crossorigin="anonymous"> google.com, pub-3332145558351436, DIRECT, f08c47fec0942fa0
Cengiz Ceylan
Köşe Yazarı
Cengiz Ceylan
 

MUHALEFET GÖREVİNİ YAPAMIYOR MU?

2023 Yılında yapılacak olan Cumhurbaşkanlık ve Türkiye genel seçimlerine bir yıldan daha az bir zaman kaldı. Tabii seçim günü yaklaştıkça siyasette kızışmaya, İktidar ve muhalefet birbirlerine daha sert eleştiriler yapmaya başladı. Özellikle son üç yıldır başlayan ekonomik sıkıntılar vatandaşın belini bükmeye başlayınca, muhalefette halkın sesi olmaya, beklentilerini dile getirmeye ve bu beklentilere yönelik vaadlerde bulunmaya, çözüm öneri sunarak iktidarı sert demeçlerle eleştirmeye başladılar. Bununlada kalmayıp farklı farklı görüşlere sahip olmalarına rağmen Millet ittifak içerisinde birlikte hareket etme kararı aldılar. Seçim öncesinde, seçim zamanında ve seçim sonrasında yapacaklarının planlamasını yapma toplantılarını gerçekleştirdiler ve yeni toplantılar yapma hazırlıklarınada devam ediyorlar. Ancak Ortak Cumhurbaşkanı adayını belirlememiş, hangi partilerin bağımsız yada hangi parti listesinden milletvekili listelerini oluşturacaklarını bir karara bağlamamış olmaları halkın gözünde muhalefetin görevini yeterince yapamıyor endişelerine sebep oluyor. Şöyle ki; Recep Tayyip Erdoğan Cumhur ittifakının Cumhurbaşkanı adayı olduğunu açıkladı. Açıklamasına açıkladı ama bu açıklamanın AKP nın resmi kararı şeklinde olmadığı muhalefetçe vurgulanıyor. Üstelikte henüz seçim kararı alınmadı. Seçim takvimi de açıklanmadı. Her ne kadar Cumhur ittifakınca seçimlerin 18 Haziran 2023 te zamanında yapılacağı söylensede, Başta muhalefet partileri ve hukukçular seçimin 18 Haziran 2023 te yapılması halinde Cumhurbaşkanının 3. Kez aday olamayacağından seçimlerin erkene alınmasının kaçınılmaz olacağını düşünüyor. Ayrıca Piyasalarda, halkta büyük bir çoğunlukla biran önce erken seçim yapılmasından yanalar.  Bundan dolayıdır ki halk muhalefetin daha baskın bir siyaset yürütmediğini, erken seçime zorlayamadığını düşünüyor. Bu doğru değil. Muhalefetin elinde iktidara karşı yapacağı zorlayıcı bir şey yok. . Mecliste muhalefet milletvekillerinin azınlıkta kalmaları sebebiyle Meclise verdikleri kanun tasarıları reddediliyor. Görülen şu ki halk daha parlamenter sistemin kurallarının geçerli olduğunu düşünüyor. Oysa yeni sistemde yani Türkiye’ye özgü başkanlık sisteminde söz sahibi Cumhurbaşkanı olduğu henüz anlaşılmamış. Parlamenter sistemde muhalefet hükümetle veya herhangi bir bakanla ilgili olarak meclise gensoru vererek iktidarı uyarma şansı vardı. Şimdi öyle bir şey yok. Anayasası’nın 106. maddesinin beşinci fıkrasında “Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar Cumhurbaşkanına karşı sorumludur” Başka bir ifadeyle 2017 Anayasa değişiklikleriyle parlamenter sistem sona erdiği için bakanların karşı-imza kuralına göre Cumhurbaşkanının tasarruflarına sorumluluk üstlenme anlamında katılım sağlayarak, TBMM’ye karşı siyasi sorumluluk üstlenmeleri artık söz konusu değildir. Anayasa’nın 104. maddesinin sekizinci fıkrasında, Cumhurbaşkanı, “Cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanları atar ve görevine son verir” Anayasanın ilgili maddelerine göre bakanların seçilmiş değil, Cumhurbaşkanı tarafından atanmış oldukları için meclise ve milletvekillerine karşıda fazla duyarlı davranmıyorlar. Sadece Cumhurbaşkanlığınca alınan karaları uygulama çabası içindeler. Bu durumda muhalefeti etkisiz gösteriyor. Bütün bu yasal engellere karşı muhalefette köy, kent demeden kapı kapı dolaşarak, halkın dertlerini, şikâyetlerini dinleyerek, mecliste yapmak istediklerini neden yapamadıklarını, iktidara geldiklerinde sorunlara nasıl çözüm bulacaklarını anlatmaya, bir olmaya, diri olmaya çalışıyor. Eğitimci-Yazar
Ekleme Tarihi: 20 Temmuz 2022 - Çarşamba

MUHALEFET GÖREVİNİ YAPAMIYOR MU?

2023 Yılında yapılacak olan Cumhurbaşkanlık ve Türkiye genel seçimlerine bir yıldan daha az bir zaman kaldı. Tabii seçim günü yaklaştıkça siyasette kızışmaya, İktidar ve muhalefet birbirlerine daha sert eleştiriler yapmaya başladı. Özellikle son üç yıldır başlayan ekonomik sıkıntılar vatandaşın belini bükmeye başlayınca, muhalefette halkın sesi olmaya, beklentilerini dile getirmeye ve bu beklentilere yönelik vaadlerde bulunmaya, çözüm öneri sunarak iktidarı sert demeçlerle eleştirmeye başladılar. Bununlada kalmayıp farklı farklı görüşlere sahip olmalarına rağmen Millet ittifak içerisinde birlikte hareket etme kararı aldılar. Seçim öncesinde, seçim zamanında ve seçim sonrasında yapacaklarının planlamasını yapma toplantılarını gerçekleştirdiler ve yeni toplantılar yapma hazırlıklarınada devam ediyorlar. Ancak Ortak Cumhurbaşkanı adayını belirlememiş, hangi partilerin bağımsız yada hangi parti listesinden milletvekili listelerini oluşturacaklarını bir karara bağlamamış olmaları halkın gözünde muhalefetin görevini yeterince yapamıyor endişelerine sebep oluyor.

Şöyle ki; Recep Tayyip Erdoğan Cumhur ittifakının Cumhurbaşkanı adayı olduğunu açıkladı. Açıklamasına açıkladı ama bu açıklamanın AKP nın resmi kararı şeklinde olmadığı muhalefetçe vurgulanıyor. Üstelikte henüz seçim kararı alınmadı. Seçim takvimi de açıklanmadı. Her ne kadar Cumhur ittifakınca seçimlerin 18 Haziran 2023 te zamanında yapılacağı söylensede, Başta muhalefet partileri ve hukukçular seçimin 18 Haziran 2023 te yapılması halinde Cumhurbaşkanının 3. Kez aday olamayacağından seçimlerin erkene alınmasının kaçınılmaz olacağını düşünüyor. Ayrıca Piyasalarda, halkta büyük bir çoğunlukla biran önce erken seçim yapılmasından yanalar.

 Bundan dolayıdır ki halk muhalefetin daha baskın bir siyaset yürütmediğini, erken seçime zorlayamadığını düşünüyor. Bu doğru değil. Muhalefetin elinde iktidara karşı yapacağı zorlayıcı bir şey yok. . Mecliste muhalefet milletvekillerinin azınlıkta kalmaları sebebiyle Meclise verdikleri kanun tasarıları reddediliyor. Görülen şu ki halk daha parlamenter sistemin kurallarının geçerli olduğunu düşünüyor. Oysa yeni sistemde yani Türkiye’ye özgü başkanlık sisteminde söz sahibi Cumhurbaşkanı olduğu henüz anlaşılmamış. Parlamenter sistemde muhalefet hükümetle veya herhangi bir bakanla ilgili olarak meclise gensoru vererek iktidarı uyarma şansı vardı. Şimdi öyle bir şey yok. Anayasası’nın 106. maddesinin beşinci fıkrasında “Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar Cumhurbaşkanına karşı sorumludur” Başka bir ifadeyle 2017 Anayasa değişiklikleriyle parlamenter sistem sona erdiği için bakanların karşı-imza kuralına göre Cumhurbaşkanının tasarruflarına sorumluluk üstlenme anlamında katılım sağlayarak, TBMM’ye karşı siyasi sorumluluk üstlenmeleri artık söz konusu değildir. Anayasa’nın 104. maddesinin sekizinci fıkrasında, Cumhurbaşkanı, “Cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanları atar ve görevine son verir”

Anayasanın ilgili maddelerine göre bakanların seçilmiş değil, Cumhurbaşkanı tarafından atanmış oldukları için meclise ve milletvekillerine karşıda fazla duyarlı davranmıyorlar. Sadece Cumhurbaşkanlığınca alınan karaları uygulama çabası içindeler. Bu durumda muhalefeti etkisiz gösteriyor.

Bütün bu yasal engellere karşı muhalefette köy, kent demeden kapı kapı dolaşarak, halkın dertlerini, şikâyetlerini dinleyerek, mecliste yapmak istediklerini neden yapamadıklarını, iktidara geldiklerinde sorunlara nasıl çözüm bulacaklarını anlatmaya, bir olmaya, diri olmaya çalışıyor.

Eğitimci-Yazar

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (3)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yavuz DEMİR
(20.07.2022 12:10 - #72259)
Seçim yaklaştıkça gündem de değişebilir. Güzel bir yazı, tabi ki bu arada suni gündemlere de dikkat etmek lazım?
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Erdoğan Cankurt
(21.07.2022 11:50 - #72261)
Sevgili Hocam, Topluma ve toplumun sorunlarına duyarlı oluşuna, her hafta ayrı bir meseleği detaylayıp bilgilendirmene yürekten teşekkür ederim. Bende sizin gibi düşünüyorum. Nevarki, Ülkede öğle bir iklim yaratılmışki, iktitdarın icraatlarını desteklemiyorsan, bölücüsün, teröristsin, haiinsin yerli ve milli değilsin. İktidarın istediği şekilde değilsen ne yazıkki ağır bedelleri var. Ve bunu kendisinden olmayanlara karşı devletin tüm gücünü şiddet olarak kullanabiliyor. İktidarın bu ayrıştırıcı dili, toplumu, özelliklede muhalif olanları tehtit etdip şeytanlaştırması, demokraside olması gereken eleştirme ve protosto hakkını kullanmasını engellemiş oluyor. Yapılan bütün hak gaspları, hukuk ve adeletsizlikler, adam kayırmalar, dahada önemlisi cumhuriyetin kazanım ve değerlerini görmezden gelip, toplumu karanlık delhizlere götürmenin koşullarını oluşturuyorlar. İstiyorlar ortaçağ karanlığına götürsünler ülkeyi. Demokratik muhalefeti öğle bir hale gerdilerki, muhalifsen devletle çatışma halindesin gibi algı yaratıldı. Böyle oluncada muhalefet sesini kısmak zorunda kalıyor. Muhalefet görevini yapamaz hale getirilincede, iktidar her türlü şiddetini artırarak dikatörlüğünü güçlendiriyor. Bu diktatörlük devlet güçlerinide elinde bulundurduğundan halk üzerinde zülmünü artırarak ayakta durmaya çalışıyor. Böyle oluncada bütün kurum ve kuluşlarda çöküş halini yaşıyor. Kirlenen bu siyasal iklim, küçük pansumanlarla ve palyetik çözümlerlede yol alamıyor haliyle. Kirlenen bu sistem ancak "devrim" le temizlenir diye düşünüyorum sevgili hocam.. İyi günler sağlıklar dilerim...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Asım Cansu
(21.07.2022 11:53 - #72262)
Yani kısacası, ülkemizde artık parlamento'un meclisin millet vekillerinin yetkileri kısıtlanmış, yapabilecekleri çokta bir şey kalmamış..Hele hele iktidarın meclis çoğunluğunu eline bulundurması, bu tek adam sisteminde, artık muhalefetin hiç bir söz hakkı kalmıyor.. Bana göre şu anda muhalefet kapı kapı dolaşıp, vatandaşı dinlemesi, ayrıca yapacaklarını, projelerini sunmaları, anlatmaları en etkili yol diye düşünüyorum..
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.