"Sürdürülebilir Büyüme İçin Daha İyi Yargı"

Daha İyi Yargı Derneği Kocaeli Sanayi Odası Meclis Toplantı Salonunda 'Sürdürülebilir Büyüme İçin Daha İyi Yargı' isimli bir panel gerçekleştirdi. Panelin moderatörlüğünü Ekonomi Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Vahap Munyar yaptı. Panele konuşmacı olarak Prof. Dr. Fatih Özatay, Daha İyi Bir Yargı Dernek Başkanı Mehmet Gün, Kocaeli Barosu Başkanı Mehmet Gül, Kocaeli Sanayi Odası Başkan Vekili Çınar Ulusoy, DOĞUMARSİFED Yönetim Kurulu Başkanı Atalay Kaya katılırken dinleyenler arasında Fahri Örengül, KSO yönetimi ve avukatlar bulundu.

 

YABANCI SERMAYE İÇİN ADİL DÜZEN
Ev sahibi olarak ilk sözü alan Kocaeli Sanayi Odası Başkan Vekili Çınar Ulusoy, "Bu anlamlı panele hoş geldiniz. Bugünkü panelimiz odamızda gerçekleştirdiğiniz için emeği olanlara teşekkür ederim. Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik zorluklardan çıkmasının yolunun doğrudan yabancı sermaye yatırımları olması olduğuna inanıyoruz. Bu da adil kişilere göre değişmeyen bir adalet sistemine ihtiyacımız var. Ne yazık ki ülkemiz doğrudan yabancı sermaye yatırımları alamıyor." şeklinde konuştu.

 

HUKUK VE EKONOMİ İLİŞKİSİ
Ulusoy'un ardından sözü Kocaeli Barosu Başkanı Mehmet Gül aldı.

Gül, "Ülkemizdeki refah seviyesinin artması ve bunun toplumun tüm katmanlarına, olması gerektiği gibi yansıması, ancak hukuk ve ekonominin birbirlerini tamamlamaları ile mümkün olacaktır. Gerek hukuk, gerekse ekonomi, temelde insanlar arasındaki ilişkileri ele almaktadır. Ekonomi kişinin ihtiyaçları karşısında takındığı tavırları belirlerken, hukuk kişilerin hak ve yükümlülüklerini düzenler. Her ikisinin de ele aldığı konular kişinin toplum içindeki yerini belirlemeye ve sosyal ilişkilere olanak sağlar.

 

İDARECİLERE UYARI!
Her daim ekonomik gelişmeler, sosyal, siyasal ve hukuki değişimlerle sürekli etkileşim halinde olmuş ve insani gelişmeleri etkilemiştir. Bu kavramlar içerisinde özellikle ekonomik ve hukuk temelli kavramların, dünya tarihine etkisinin daha yüksek düzeyde olduğu söylenebilir. Esasen, yaşamı kurallar çerçevesinde düzenlemeye çalışan hukukun, yaşamın temelini oluşturan maddi gereksinimlerin elde edilişini ve tüketimini ele alan ekonomi ile olan paralelliği doğal karşılanmalıdır. Bu nedenle öncelikle hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti kavramalarını tüm idarecilerin samimi bir şekilde özümsemesi ve yol haritası haline getirmeleri gerekmektedir."ifadelerini kullandı.

 

İNANANLARIN ORANI YÜZDE 20 CİVARINA DÜŞMÜŞ
Daha İyi Yargı Derneği Başkanı Mehmet Gün konuşmasında, "Ahlak, toplum olarak yaşamak zorunda olan insanların görevlerini ve diğerlerine karşı taahhütlerini en iyi yerine getirmesini gerektiren, yazılı olması gerekmeyen kurallar bütünüdür. İhlal edilmemesi ve her zaman uyulması istendiğinde ahlak kuralları yazılı ve emredici hale getirilir. Kuralları işletmesi, yani hukukun üstünlüğünü sağlaması gereken yargı, bu yönüyle toplumsal ahlakı hayata geçirir ve geliştirir. Hukukun üstünlüğünü gerçekleştiremediğinde yargı, ahlakı bozar. Ahlak bozulduğunda yöneticiler, işletmeler, tedarikçiler, girişimciler ile çalışanlar arasında herkesin görevini ve taahhüt ettiğini gerçekleştireceğine dair güven ve bunun üzerine kurulan ilişkiler bozulur. Hakkını yargı vasıtasıyla alabileceğine kesin olarak inananların oranının yüzde 20 civarına düşmüş olması göstermektedir ki, görevini yerine getirmekte engelli yargı ahlakı bozmaktadır, iş yapma ortamını kötüleştirmektedir.

YÖNETİCİLERE HESAP SORAMAYAN YARGI...
Ne yönetimin dünyanın en pahalı en berbat ekonomik deneyini yapmasına engel olabildik ne de ekonomi yönetimindeki ve yargıdaki görevini ihmal ve ihlal eden görevlilere hesap sorabiliyoruz. Keyfi, tutarsız ve öngörülemez makro kararlarla ekonomik istikrarı bozan cumhurbaşkanı ve bakanları hukuken sorumlu tutmak fiili olarak imkansız. Anayasanın 105’inci ve 106’ncı maddeleri gereğince soruşturma teklif etmek için 301 milletvekilinin, soruşturma kararı almak için 360 milletvekilinin oyu gerekiyor. Bu ağır nisapların gerçekleşmesi imkansız, iktidarın çoğunluk oyları bile yeterli değil. Yöneticilere hesap soramayan yargı, kendi mensuplarına da hesap soramıyor. İlk derece hakimlerin suçlarını soruşturmak için üyelerinin tamamını siyasilerin belirlediği Hakimler Savcılar Kurulu’nun (HSK), HSK’nin seçtiği Yargıtay, Danıştay, Sayıştay ve Anayasa Mahkemesi üyelerinin suçlarını soruşturmak için kendi kurumlarındaki mesai arkadaşlarının soruşturma izni vermesi şart. Ayyuka çıkan olaylarda bile bu izin kolaylıkla verilmiyor. Yargı siyasetin bir enstrümanı haline gelmiş, siyasallaşmış ve siyasi saiklerle karar verebilir, siyasiler yargılamalara etki edebilir hale geldi

ÜLKEYE YOLSUZLUK HAKİM OLUYOR
Eğer yargı, yürütme gücünü (cumhurbaşkanı, bakanlar ve Merkez Bankası yöneticilerini) hukukla sınırlandırıp, makro ekonomik karar alan bu yönetici kesime özgürce hesap sorabilseydi, yöneticiler keyfi ve hatalı kararlar alamazlardı. Yargı, doğal görevini yapabilseydi bu günlerde acısını çektiğimiz ekonomik sorunlar ortaya çıkmazdı. Toplumsal ahlakı geliştirmek, ekonomiyi ve iş yapma ortamını güçlendirmek için bu acı gerçekle mutlaka ve samimi olarak yüzleşmek zorundayız. Yargının görevini yapamadığı, yönetici kesime hesap soramadığı ülkelerde hukukun üstünlüğü aksıyor. Hukukun üstünlüğü ve adalet aksadığında ülkeye yolsuzluk hakim oluyor. Sonuçta üretim azalıyor, ekonomi kötüleşiyor ve milli gelir düşüyor.” şeklinde konuştu