Meclis Üye aday adayı sayısı kıyamet alametidir
Partilerde kıran kıran savaşa neden olan belediye meclis üye listelerinin açıklanmasıyla başlayacak tartışmaları şimdiden gözümde canlandırmaya başladım. Tartışmalar tavan yapacak. Yüzlerce adayın yarıştığı üyelik koltuğuna oturmanın mali olarak büyük bir getirisi de yok aslında. Ama cazibe noktasında büyük çekim gücü var. Baksanıza başvuru sayısına... Bölgemiz diye adlandırdığımız 4 ilçemizde toplam belediye meclis üyesi aday adayı başvuru sayısı her geçen gün katlanıyor. Maaş almayan ancak oturum başına cüzi bir para kazanan üyeler, kentin imar planınından su ücretine tüm ayrıntıları belirleme gücüne sahip
Partilerde çalkantılara yol açan liste savaşlarında tüm mücadele belediye meclis üyeliği koltuklarına oturabilmek için. Meclis koltuğuna oturan üye, kentlerin geleceği için büyük ve önemli kararlara imza atıyor. Bu imzayla araziler imara açılıp, var olan imarı iptal edilebiliyor. İlçe belediye meclislerinin aldığı kararların çoğu, Büyükşehir Belediye Meclisi'nin onayından geçiyor. Bir parti belediye başkanlığını kazansa dahi eğer mecliste çoğunluğu elinde tutamıyorsa çok rahat hareket edemiyor. Bu yüzden, meclis üyeleri partilere güç sağlaması açısından önem arz ediyor. Son 5 yıldır görev yapan mecliste ezici bir AK Parti üstünlüğü var. Bu yüzden, bazı kritik kararlar muhalefetin tüm itirazlarına rağmen oyçokluğuyla meclisten geçti.
Yerel seçim sürecinde muhtar olmak isteyen adaylara soruyorum..."Neden muhtar olmak istiyorsun?" diye "Mahalleme hizmet etmek istiyorum" diyor.
Belediye başkan adayına soruyorum aynı soruyu... İlçeme hizmet etmek istiyorum diyor...
Bu soru belediye meclis üyesi aday adayına sorulur mu diye önce kendime soruyorum...
Kimse babasının hayrına olmuyordur herhalde...
Sonuçta demokrasi işleyecek...Belediye meclis üyesi de demokrasinin yerelde işlemesini sağlayacak kişilerdir. O zaman müteahhitler demokrasinin bel kemiği desek yalan olmaz. Zira her mecliste en az 2-3 tane müteahhit oldu bugüne dek... Olmasında ne sakınca var? sorusunu da sormam lazım. Ama cevabını vermemem lazım.
Bir kez rahmetli Ahmet Penbegüllü'nün ilk döneminde bir kez de Şükrü Karabacak'ın ikinci döneminde meclis salonunda dışarıya çıkarılmışlığım da var... İşleyişe aykırı hareket ettim diye...
Rahmetli Penbegüllü meclis salonuna oturum başladıktan sonra geldim diye dışarı çıkarmıştı. Haklıydı… Onlar ilçe için hararetli hararetli kararlar alma atmosferndeyken kapıyı açıp içeriye dalışım Başkan Penbegüllü'yü kızdırmıştı. Dışarı çık dedi... Şükrü Başkan ise katipleri gelmeyince tek başına otururken fotoğraf çektim diye dışarı çıkarmıştı... Tesadüf o gün yedekler de gelmemişti. "İşin gücün magazin senin" demişti... Şimdi o günlerden bu güne geçen meclis süreçlerine bakıyorum da... Meclis oturumu yapılırken dışarı çıkıp sigara içip gelenler, meclisin sonuna doğru gelenler, dışarı çıkıp ağzına bir iki kurabiye atıp, dudaklarını silerek salona girenler, ayda bir ker 1 saat yapılan meclise zaman bulup katılamayan meclis üyeleri meclis işleyişine hiç aykırı davranmıyorlar gibi...
Belediye meclisi, kanuna göre belediye başkanının üstünde bir makamdır. Ardından encümen ve sonra belediye başkanı gelir. Ama benim izlediğim meclis oturumları da bu tanıma hiç uymuyor.
Meclis üyesi ne iş yapar?
Meclis toplantılarında karar vermek dışında, komisyonlarda görev alırlar.
en önemli komisyonlar: İmar, plan bütçe, hukukdur.
İmar komisyonu öncelikle teknik meclis üyelerinden oluşur. mimar, şehir plancı, inşaat mühendisi, harita mühendisi.
ama bu mesleklerden meclis üyesi yoksa, başka başka insanlar komisyona girer. İş takibi yapıp, arsa alıp satan, kendi işlerini kolaylaştıran vb vb. işler yapanlar da olur. Diğer zavallı meclis üyeleri de bunların komisyon kararları doğru zanneder, evet derler mecliste.
Çünkü meclis üyesi seçiminde liyakat, deneyim, mesleki bilgi çok önemli değildir. benden olsun, dediğimi yapsın, din kardeşim olsun, hemşehrim olsun, bana oy versin vb.
Böyle seçilen meclis üyeleri de kendini bir şey sanıp, yakasına amblemi takar, halkın arasında boy gösterir. En güzel şey onlar için bol bol yurt içi ve dışı gezilere gitmek, yemeklere, toplantılara katılmaktır.
Birbirlerini kıskanır, çekiştirir, yerden yere vururlar.
Aralarında düzgün adam yok mudur, vardır elbet. Onlar da dışlanırlar. Yalnız kalırlar.
Saygılarımla