crossorigin="anonymous"> google.com, pub-3332145558351436, DIRECT, f08c47fec0942fa0
Cengiz Ceylan
Köşe Yazarı
Cengiz Ceylan
 

Bayramlarda Tatil Değil, Bayram Yapalım!

 Gelin ister milli bayramlarımızda, ister dini bayramlarımızda tatil değil bayram yapalım.                 Milli ve dini bayramlar; toplum olarak dayanışma içinde olmamıza, birlik ve beraberliğimizin tazelenmesine, insanlarımızın birbirine daha fazla yakınlaşmasına katkıda bulunur.                 İnsanlığın varoluşundan günümüze kadar geçen süreçte olduğu gibi, gelecekte de insanların birlik ve beraberlik içinde bir arada yaşamaları zorunluluk haline gelmiştir. Bu birlik ve beraberliği sağlayan unsurlar ise; gelenek ve görenekler, örf ve adetler, dini inanışlar, milli duygular, ortak değerler, milli ve dini bayramlardır.                    Milli bayramlar; Millet olmamızın önemini anlamamızı sağlamak ve  toplumun değerlerini yaşatmak adına çok önemlidir. Milli bayramlarına sahip çıkan toplumlar her zaman daha iyi bir geleceğe sahip olmuşlardır. Bunun için milli bayramların her yıl günü geldiği zaman milletçe sevinçle, coşkuyla kutlanması gerekir.                    Milli Bayramlar toplumlarda millî duyguların pekişmesi,  sürekli taze ve canlı tutulması yanında toplumun birlik ve beraberliğini sağlama, ulus olma, aynı kederi, tasayı, kıvancı paylaşma ve beraber yaşama gücünü kuvvetlendirir. Birlik ve beraberliğimizi pekiştirmek, Atalarımızı anmak ve hatırlamak, Sahip olduğumuz değerleri korumak, Geçmişimizi unutmamak ve Kültürümüzü yaşatmak  adına 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 19 Mayıs Atatürk’ü anma, Gençlik ve  Spor Bayramı, 30 Ağustos Zafer Bayramı ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı gibi kutladığımız milli bayramlarımızı kutlamak bizler için bir zorunluluk ve mutluluk kaynağı olmalıdır.   Dini bayramlar; İslam dinine bağlı kişiler için çok kutsaldır. Aynı dini inanca sahip insanların birlik beraberlik içinde olduğu,  çıkarsız saygı ve sevgi gösterildiği, mutlulukların yaşandığı günlerdir. Müslüman toplumlarda iki tane dini bayram vardır. Biri Ramazan Bayramı diğeri Kurban Bayramı’dır. Dini bayramlarımızdan Kurban bayramının ayrı bir önemi vardır. Kurban bayramında kurban kesmek gerek fert, gerekse toplum açısından çeşitli faydaları içeren malî bir ibadettir. Kurban kesen kişi kurban kesmekle Allah'ın emrine boyun eğdiğini ve kulluk bilincini koruduğunu canlı bir biçimde ortaya koymuş olur. Ayrıca kurban keserek etini ailesiyle,  komşularıyla, çevresindeki fakirlerle paylaşarak toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar, sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Oysa son yıllarda özelikle de büyük kentlerde yaşayan insanların kurban kesme ile ilgili sorunlar yaşaması sebebiyle, kurban kesimi ile ilgili alternatif arayışlara yönelmişlerdir. Belediyelerin açıkta kurban kesenlere ceza vermeleri, çeşitli sosyal yardım kuruluşlarının ağırlıklı kurban bağışı reklamları ve bayram tatillerinin hükümet tarafından uzatılması alternatif arayışlara yönelen bu insanların imdadına yetişmiş gibi oluyor. Kurban kesme ile ilgili sıkıntılar yaşayan bu insanların kurbanını bağışlayarak, valizlerini alarak tatil yörelerine doğru akın etmelerine sebep olunuyor. Bu yazılanlardan “Kurban bağışı yapılmaması anlamı çıkarılmamalı.” Tabi ki dünyanın birçok ülkesinde açlıktan ölen insanlar var. Bu insanlara yardım elimizi uzatmamız gerekliğinin de bir insanlık görevimiz olduğu bilincindeyim. O insanlara da bir şekilde yardım yapılması gerekir. Benim söylemek istediğim sırf tatil yapmak amacıyla kurban kesmekten kaçanlar içindir. Üstelik bu yıl yaşanılan ekonomik kriz sonucu Döviz ve petrol fiyatlarındaki artış ve yüzde yüzü geçen enflasyon önlenemezken,  insanların gelirleri yeterli olmazken, geçim zorluğu çekilirken, elektrik, su ve doğalgaz faturaları can yakarken, petrol fiyatlarına yapılan zamlar sonucu özel araçlarla değil uzun yollara gitmek çarşıya, pazara çıkmak bile imkânsız olurken, et fiyatlarının yanına yaklaşılamazken, eve bir tepsiyi bırak bir kilo tatlı almak bile zor olurken, bayramı doyasıya yaşamak hayal gibi. 02 Mayıs 2022 de kutlayacağımız Ramazan Bayramından sonra gözler 09 Temmuz2022 de kutlayacağımız Kurban Bayramına çevrildi. Et fiyatlarındaki fahiş artışın Kurbanlık fiyatlarını da etkileyecek olması kurban kesmeyi düşünenleri kara kara düşündürmeye başladı. Kırmızı Et Üreticileri tarafından yapılan açıklamalarla Kurbanlık fiyatlarının büyükbaş kurbanlıklar için 60-70 bin lira, küçükbaş kurbanlıklar için ise ortalama 3-5 bin lira olacağı tahmin ediliyor. Yapılan bu açıklamalarla büyükbaş kurbanlıklar hisse fiyatlarının 8-10 bin TL, küçükbaş hayvan fiyatları ortalama 3-5 bin TL olacak bir kurban bayramında kurban kesmek adeta imkânsız hale geldi.  Ramazan bayramında akraba, komşu ziyaretleri yapmasak, Kurban bayramında çocuklarımızla birlikte kurbanımızı kesmesek, çocuklarımıza, gelecek nesillerimize kurban kesme, oruç tutma ibadetini nasıl aktaracağız, kurbanımızın etini ailemizle, konu komşumuzla ve fakir insanlarımızla paylaşmadıkça; toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutmayı, sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunmayı çocuklarımıza nasıl öğreteceğiz. Çocuklarımızın kurban kesmeye şahit olmadıkları sürece kurban bayramında kurban kesilmesinin bir ibadet olduğuna çocuklarımızı nasıl inandıracağız. Bayramların ruhuna uygun şekilde kutlanabilmesi için, Büyük kentlerdeki belediyelerin daha yaygın olarak kurban kesim yerleri açmaları gerekir ki insanlarımız kurban kesme hususunda tereddütler yaşamasınlar. Kurban kesme ile ilgili sıkıntılar devam ettiği sürece toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutmayı, sosyal adaletin gerçekleşmesine katkı sağlayan kurban kesme ibadeti, dini bayram olma özelliğini kaybedip, uzunca süre tatil yapılan bir bayrama dönüşmeye başlamasın. Emekli bayram ikramiyeleri arttırılsaydı belki emekli ikramiyesinin üzerine konulacak bir miktar para ile kurban kesilebilirdi. Evlere birer tepsi tatlı girebilirdi. İkramiyelere de zam olmayınca kurban kesmekte, tatlı almakta iyice hayal oldu.   Bütün bu olumsuzluklara rağmen azda olsa imkânı olanlar tatil beldelerine koşma yerine, memleketlerine giderek hem ziyaret hemde tatil yapmaya çalışabilirler. Gidemeyenlerde yakınlarındaki akrabalarını ziyaret etmeyi unutmasınlar.                 Sonuç olarak belirtmek istediğim; dini bayramlarımız yeme, içme  ve  sevinç günleri  olması  yanında, dinimizde Allah’a ibadetten sonra en çok saygı ve iyilik yapılması emredilmiş, onlara karşı “öf” bile denmesini yasaklanmış olduğu annemizin-babamızın ellerini  öpüp  hayır  dualarını  almak, Diğer aile büyüklerimizi, akrabalarımızı, komşularımızı ve tanıdıklarımızı ziyaret ederek hal ve hatırlarını  sormak, gönüllerini almak, Hastanelerde ve evlerde yatan hasta yakınlarımızı ziyaret ederek şifa dileklerimizi sunmak, Çevremizdeki  yoksullara, yetimlere, kimsesiz ve bakıma muhtaç olanlara yardım elimizi uzatmak, onların da bayram sevinci yaşamalarını vesile olmak, Bizden hayır, dua bekleyen ölülerimizin mezarlarına giderek onlara dua etmek, ruhları için hayır ve hasenatta bulunmak. Tanıdıklarımızdan dargın olanları barıştırmaya ve aralarını bulmaya çalışmak. Birlik ve beraberliği sağlayan unsurlar olan gelenek, görenek, örf, adet ve dini inanışlarımızı, milli duygularımızı canlı tutmak, Ortak değer ve ortak miraslarımızı korumak ve tüm bunları geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza benimseterek gelecek kuşaklara taşımak adına; Gelin ister milli bayramlarımızda, ister dini bayramlarımızda tatil değil bayram yapalım. Hayırlı bayramlarınız olsun.                                                                                                                                                                 Cengiz CEYLAN                                                                                                                                                         Eğitimci-Yazar
Ekleme Tarihi: 29 Nisan 2022 - Cuma

Bayramlarda Tatil Değil, Bayram Yapalım!

 Gelin ister milli bayramlarımızda, ister dini bayramlarımızda tatil değil bayram yapalım.

                Milli ve dini bayramlar; toplum olarak dayanışma içinde olmamıza, birlik ve beraberliğimizin tazelenmesine, insanlarımızın birbirine daha fazla yakınlaşmasına katkıda bulunur.

                İnsanlığın varoluşundan günümüze kadar geçen süreçte olduğu gibi, gelecekte de insanların birlik ve beraberlik içinde bir arada yaşamaları zorunluluk haline gelmiştir. Bu birlik ve beraberliği sağlayan unsurlar ise; gelenek ve görenekler, örf ve adetler, dini inanışlar, milli duygular, ortak değerler, milli ve dini bayramlardır.

 

                 Milli bayramlar; Millet olmamızın önemini anlamamızı sağlamak ve  toplumun değerlerini yaşatmak adına çok önemlidir. Milli bayramlarına sahip çıkan toplumlar her zaman daha iyi bir geleceğe sahip olmuşlardır. Bunun için milli bayramların her yıl günü geldiği zaman milletçe sevinçle, coşkuyla kutlanması gerekir.

                   Milli Bayramlar toplumlarda millî duyguların pekişmesi,  sürekli taze ve canlı tutulması yanında toplumun birlik ve beraberliğini sağlama, ulus olma, aynı kederi, tasayı, kıvancı paylaşma ve beraber yaşama gücünü kuvvetlendirir.

Birlik ve beraberliğimizi pekiştirmek, Atalarımızı anmak ve hatırlamak, Sahip olduğumuz değerleri korumak, Geçmişimizi unutmamak ve Kültürümüzü yaşatmak  adına 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 19 Mayıs Atatürk’ü anma, Gençlik ve  Spor Bayramı, 30 Ağustos Zafer Bayramı ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı gibi kutladığımız milli bayramlarımızı kutlamak bizler için bir zorunluluk ve mutluluk kaynağı olmalıdır.

 

Dini bayramlar; İslam dinine bağlı kişiler için çok kutsaldır. Aynı dini inanca sahip insanların birlik beraberlik içinde olduğu,  çıkarsız saygı ve sevgi gösterildiği, mutlulukların yaşandığı günlerdir.

Müslüman toplumlarda iki tane dini bayram vardır. Biri Ramazan Bayramı diğeri Kurban Bayramı’dır.

Dini bayramlarımızdan Kurban bayramının ayrı bir önemi vardır. Kurban bayramında kurban kesmek gerek fert, gerekse toplum açısından çeşitli faydaları içeren malî bir ibadettir. Kurban kesen kişi kurban kesmekle Allah'ın emrine boyun eğdiğini ve kulluk bilincini koruduğunu canlı bir biçimde ortaya koymuş olur. Ayrıca kurban keserek etini ailesiyle,  komşularıyla, çevresindeki fakirlerle paylaşarak toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar, sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur.

Oysa son yıllarda özelikle de büyük kentlerde yaşayan insanların kurban kesme ile ilgili sorunlar yaşaması sebebiyle, kurban kesimi ile ilgili alternatif arayışlara yönelmişlerdir. Belediyelerin açıkta kurban kesenlere ceza vermeleri, çeşitli sosyal yardım kuruluşlarının ağırlıklı kurban bağışı reklamları ve bayram tatillerinin hükümet tarafından uzatılması alternatif arayışlara yönelen bu insanların imdadına yetişmiş gibi oluyor. Kurban kesme ile ilgili sıkıntılar yaşayan bu insanların kurbanını bağışlayarak, valizlerini alarak tatil yörelerine doğru akın etmelerine sebep olunuyor.

Bu yazılanlardan “Kurban bağışı yapılmaması anlamı çıkarılmamalı.” Tabi ki dünyanın birçok ülkesinde açlıktan ölen insanlar var. Bu insanlara yardım elimizi uzatmamız gerekliğinin de bir insanlık görevimiz olduğu bilincindeyim. O insanlara da bir şekilde yardım yapılması gerekir. Benim söylemek istediğim sırf tatil yapmak amacıyla kurban kesmekten kaçanlar içindir.

Üstelik bu yıl yaşanılan ekonomik kriz sonucu Döviz ve petrol fiyatlarındaki artış ve yüzde yüzü geçen enflasyon önlenemezken,  insanların gelirleri yeterli olmazken, geçim zorluğu çekilirken, elektrik, su ve doğalgaz faturaları can yakarken, petrol fiyatlarına yapılan zamlar sonucu özel araçlarla değil uzun yollara gitmek çarşıya, pazara çıkmak bile imkânsız olurken, et fiyatlarının yanına yaklaşılamazken, eve bir tepsiyi bırak bir kilo tatlı almak bile zor olurken, bayramı doyasıya yaşamak hayal gibi.

02 Mayıs 2022 de kutlayacağımız Ramazan Bayramından sonra gözler 09 Temmuz2022 de kutlayacağımız Kurban Bayramına çevrildi. Et fiyatlarındaki fahiş artışın Kurbanlık fiyatlarını da etkileyecek olması kurban kesmeyi düşünenleri kara kara düşündürmeye başladı. Kırmızı Et Üreticileri tarafından yapılan açıklamalarla Kurbanlık fiyatlarının büyükbaş kurbanlıklar için 60-70 bin lira, küçükbaş kurbanlıklar için ise ortalama 3-5 bin lira olacağı tahmin ediliyor.

Yapılan bu açıklamalarla büyükbaş kurbanlıklar hisse fiyatlarının 8-10 bin TL, küçükbaş hayvan fiyatları ortalama 3-5 bin TL olacak bir kurban bayramında kurban kesmek adeta imkânsız hale geldi.

 Ramazan bayramında akraba, komşu ziyaretleri yapmasak, Kurban bayramında çocuklarımızla birlikte kurbanımızı kesmesek, çocuklarımıza, gelecek nesillerimize kurban kesme, oruç tutma ibadetini nasıl aktaracağız, kurbanımızın etini ailemizle, konu komşumuzla ve fakir insanlarımızla paylaşmadıkça; toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutmayı, sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunmayı çocuklarımıza nasıl öğreteceğiz. Çocuklarımızın kurban kesmeye şahit olmadıkları sürece kurban bayramında kurban kesilmesinin bir ibadet olduğuna çocuklarımızı nasıl inandıracağız.

Bayramların ruhuna uygun şekilde kutlanabilmesi için, Büyük kentlerdeki belediyelerin daha yaygın olarak kurban kesim yerleri açmaları gerekir ki insanlarımız kurban kesme hususunda tereddütler yaşamasınlar. Kurban kesme ile ilgili sıkıntılar devam ettiği sürece toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutmayı, sosyal adaletin gerçekleşmesine katkı sağlayan kurban kesme ibadeti, dini bayram olma özelliğini kaybedip, uzunca süre tatil yapılan bir bayrama dönüşmeye başlamasın.

Emekli bayram ikramiyeleri arttırılsaydı belki emekli ikramiyesinin üzerine konulacak bir miktar para ile kurban kesilebilirdi. Evlere birer tepsi tatlı girebilirdi. İkramiyelere de zam olmayınca kurban kesmekte, tatlı almakta iyice hayal oldu.

 

Bütün bu olumsuzluklara rağmen azda olsa imkânı olanlar tatil beldelerine koşma yerine, memleketlerine giderek hem ziyaret hemde tatil yapmaya çalışabilirler. Gidemeyenlerde yakınlarındaki akrabalarını ziyaret etmeyi unutmasınlar.

                Sonuç olarak belirtmek istediğim; dini bayramlarımız yeme, içme  ve  sevinç günleri  olması  yanında, dinimizde Allah’a ibadetten sonra en çok saygı ve iyilik yapılması emredilmiş, onlara karşı “öf” bile denmesini yasaklanmış olduğu annemizin-babamızın ellerini  öpüp  hayır  dualarını  almak,

Diğer aile büyüklerimizi, akrabalarımızı, komşularımızı ve tanıdıklarımızı ziyaret ederek hal ve hatırlarını  sormak, gönüllerini almak,

Hastanelerde ve evlerde yatan hasta yakınlarımızı ziyaret ederek şifa dileklerimizi sunmak,

Çevremizdeki  yoksullara, yetimlere, kimsesiz ve bakıma muhtaç olanlara yardım elimizi uzatmak, onların da bayram sevinci yaşamalarını vesile olmak,

Bizden hayır, dua bekleyen ölülerimizin mezarlarına giderek onlara dua etmek, ruhları için hayır ve hasenatta bulunmak.

Tanıdıklarımızdan dargın olanları barıştırmaya ve aralarını bulmaya çalışmak.

Birlik ve beraberliği sağlayan unsurlar olan gelenek, görenek, örf, adet ve dini inanışlarımızı, milli duygularımızı canlı tutmak,

Ortak değer ve ortak miraslarımızı korumak ve tüm bunları geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza benimseterek gelecek kuşaklara taşımak adına;

Gelin ister milli bayramlarımızda, ister dini bayramlarımızda tatil değil bayram yapalım. Hayırlı bayramlarınız olsun.

 

 

                                                                                                                                                            Cengiz CEYLAN

                                                                                                                                                        Eğitimci-Yazar

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Erdoğan Cankurt
(11.05.2022 00:26 - #72218)
Değerli hocam, Öncelikle bir eğitimci olarak, emekli vatandaşlarımızın, ekonomik ve sosyal sorunlarını, bir ekonomist gibi, bir istatistikçi gibi ve bir sosyolok gibi derinliğine rakamlarla çok geniş, gerçekçi ve anlaşılır net bir şekilde izah ettiğin için teşekkür ederim. Değerli Hocam, Kapitalist sistem dünyanın neresinde olursa, olsun. Kendisi için üretmeyen, emeğini, işini, üretimini sömüremediği hiç kimsenin yaşamasına, helede insanca yaşamasına, sağlıklı yaşamasına asla izin vermez. Üretimden ve işten koptuğunuz an sizden elini eteğini çeker ne yazikki. Kendisine sömüreceği, genç beyinler, dinamik bedenler alternatif enerjik güçler temin eder. İnsan yaşamı onun için, sömürebileceği bir mekanizmadır. Hani derlerya, "Kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı keser" tamda böyle bir durumda yaşamaktadır insan dünyada. Ve her geçen günde hayat daha çekilmez, yaşanmaz bir hal almaktadır. Bu bütün dünyada böyledir. Bizim gibi gelişmemiş ülkelerde daha acımasız ve daha insafsızcadır. Dikkat çektiğiniz gibi, elli yıl sonra emeklilerin sayısının artması, ekonomik olarak, sisteme ve devletlere büyük yük getirecektir. Ki bumun imareleri görülmeye başlamıştır bile. Böyle devam ettiğinde, sonucu düşünmek bile istemem
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.