İstanbul’da yaşayanlar ya da İstanbul’a özel aracıyla giden veya başka bir ulaşım taşıtıyla yolculuk yapanlar, İstanbul Boğazı üzerine yapılmış olan asma köprülere yaklaştıklarında “Köprüden Önce Son Çıkış” yazan bir trafik levhasını mutlaka görmüşlerdir.
Bu söz sadece araç sahipleri için bir uyarı levhasından ibaret değildir.
Aynı zamanda herkes tarafından bilinen ve sıkça duyduğumuz bir deyimdir.
İnsan olarak hayatımız boyunca olmasını istemediğimiz bazı durumlarla karşı karşıya kalmışızdır. Fakat karşılaşmak istemediğimiz bu haller karşısında bazı uyarılar ve seçeneklerde vardır. Aynen köprüden önce son çıkış yazısında olduğu gibi uyarıyı dikkate almayan kişi kendini geçmek istemediği köprüde buluverir. Artık köprüden önceki son çıkış kaçırıldığı için köprüyü geçmek zorundadır.
Şimdi Türk seçmeninin önünde beş yıllık bir süre bizleri yönetecek ve bizlerin hayatına yön verecek Cumhurbaşkanı seçimi bulunmaktadır.
28 Mayıs Pazar günü yapılacak olan seçimde iki adaydan birini tercih edeceğiz. Adaylardan biri 21 yıldır ülkeyi yöneten ve bizlere aynı köprüden bir daha geçmemizi isteyen Sayın Recep Tayyip Erdoğan, diğer aday ise köprüden önce son çıkışa girilmesini ve o köprüden bir daha geçilmemesini isteyen Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ’dur.
Köprü geçildiğinde; 21 yıldır ülkeyi teslim aldığı ekonomik noktanın gerisine götüren, halkı ekonomik kriz içerisinde inim inim inleten. Sadece partili olanlara hayat hakkı tanıyan. Zengini daha zengin, çalışanı, emekliyi ise daha fakir yapan. Devlet kurumlarını siyasileştiren, tabelalarından T.C yi kaldıran ve denetimlerden uzak tutan. Din, bayrak ve vatan gibi herkesin değer verdiği mukaddeslerimizi siyasete alet eden. Hak, hukuk ve adaleti dikkate almayan, Muhalefetine ayrımsız vatan haini ve terörist diyen. Milliyetçiliği ayaklar altına alan, Kadınları, erkeğin malı ve ikinci sınıf vatandaş gibi gören. Ülkenin değerli insanlarını domuz bağı ve işkencelerle öldürenlerle iş birliği yapan, TL’ yi en değersiz paralar durumuna düşüren ve her şeyi tek bir kişinin vereceği karara bağlayan Türk tipi Cumhurbaşkanlık sisteminin devam etmesini kabullenmek demektir.
“Köprüden önceki son çıkış” uyarısını görüp ve köprüden geçmekten vazgeçenler ise;
“Terörün bitmesine, ülkemizin göçmenistan olmamasına, Enflasyonun düşmesine ve ekonomik krizden çıkılmasına. Sınırlarımızın daha güvenli olmasına, sadakate değil liyakate göre insanlarımızın işe alınmasına. İnsanlarımızın öteleştirilmemesine. Muhalefete kin ve nefret dolu terörist, vatan haini v.b sözlerin söylenmemesine. Milliyetçiliğin baş tacı yapılmasına. Yoksulluğun bitmesine, bolluk bereketin gelmesine ve çoğulcu demokratik parlamenter sisteme dönülmesine evet diyeceklerdir.
28 Mayıs sabahı, 14 Mayısta sandığa gidenlerin bir kez daha sandığa gidip oylarını kullanmaları, 14 Mayısta ne sebeple olursa olsun sandığa gitmeyenlerin ise bu kez vatandaşlık ve insanlık adına, daha güzel yarınlara kavuşmak adına işine, gücüne ara verip sandıklara giderek oylarını bu kez kullanmaları çok önemlidir.
28 Mayıs günü bu uyarıyı dikkate alınmaz ve gerekli adımlar atılmazsa, bunun bedelini tüm ülke ödeyecektir.
Bu yüzden herkes üzerine düşeni, hatta fazlasını yapmalı. Yaşadığımız ağır sorunların için değişime ihtiyaç duyulmaktadır.
“Köprüden önceki son çıkış” sözü “son uyarı” anlamına geliyor. Bu uyarıyı dikkate almaz ve devam ederseniz artık geri dönüşü olmaz.
Kaçırdıysam kaçırayım, çok çok 5 yıl sonra geri dönerim diyorsan, elbette dönersin. Ama maliyeti herkes için çok ağır olur.
Bugünkü çok ağır sorunlarla bir daha karşılaşmamak adına son çıkışı kaçırmayalım.