“BİR BAKIŞTA EĞİTİM 2024”E İLK BAKIŞ
OECD tarafından her yıl yayımlanan ve ülkelerin eğitim sistemlerine ilişkin gidişatı çeşitli göstergeler üzerinden sayısal olarak ortaya koyan “Bir Bakışta Eğitim” raporları, eğitim alanında dünyanın en önemli ve güvenilir kaynaklarından biridir. 10 Eylül 2024'te Bir Bakışta Eğitim 2024 raporunun açıklanmasının hemen ardından TEDMEM, Türkiye için öne çıkan verileri bir araya getirdi.
“Bir Bakışta Eğitim 2024” raporundan Türkiye için öne çıkanlar şu şekilde:
YETİŞKİNLERİN EĞİTİM DÜZEYİ
EBEVEYNİN EĞİTİM DÜZEYİNİN ETKİSİ
Türkiye'de, en az bir ebeveyni üniversite mezunu olan 25-64 yaş aralığındaki yetişkinlerin %81'i üniversite mezunudur. Buna karşılık, her iki ebeveyni de lise mezunu dahi olmayan 25-64 yaş aralığındaki yetişkinlerin yalnızca %18'i üniversite mezunudur.NE EĞİTİMDE NE İSTİHDAMDA OLAN GENÇLER
Türkiye'de 18-24 yaş aralığındaki yaklaşık her üç gençten biri (%31,1) ne eğitimde ne istihdamdadır. OECD ülkeleri ortalamasında bu oran %13,7'dir. Türkiye'de 18-24 yaş aralığında ne eğitimde ne istihdamda olan kadınların oranı %41,4 iken erkeklerin oranı %21,4'tür. OECD ortalamasında ise ne eğitimde ne istihdamda olan kadınların oranı %14,4, erkeklerin oranı ise %13,1'dir.
İSTİHDAMA KATILIM
EĞİTİME ERİŞİM
Türkiye'de 6-14 yaş aralığında okullaşma oranı %98,8'dir. OECD ortalamasında bu oran %98,4'tür. Türkiye'de 3-5 yaş aralığındaki çocukların okul öncesi eğitime katılım oranı 2014'ten 2022'ye 20 yüzde puan artarak %48 olmuştur. Buna rağmen Türkiye bu oranla 3-5 yaş grubu çocuklar için okullaşma oranının en düşük olduğu OECD ülkesidir. Türkiye'de 15-19 yaş aralığında eğitime katılım oranı %73'tür ve bu oran bölgelere göre farklılıklar göstermektedir. Bu yaş aralığında eğitime katılım oranının en düşük olduğu bölgeler %60,5 ile Kuzeydoğu Anadolu-Doğu ve %61,1 ile Güneydoğu Anadolu-Orta bölgeleri iken en yüksek olduğu bölge %83,2 ile Kuzeydoğu Anadolu -Batı bölgesidir. Türkiye'de yükseköğretimde özel üniversitelerin payı yıllar içinde artış göstermiştir. OECD ülkeleri ortalamasında, üniversitelerin lisans programlarından mezun olan öğrencilerin %37'si özel üniversitelerinden mezundur. Türkiye'de ise üniversitelerin lisans programlarından mezun olan öğrencilerden özel üniversitelerden mezun olanların oranı 2013-2022 yılları arasında %6'dan %13'e yükselmiştir.EĞİTİM HARCAMALARI
Türkiye, tüm egitim kademelerinde öğrenci başına en düşük harcama yapan OECD ülkelerinden biridir. Türkiye'de ilköğretimden yükseköğretime kadar öğrenci başına yapılan yıllık harcama ortalama 5.425 dolar, OECD ülkeleri ortalamasında ise 14.209 dolardır. Türkiye'de GSYH'nin %4,2'si egitim kurumlarına harcanırken, OECD ülkeleri ortalamasında bu oran %4,9'dur. Türkiye, ilkokul kademesinde kamu harcamalarının payının en düşük, özel harcamaların payının en yüksek olduğu OECD ülkesidir. Türkiye'de ilkokul kademesinde özel harcamaların payı %23 iken OECD ortalamasında %6'dır. Türkiye'de ilkokul kademesinde hane halkının yaptığı egitim harcamalarının payı OECD ülkeleri ortalamasının yaklaşık dört katıdır (Türkiye: %19, OECD: %5). Türkiye'de okul öncesi eğitime yapılan kamu harcamalarının payı %78 ile OECD ortalaması olan %86'nın altında kalırken, yükseköğretimde bu oran %72 ile OECD ortalaması olan %68'in üzerindedir.ÖĞRETMENLER ve OKULLAR
OECD ortalamasında öğretmen başına ilkokulda 14, ortaokulda ve lisede 13 öğrenci düşmektedir. Türkiye'de ise bu sayılar ilkokulda 18, ortaokulda 14 ve lisede 13'tür. Türkiye'de devlet okullarında ortalama sınıf mevcudu 24, özel okullarda 18'dir. OECD ortalamasında ise devlet okullarında ortalama sınıf mevcudu 21, özel okullarda 20'dir. OECD ortalamasında mesleğin en üst kıdemindeki bir öğretmen mesleğe yeni başlayan bir öğretmene kıyasla kademelere göre %61-65 oranında daha yüksek maaş almaktadır. Türkiye'de bu oran ortalama %9'dur. OECD ortalamasında lise öğretmenlerinin maaşı okul öncesi öğretmenlerine göre %12-17 daha fazla iken Türkiye'de öğretmen maaşları çalışılan kademeye göre önemli ölçüde farklılaşmamaktadır.VERİLER NE SÖYLÜYOR?
"Bir Bakışta Eğitim 2024" raporunda yer alan göstergeler, Türkiye'nin eğitimde nicel açıdan önemli bir mesafe kat ettiğini açıkça ortaya koymaktadır. Ancak, bu kazanımların sürdürülebilirliği ve eğitim sisteminin daha ileri taşınabilmesi için politikaların odak noktasının niteliğe yönelmesi gerekmektedir. Eğitimin niteliğinin artırılmasına yönelik politikalar Türkiye'nin diğer ülkelerle rekabet edebilirliği ve kalkınma hedefleri bakımından hayati önem taşımaktadır.