Birkaç gün önce yıllar önce belediye başkanlığı yapmış bir dostumuz “Çay içelim” teklifinde bulundu, bizde bir taraftan çay içmek diğer taraftan da siyasetin bundan sonraki süreci ile ilgili sohbet etmek adına belediye başkanı ile buluştuk ve çayları yudumlamaya başladık.
İkinci çaydan sonra belediye başkanı “Tanımadığım, ismini bilmediğim, bir kez bile ayak üstü bir araya gelmediğim bir gazeteci benim yeni kurulan bir siyasi parti için ilçe başkanı tavsiye ettiğimi yazmış, haberi bana gösterdiler, gazeteci arkadaşa “Benim böyle bir şeyden haberim yok ne ilgilendirir beni kimin hangi siyasi partiye üye olduğu, ayıp değil mi bana sormadan benim bilgim olmadan böyle bir haberi yapmak” dediğimde gazeteci arkadaş “Başkanım sende o zaman benim böyle bir işten haberim yok şeklinde bir açıklama yap yayınlayalım” dedi bende kendisine “-Yahu kardeşim içerisinde olmadığım bir haber ile ilgili neden açıklama yapayım, insan biraz ahlaklı olur, yaptığınız çok ayıp” diyerek telefonu kapattım” dedi.
Belli ki sayın başkanın canı sıkılmış, uzun yıllardır kendisini tanıyan birisi olarak söylediklerine tamamen inandığımızı belirttik arkasından da “Bir kişinin yaptığı yanlış yüzünden tüm gazetecileri daha da önemlisi tüm insanları aynı kefeye koymak olmaz, şu içtiğimiz çayların parasını öde de çıkalım buradan” dedikten sonra vedalaştık.
Güvenilir olmak, güvenilir insan olmak öteden beri tüm insanlığın ortak sorunu, Normal şartlar altında kime sorsanız en güvenilir insan olarak kendisini görecektir ancak “bu kadar güvenilir insanın bulunduğu bir dünyada bu kadar olumsuzluk nasıl yaşanıyor.?” Sorusuna da inanın cevap bulmakta zorlanıyoruz.
Biz nerede ise 35 yıldır medya sektörünün içerisindeyiz, bu sürenin önemli bir bölümü “Kurum sahibi” olarak geçti, pek çok arkadaşımızı sahibi olduğumuz kurumdan emekli ettik, İşe başlayan arkadaşlarımıza da ilk tavsiyemiz “Yalan haber yapmayın, herhangi bir haberi yayınlamadan önce birkaç yerden teyit ettirin, yazacağınız bir haberden kurumlar kişi yada kişiler olumsuz bir şekilde etkilenebilir bu yüzden her haber yayını öncesi vicdanınızın sesine kulak verin” şeklinde olmuştur.
Gazetecilik mesleği dışında gündelik hayatımızda da güvenilir olmak çok ama çok önemlidir, herkes güvenebileceği, inanabileceği insanlarla bir arada olmak ister, “Sana güveniyorum” ifadesinin boşa gitmemesini ister, güvendiği insan tarafından hayal kırıklığına uğratılmak istemez.
Ancak geldiğimiz noktada güvenilir insan sayısı hemen her geçen gün daha da azalıyor, belki hayat şartları belki değişen ve zorlaşan koşullar nedeni ile olağanüstü bir güven erozyonu herkesi silindir gibi ezip geçiyor.
“Güven” kavramını yeniden tesis etmeliyiz, Daha ilk okuldan başlamak üzere güvenilir olmanın ne kadar büyük bir erdem olduğunu bıkıp usanmadan anlatmalıyız ki kaybolan güzellikler yeniden hayatımıza girebilsin.
Aksi takdirde sırtımızı dönebileceğimiz insan bulamayacağız.