Çocukların her gelişim döneminin kendine özgü davranışları vardır. Bu nedenle çocuğun içinde bulunduğu gelişim döneminin özelliklerinin iyi bilinmesi gerekir.
Davranışların bir kısmı doğuştan gelir. Doğuştan gelen huy, karakter gibi kalıtsal özellikler dışında kalan diğer tüm davranışlar da yaşam boyunca karşılaşılan geçim zorluğu, işsizlik, yanlış arkadaş çevresi, aldatma v.b olumsuzluklar sonucu ortaya çıkar.
Kişilerin olumlu ya da olumsuz davranışlara yönelmelerinin temelinde bir takım ihtiyaçlar ve maruz kalınan davranışlara karşı verilen tepki yatmaktadır.
İnsanlar olumlu ve eğlenceli davranışları daha sık gösterme eğiliminde olurken, hoş olmayan, üzüntü veren davranışları da bir daha sergilememe ya da daha az sergileme yönünde olurlar.
Ancak çocukların gösterdikleri davranışlar ve davranışların sebepleri büyüklere göre biraz daha farklıdır. Çocuklar değişik dönemlerde değişik ruh hallerinde olabilirler ve bu ruh hallerini yansıtan davranışlar gösterirler. Hatta bu davranışları saldırgan eğilimli de olabilir.
Saldırganlık eylemi; bir kişinin diğer kişi ya da kişilere fiziksel ya da psikolojik öfke şeklinde yaptığı eylemdir.
Saldırganlık eylemi genellikle kişilerin çocukluk dönemi ve ergenlik döneminde sık görülen bir problemdir.
Genellikle Saldırgan davranışları bulunan çocuklar; aşırı hareketlidir, sinirlidir, öfke nöbetleri geçirir ve saldırgan davranışlar sergiler, eyleme hazır ve aşırı geçimsizdir.
İlişkileri gergin ve sürtüşmelidir, hemen parlar, kavgaya hazırdır.
Yönergelere uymaz, durmadan kuralları çiğner ve ceza görür ancak bu cezadan etkilenmez ya da kısa süreli olarak etkilenmiş gibi görünürler.
Tepkileri ölçüsüzdür, öfkesini yenemez ve sürekli kendini haklı çıkarmaya çalışır. Sıradan anlaşmazlıkları bile bilek gücüyle çözmeye çalışırlar.
Uyku ve yemek problemleri yaşarlar, Bu çocuklar evde, okulda ve arkadaş çevresinde sürekli sorun yaratırlar, Kendine zarar verme gibi değişik davranışlarda bulunurlar; yetişkinlerle de sürekli çatışma içindedirler.
Saldırganlık davranışı daha çok erkek çocuklarda görülmektedir. Genellikle erkek çocuklar, anlaşmazlıklarına kavga ile çözüm yolu ararlar. Kız çocukları ise sözle sataşarak halletmeyi tercih ederler.
Çocukların yaramazlık yapması, arkadaşlarıyla sürtüşmeleri ara sıra kavga etmeleri onların saldırgan çocuk oldukları anlamına gelmez. Çocuğu saldırgan olarak tanımlamak için bu davranışı sık sık tekrarlıyor olması gerekir.
Tabii ki görülen bu saldırganlıkların derinliğinde yatan birçok sebepler vardır.
Şöyle ki; Organik bir rahatsızlık, zekâ geriliği, beyin zarı iltihabı, doğum sırasındaki beyin örselenmeleri gibi fizyolojik ve psikolojik sorunlarda saldırganlığın nedeni olabilir.
Özellikle ana-babanın, çocukla aralarındaki iletişimin iyi olmaması, Çocuğa aile içinde sözel ve fiziksel şiddet uygulanması, Çocuğun sürekli baskı ve kısıtlamayla karşı karşıya kalması. Evdeki eğitim ortamının tutarsızlığı ve dengesizliği, Evde ya da çevresinde saldırgan davranışlarda bulunan bir modelin varlığı. Anne-babanın birbirleriyle tartışmaları, kavga etmeleri, annenin ya da babanın saldırganca tutumu ve çocuğun da bunu taklit ederek öğrenmesi saldırganlığın başlıca nedenleri arasındadır.
Bunların yanı sıra çocuğun çabalarını görmezlikten gelme ya da yok sayma, sıklıkla eleştirme, azarlama, anne-babanın çocuk ile yeterince ilgilenmemesi, İlgi ve sevgi göstermemesi. Anne-babanın çocuğa karşı tutarsız bir tutum sergilemesi, çocuğu ilgi duyduğu şeylerden mahrum etme ve engelleme (oyun oynamasına, koşmasına ya da hareket etmesine izin vermeme saldırganlığa neden olarak gösterilebilir.
Genellikle 0- 2 yaşlarındaki çocukların isteklerini anlatma becerileri henüz çok gelişmiş değildir. Dolayısıyla isteklerini tam anlatamayan bir çocuk istekleri yerine getirilmediği zaman saldırgan davranışlarda bulunabilirler.
Özellikle 2 -3 yaşlarındaki çocuklarda da yüksek bir sahiplik duygusu mevcuttur. Bundan dolayı paylaşmayı pek sevmeyebilirler, benmerkezci eğilimler gösterebilirler. Bu da çocukları saldırgan davranışlar göstermeye itebilir
Küçük yaştaki çocukların genellikle davranışlarını kontrol etme yetileri henüz çok gelişmiş değildir. Ayrıca davranışlarının sonuçlarını da göremeyecek kadar küçük olmaları nedeniyle bu yaştaki çocuk bir başka çocuğa vurmanın kötü bir şey olduğunu algılayamayabilir. Bir başka çocuğa şiddet gösterisinde bulunmak onlar için doğal gelebilir.
Çocuklar karınları acıkınca, uykusuz olunca, herhangi bir rahatsızlıkları olunca, hoşlarına gitmeyen bir duruma maruz kalınca hırçınlaşabilirler ve bunu saldırgan bir eğilim olarak dışa yansıtabilir.
Bazı çocuklar da ilgi çekmek için problem davranışlarda bulunabilirler.
Saldırgan davranışlar gösteren bir çocuk anne veya babasından bu konuda bir uyarı almıyor ve hatta bu tür davranışlar konusunda teşvik ediliyorsa bu da onları saldırgan birisi yapabilir.
Saldırganlık eğilimini arttıran önemli unsurlardan biri de medyadır. Çocuklar televizyonda, gazetelerde, internette ve bilgisayar oyunlarında gördükleri şiddet sahnelerinden etkilenmektedir. Bu tarz görüntülere maruz kalan çocuklarda saldırganlıklar artmakta ya da çocuk kendisine bir karakteri model alıp, o karakterin yaptığı saldırgan davranışları sergileyerek çevresine zarar verebilmektedir
Bu da çocukların davranış gelişimlerinde ailenin rolünün ne denli önemli olduğu gösteriyor. Dolayısıyla anne ve babalar çocukların davranışlarını çok iyi takip etmeli ve sorumluluklarını bilmelidirler.
Anne-babaların en önemli sorumlulukları arasında;
Anne-baba çocuğa saldırgan davranışlar konusunda model olmamalıdır.
Anne-babanın saldırgan ya da saldırgan diye nitelendirilebilecek davranışlarını gözden geçirmesi ve bunları kontrol altına alması gerekir.
Çocuğun bazı isteklerine hayır diyebilmek, Beklemeyi, başkalarına saygı göstermeyi ve uyması gereken kuralları öğretmek.
Paylaşma ve sağlıklı bir özgüven geliştirmesi için yardımcı olmak, doğru şeyleri yapmaya teşvik etmek.
Bazı şeyleri yapmasına engel olmak, çok fazla öğüt ve ders vermeden, uzun açıklamalardan kaçınmak.
Çocuğun vücut dilini, duygularını iyi anlamak, gelişim özelliklerini bilip ona uygun bir biçimde, çocuğu gelişimi içinde desteklemek, ilgi ve sevgi göstermek yer almalıdır.
Çocuk gergin ve sinirliyken onunla tartışmamalı, sakinleşmesini beklemeli ve daha sonra davranışı ile ilgili konuşulmalıdır, Çocuğa saldırgan davranışlarının dezavantajları gösterilmelidir. Saldırgan davranışları ile isteklerini elde edemeyecekleri anlatılmalı, üstelik elde ettiklerini de kaybedebilecekleri vurgulanmalıdır.
Sürekli saldırgan olan bir çocuk için gerekirse profesyonel bir psikolojik destek almak faydalı olacaktır. Aksi takdirde çocuk bu şekilde yetişmeye devam edecek ve bu da onun gelecek yaşamını olumsuz etkileyecektir
Davranışların bir kısmı doğuştan gelir. Doğuştan gelen huy, karakter gibi kalıtsal özellikler dışında kalan diğer tüm davranışlar da yaşam boyunca karşılaşılan geçim zorluğu, işsizlik, yanlış arkadaş çevresi, aldatma v.b olumsuzluklar sonucu ortaya çıkabileceğini belirtmiştim.
Şöyle ki; Her gün Televizyon, Radyo, Gazete ve Sosyal Medyada “Geçim zorluğu yaşayan baba cinnet geçirdi, eşini, çocuklarını ve kendini öldürdü. Trafik magandası kendisine yol vermeyene saldırdı. Yine bir kadın cinayeti, Boşanmak isteyen eşini ya da sevgilisini öldürdü. Kendisine yan bakan, omzuna dokunan adamı yaraladı, öldürdü.” gibi haberleri sürekli duymaktayız.
Tüm bunlar göz önüne alındığında aslında şiddetin farklı maskelere bürünüp içimizde bir yerlerde varlığını sürdürmeye devam ettiği ve edeceği apaçıktır. Fakat bu hiçbir şey yapılamayacağı anlamına gelmez. Aksine konunun üzerine gidilip mevcut durumun kaynağına, oluşum şekline bakılması gerekir.
Eğer bugün toplumlarda Fiziksel, Cinsel, Duygusal, Ekonomik şiddet ve istismar eylemleri artıyorsa, bunun temelinde çocukluk döneminde çocukların iyi davranışlar kazanmasında ebeveynlerin yeterince bilgili ve müdahaleci olamayışlarının yatabileceği gözardı edilmemeli.
Unutulmamalı ki; Çocukların neyin iyi olduğunu bilen, güçlü ebeveynlere ihtiyaçları vardır.
Cengiz CEYLAN
Eğitimci-Yazar