Kartpostallar milli mücadelenin önemli bir tanığı
Atatürk Kitaplığı’nda bulunan Kurtuluş Savaşı dönemine ait kartpostallar dönemin psikolojisine ışık tutuyor. Savaşın yıkıcı etkilerinin resim sanatındaki yansımaları görülen kartpostalların öne çıkan diğer yanı da savaş döneminde milli birliğe ve vatan sevgisine yönelik verdiği mesajlar.
Kocaeli Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesinden Prof. Dr. Oya Şenyurt, “Kurtuluş Savaşı Kartpostallarındaki Simgesel Anlatım ve Romantik Akıma İlişkin Bir Okuma” isimli çalışmasında, millî mücadele döneminde Selahattin Ömer tarafından basılan kartpostallardaki anlamları analiz etti. Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Akademik Dergisi’nde yayınlanan çalışmada, kadın, mekân ve nesnelerin sembolik ilişkilerinin analiz edilmesi ve metin haline getirilmesi amaçlandı.
Türk edebiyatında vatan sevgisi ve millet üzerine şiirleriyle bilinen Namık Kemal ve Tevfik Fikret’ten alıntılar da bulunan kartpostallarda, savaşın yıkıcı etkileri kadın figürleriyle veriliyor. Prof. Dr. Şenyurt figürlerde görülen derin çaresizlik, şanlı zaferlerin yad edilmesi, nostalji, melankoli gibi unsurların, savaş döneminin ruh halini başarılı bir şekilde yansıttığını belirtti.
Şenyurt kartpostallarda, işgal altındaki imparatorluğun ruh halinin bir kadın üzerinden anlatıldığını, kadının Türk milletinin duygu ve düşüncelerinin tercümanı olarak yer aldığını ifade etti. Sekiz kartpostalın analiz edildiği çalışmada Atatürk Kütüphanesi’nden reprodüksiyonlarının dijitallerine ulaşılan kartpostalların bazılarının 140x88 mm ve 140x90 mm boyutlarında olduğu, bazılarının da Matbaa-ı Osmani’de basıldığına dair bir ibarenin yer aldığı belirtiliyor. Kartpostalların editörü kütüphanede “Selahattin İzzet” olarak kayıtlı ve kartpostallarda da bu isim ve soy isim ile imzası bulunuyor.
Milli duygular başarıyla temsil ediliyor
Prof. Dr. Oya Şenyurt’a göre incelenen kartpostallarda kadın, kişisel üzüntüsünü yansıtan birey değil, tüm milletin duygularının tercümanı durumunda. Kartpostalların dört kenarını çevreleyen siyah bantların işgal karşısında duyulan derin üzüntüyü pekiştirdiğini kaydeden araştırmacı kadın figürünün çoğu kez “ana” ve “anavatan” gibi temsiliyetlerle sanatçının ve ülke insanının hissiyatını yansıtan pozisyonlarda önemli bir öge olarak öne çıktığını belirtti. Araştırmacıya göre kartpostallarda mekân da oldukça önemli. Temsil edilen mekanların çoğu toplumun en küçük birimi olan ailenin ikamet ettiği evlerden oluşuyor. Diğer bir önemli mekân olarak Türkiye haritasının batı ve iç bölümlerine yer verildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Oya Şenyurt ayrıca “konutların” kartpostallarda hem okuma yazma bilen aydın kadına hem de çocuklu cefakâr kadına ev sahipliği yapan yerler olarak gösterildiğini aktardı.
Prof. Dr. Şenyurt, derin çaresizlik, şanlı zaferlerin yad edilmesi, melankolik ruh hali durumlarının kartpostallardaki temaları oluşturduğunu öne sürdü. Şenyurt milliyetçilik akımının, bağımsızlık savaşı ve ulus devlet olma bilincine katkısını kartpostaldaki resimlerin temel anlatısına yön verdiği kaydetti.
Savaşın portreleri:
Görsel 1: Sahib-i Seyf (Kılıcın Sahibi) “Koca bir kavmin olur haris-i istiklali Koca bir memleketin ırzı, hayatı, malı Ona vabeste kalır” (İBB Atatürk Kitaplığı, Krt_005362).
İlk görselde, barok tarzı sehpa takımlarından oluşan bir oda içindeki kadın, ince başörtüsü ile Türk bayrağından yapılmış bir etekle oturuyor. Şenyurt, bu kartpostalda kadının birlik ve beraberliğin simgesi olarak Türk bayrağına büründüğünü aktarıyor. Kartpostaldaki mekân muhtemelen yine bir konak ya da köşk odasını temsil ediyor. Duvarda Mustafa Kemal ve Tevfik Fikret’in tablolarının asılı olduğu görülüyor. “Kılıcın Sahibi” anlamına Sahib-i Seyf isimli Kartpostalda Tevfik Fikret’in “Kılıç” şiirinden alıntılanan üç mısra yer alıyor.
Görsel 2: “Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini” 1336/1920 (İBB Atatürk Kitaplığı, Krt_009029).
Araştırmacı, Namık Kemal’in dizelerinin yer aldığı ikinci kartpostalda hüzün ve çaresizlik anlamları olduğunu aktarıyor. Kartpostalda yuvarlak yakalı, bele oturmuş ve etekleri bolca kumaştan yapıldığı belli olan bir kıyafetle ince bir başörtüsü örten, alnının üstünde ay figürünün yer aldığı görülen kadın figürü elini yanağına koymuş hüzünlü bir biçimde gösteriliyor. Şenyurt’a göre bu hüzün savaşın buhranını yansıtıyor.
Görsel 3: “Aman Yarab!”, 1336 (1920) (İBB Atatürk Kitaplığı, Krt_005352).
“Aman Yarab!” başlığını taşıyan kartpostalda yıldırımların düştüğü yağmurlu bir alanda bir kadın, Türkiye haritasından oluşan bir zeminde Marmara Denizi ve Ege bölgelerine seccadesini yaymış şekilde namaz kılıyor. Şenyurt’a göre kadının durduğu nokta gökyüzü ve yeryüzünün birleşimine denk geliyor. Araştırmacıya göre burada öne çıkan anlam namaz kılma eyleminden çok kadının savaşın yıkımlarına ağlaması ve gözyaşlarının “yağmur gibi” akması.
Görsel 4. “Tahayyül” (İBB Atatürk Kitaplığı, Krt_5368).
“Tahayyül” isimli kartpostalda tülden bir cibinliğin altında yatan bebeği kucağında tutan bir anne görülüyor. Kadının arkasındaki duvarda eşinin resmi asılı ve yanındaki yüksek ayaklı sehpanın üzerinde bir mektup duruyor. Şenyurt’a göre bu mektubun savaştaki eşten geldiği ve güzel haberler içerdiğini söylemek mümkün. Araştırmacı, kadının arkasında asılı olan resimden ve kadının çocuğuna bakan mutlu ifadesinden, Türk milletinin gelecek güzel günlerinin müjdelendiği anlamının çıkarılabileceğini aktarıyor.
Görsel 5: Osmanlı Tarihi yazan üst üste konulmuş altı ciltlik kitaplar, 10 Ağustos 1336. (İBB Atatürk Kitaplığı, Krt_005361), 140x88).
Şenyurt’a göre, “10 Ağustos 1336 (10 Ağustos 1920)” tarihi yazan diğer kartpostalda Sevr Antlaşması’nın imzalanmasının ardından ortaya çıkan derin üzüntü tasvir ediliyor. Bitmiş bir imparatorluğa gönderme yapan altı ciltlik “Osmanlı Tarihi” adlı kitapların üst üste yığılması ve bu yığın üzerine eğilen kadının harap halde bir elini alnına dayaması önemli detaylar olarak aktarılıyor. Araştırmacıya göre, kadının bulunduğu alanın Ege coğrafyasını içine alan bir zeminde harita ile gökyüzü arasında bulunması ve elinde sancağı tutması da önemli diğer detay. Gökyüzünün sol köşesine doğru cephede savaşan askerler belli belirsiz resmedilmesi de kadının bulunduğu ortamdan uzakta bir yerlerde savaşın devam ettiği anlamının çıkarılabileceğini ifade ediyor.
Görsel 6: Hürriyeti temsilen bir kadının resmedildiği II. Meşrutiyet için üretilen kartpostallar Hürriyeti temsilen bir kadının resmedildiği II. Meşrutiyet için üretilen kartpostallar (İBB Atatürk Kitaplığı, Krt_01209).
Şenyurt’a göre, meşrutiyet öncesi dönemde kadın cazibesi ve ilgi çeken güzelliğiyle değil, tamamen anaç halleri ve süssüz, sade giyimleriyle dikkat çeker şekilde resmedilirken, II. Meşrutiyet Dönemi için üretilmiş kartlarda bunun tam tersi yer alıyor. Adalet, eşitlik, özgürlük temaları “ulaşılması güç olan cazibeli kadın” metaforuyla aktarılıyor. Araştırmacıya göre, II. Meşrutiyet kartlarında özgürlük ve hürriyetin hayatlara getirdiği modernleşme halinin kadın figürü üzerinden sunulması amaçlanıyor. Bu kartlarda kadının peçesi artık beyaz ve şeffaf, yüzünde belli belirsiz duruyor. Şenyurt, II. Meşrutiyet kartpostallarındaki kadın resimlerinin, Osmanlı kadınlarının hayatlarında ve kıyafetlerinde modernleşmenin yaşanacağına dair ileri dönük mesajlar verdiğini de iletiyor.
Görsel 7: “Vatan mahzun… Ben mahzun” (İBB Atatürk Kitaplığı, Krt_005366).
Namık Kemal’in dizelerinin yer aldığı kartpostalda benzer şekilde altı ciltlik Osmanlı tarihine kitapları var. Kitapların en üstünde kuru kafa simgesi yer alıyor. Araştırmacıya göre, Kurtuluş Savaşı sırasında işgal altındaki imparatorluğun ruh hali bir kadın üzerinden yansıtılırken Osmanlı’nın mevcut durumu da kitapların üzerindeki kuru kafa figürü ile temsil ediliyor. Şenyurt, “Vatan mahzun ben mahzun” alt yazısı ile yayımlanan kartpostalda, Trablusgarp ve Anadolu coğrafyasının yer aldığı haritaların üzerine kapanarak ağlayan kadının, yıkılan imparatorluğun ardından ortaya çıkan atmosferi yansıttığını ifade ediyor.
Görsel 8. Babacığım: Baba kurtar bizi ana vatanı. Kahret düşmanı hâin Yunanı (İBB Atatürk Kitaplığı, Krt_5369).
İncelenen son kartpostalda bir çocuk odasındaki kız çocuğu ve yanında duran kadın yer alıyor. Namık Kemal’in “Vatan Türküsü” şiirinin resimsel betimlemesini içeren kartpostalda araştırmacı, mekânın İstanbul’da yer alan bir semti sembolize edebileceğini aktarıyor. Duvarda “Bismillahirrahmanirrahim” yazılı bir çerçeve asılı. Şenyurt ayrıca, yatağın yanında bulunan sehpanın üstünde bir kuzu figürü ile Türk bayrağı yer aldığına dikkat çekiyor. Araştırmacıya göre Osmanlının sosyal yapısında sevimlilik ve sevgi ibaresi olarak yer alan kuzu figürü, babası savaşta olan masum çocuğa gönderme yapıyor. Şenyurt’a göre çocuk babasından vatanı kurtarmasını istiyor. Çocuğun buradaki yakarışı, kadının ruh halinin temsilinden daha üst bir ruh hali, diğer deyişle milletin ruh halinin temsil ediyor.