarar veriyor. Ocaktan çıkarılan malzeme ile yaşanan çevrenin tahribatı ve ocakta çalışanların yaşadığı sağlık sorunları, hatta can güvenliğini yan yana koyduğumuzda ortaya çıkan manzara; her geçen gün artan taş ocağı karşıtı eylemlerinin sebebini de açıklıyor.

DOĞA TAHRİP OLUYOR

Taş ocaklarında yapılan çalışmaların başlıcası patlatmalar. Patlatmalar doğal dengeyi, su yollarını ve çatlak-mağara sistemini bozuyor. Değişen su yolları sebebiyle çevrede yaşayanlar, yaşamını ekip biçme ile kazanan çiftçiler ve toprakları zarar görüyor. Bu gibi olumsuz etkilerinden dolayı taş ocaklarının; yerleşim yerlerinden, ormanlık alanlardan, su üretim alanlarından uzakta ve ağaçlandırılamayacak kayalık alanlarda yapılması gerekiyor.

TOZ DA BÜYÜK SORUN

Taş ocağından çıkarılan ticari değere sahip materyeller alınınca geriye kullanılmayan taş, kiş ve toz kalıyor. Bu gibi parçaları su yolları denizlere taşıyor ve kaldırılmayan atıklar nedeniyle su canlıları da yüksek miktarda zarar görüyor. Kil ve toz parçaları balıkların ve yavrularının solungaçlarına girerek ölmelerine neden oluyor. Taş ocaklarının bir büyük sorunu da toz. Tozu engellemek için her ne kadar filtrelerden bahsedilse bile; bu filtreler ya çok az kullanılıyor, ya da hiç kullanılmıyor. Açığa çıkan toz; bitkilerin yeterli fotosentezi yapmasına engel olduğu gibi, çevre halkının sağlığını da olumsuz etkiliyor. Bitkiler çiçeklenme döneminde döllenemiyor, solunum yapamıyor ve meyve sayısında düşüş gözleniyor.

SAĞIRLIK YAŞATABİLİR

Patlamaların şiddeti çevre yerleşkelerde deprem etkisi yaratıp evlerin duvarlarını tahrip edebilecek ölçüde. Bu kadar şiddetli patlamalar orada çalışanlarca nasıl hissediliyor sizce? Bu etki sağırlığa sebep olabilecek noktada. Yani işçi sağlığı sadece gürültüden dolayı bile tehlike altında. Taş ocakları gerek çıkardığı toz, gerek gürültü, gerekse ekosisteme verdiği zarar itibarıyla oldukça zarar arz eden bir konu. Acaba ne kadar para kazanmak bu doğal yok oluşa deva olabiliyor; bunu da sermaye sahibi parasever doğa sevmezlere bir danışmak icap ediyor.

SOSYAL FAKTÖRLER

Doğaltaş üretimi sosyal faktörler çok basit olarak, hazine arazisi, mera ve yerleşim alanları şeklinde

düşünülmelidir. Madencilik faaliyetleri öncesi o ortamdan yararlanan insanların sosyal yaşamları içine yeni bir eleman girmesinin psikolojik, sosyolojik etkileri ve insanların kaygılarını gidermek gerekir. Yoksa bugünkü gibi doğal taş işletme sahalarında karşılaşılan direnmeler ancak çevreye duyarlı ve çevreye katkı koyan projelerle aşılmalıdır. Bu da kağıt üzerinde kalmamalıdır. Bu görev de ocak işletmeleri sahiplerine düşmektedir. Buradaki yatırımın öncelikle yakın çevreye ekonomik katkısı işci istihdamı net olarak anlatılmalıdır.

KANUNLARA UYULSUN

Yasa ve yönetmeliklere kesinlikle uyulmalıdır. Bunların değişme olasılıklarına karşı seçenekli

stratejiler ve planlama yapılmalıdır. Doğaya yeniden kazandırma çalışmaları ve çevre peyzajı, doğaltaş ocakları çevresinde tesis çevre düzenlemesi ve ağaçlandırmaya olanak dahilinde hemen başlanılmalıdır. Genel hatları ile bir açık ocak işletme tasarımında dikkat edilecek hususlar şunlardır: Basamak ve ocak genel şev açısı ve duyarlılık analizleri olmalıdır.

KİRLİLİK ÖNLENMELİ

Açılacak ocak işletmeleri ana yol ve yol görünümünde görsel bozukluk yaratmayacak şekilde doğal taş yatağının geometrisi de göz önüne alınarak kısmen doğal perdelenmiş bir ocak geometrisi planlanmalıdır. Su, hava, toprak gibi ortamların fiziksel kirliliğinin önlenmesi için ocak ve döküm harmanları planlaması ve harmanların doğaya kazandırılması iyi planlamalı ve ekonomiye kazandırılmalıdır. İçe döküm öncelikli olmalıdır. Kaliteli olmayan malzemelerin tekrar iç döküm ile topografya düzenlemesi yapılmalıdır

DİKKAT EDİLMELİ

Malzeme ve stok sahaları ön görünüm alanı içinde yola 3-5 kilometre uzaklıkta olmalıdır. Stok sahası ince malzemesi tozlaşması önlemleri açık ve net belirtilmelidir. Patlatma sonucu oluşan sarsıntılar, hava şoku, patlayıcı gazlar için önlemler neler olmadı sorusuna aşağıdaki doğal yapay olarak bulunan unsurlar nelerdir öncelikle ele alınmalıdır. Bina koşulları yapı ve tekniği ve malzemesi temelleri, titreşim ortam kayaçları, tarihi yapılar, yer altı suyu, soğuk ve termal kaynaklar, yerleşim yerlerine uzaklığı, patlatma ekonomik verimliliği ve risk analizlerinin yapılması gibi konular ele alınmalıdır.

ÇEVREYE ETKİSİ

Herhangi bir yerde yapılan kazı çalışmaları, hava,su, toprak ortamını etkiler. Bunlardan hava ortamında ince taneli tozlar, patlatmadan meydana gelen gazlar, hava şokundan kaynaklanan gürültü, canlı ortamını etkiler. Bununla mücadele ve çevreye etkisi önleme, bastırma, izolasyon ve seyreltme şeklinde planlanmalıdır. Bu işlemler taşocak işletmesinin delme-patlatma, yükleme-boşaltma ve tesislerdeki kırma, tesis içi nakliye, stoklama ve yükleme evrelerinde ayrı ayrı planlanmalı ve ele alınmalıdır.

TOZ BASTIRILABİLİR

Delme-patlatmada da toz önlemleri yüksek teknolojiler ile önlenebilmektedir. Yetersiz patlayıcılar kullanılmamalıdır. Yetersiz, uygunsuz patlayıcı kullanımı nakliye yollarındaki tozlaşma ekili alanlara ve flora ve faunası fiziki kirliliğe neden olmaktadır. Bu nedenle uzun vadeli işletmelerde, ana nakliye ulaşım yolları asfaltlanmalıdır. Stabilize yollarda sık, sık serpme sulama ile toz bastırması diğer bir yöntemdir.

EKONOMİYE DE ZARAR

Tozlaşmanın diğer bir etkisi ekili alanlara etkisidir. Yer sarsıntılarının çevreye etkisi bugün artık patlatma teknikleri ile önlenebilir konuma gelmiştir. Ülkemizde taşocaklarında işletme hataları sonuç da işletmeci kadar ülke ekonomisine zarar verdiği görülmektedir. Bilgi çağında, ülkemizde taş ocaklarında mühendislik çalışmalarının henüz yeterli düzeyde etkin olamaması bizler için düşündürücüdür.”

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.