Bilimden ve yaşamın gerçekliklerinden kopan ülkeler ve toplumlar kendi içine kapanır.
Bir milim ileriye gitmeleri mümkün değil.
O ülke de çok seslilik olmaz, insanlar sorgulamaz, tartışmaz.
Küçük bir azınlık sürekli zenginleşirken büyük çoğunluk ise ülkenin kaynaklarında hiçbir şekilde faydalanamaz, açlık ve yoksulluğa mahkûm olur.
Kadın erkek eşitliği ortadan kalkar, çocuklar yatağa aç girer!
Biat kültürü ve abis karanlık taassup her yanı sarıp sarmalar.
Bilime karşı çıkıp hikâyelere, vehimlere sarılırlar!
Geri bırakılmış ve bırakılmak üzere olan ülkeler kendi içinde taş devrine doğru yolculuk yaparken bir kesim ise bilimin sayesinde yeni dünyalara yelken açıyor.
Geçtiğimiz temmuz ayında Acta Astronautica dergisinde yayınlanan bir çalışma oldukça dikkat çekiciydi.
Buna göre, bilim insanları yıldızlararası yolculukları gerçekleştirmek için güneş yelkenlerinde aerografit malzemenin kullanımını araştırmış.
Çalışmalar ve simüle deneyler sonucu güneş yelkenlerinde aerografit malzemenin kullanılması halinde Mars’a 26 günde ulaşılabileceği ortaya çıkmış.
NASA, Solar Cruiser görevi gibi güneş yelkenli uzay araçları kullanarak Güneş'i inceleyen misyonlara odaklandığı da biliniyor.
Tüm bunlar insanın aklını kullanması sonucu gerçekleşiyor.
Sadece uzay değil, yaşama dair ne varsa hepsinde bilimin izi, katkısı ve çabası var.
İletişim, ulaşım araçları, ilaçlar, her türden cihazlar ve günlük yaşantımızda kullandığımız aklınıza gelen her ne varsa hepsi bilimin araştırılması sayesinde insanlık adına ortaya çıkarılmıştır.
Bilim olsaydı hiç birisi olmazdı.
İşin ilginci ise bilimi reddedenler bilimin var ettiği her türlü nimetlerini dibine kadar sıyırıyor!
Ne demişti Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk:
‘’Benim manevi mirasım bilim ve akıldır. Benden sonra, beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde aklın ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar. Bilim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her ulus kişisinin kafasına koyacağız. Bilim ve fen için kayıt ve şart yoktur…’
Bir dip not:
Julia Roberts’ın son sinema filmi, ‘Leave the World Behind’ geçtiğimiz gün izledim.
Filmin özeti, genç bir çift, iki çocuklarıyla birlikte şehirden uzakta sakin bir tatil geçirmek için Long Island'ın ücra bir köşesinde bir ev kiralar. Ancak bir süre sonra telefon, televizyon, internet altyapısının çökmesiyle biranda kaos başlar...
Film teknolojinin ortadan kalkmasıyla yaşananları olağanüstü şeklide aktarmış.
İzlemenizi tavsiye ederim.