crossorigin="anonymous"> google.com, pub-3332145558351436, DIRECT, f08c47fec0942fa0
Cengiz Ceylan
Köşe Yazarı
Cengiz Ceylan
 

SEVİNÇ VE KAYGI (Okula başlama Sendromu)

Okulların açılması ile bir yanda sevinç, bir yanda ise kaygı birlikte yaşanılır. Özellikle ilk defa çocukları okula başlayacak velilerde aşırı bir sevinç oluşurken diğer yandan ise yığınla kaygıları taşır. Çocukları okula yeni başlayan anne ve babaların çocukları için duydukları kaygılarının başında adaptasyon süreci gelir. Bu süreç bazı çocuklar için zorlu geçer ve ailelerinde kendilerini çaresiz hissetmelerine sebep olur. Bu sürecin daha rahat atlatılması için velilerin çok dikkatli olmaları gerekir.  Çünkü çocuklar ebeveynlerinin duygularının bir aynası gibidir. Çocuklar karşı karşıya kaldıkları bir durum karşısında nasıl tepki vermesi gerektiğini, ebeveynlerini gözlemleyerek ve taklit ederek öğrenir. Dolayısıyla okula başlama sürecinde ebeveynlerin yaşadığı kaygıların benzerini, okulla ilgili daha önce tecrübesi olmayan çocuklarda yaşarlar. Çocukla ebeveyn arasında bu ilişki yoğun olduğu zaman, çocuğun evden koparak okula başlaması sürecinde bir ayrılık anksiyetesi (korkusu) yaşayabileceği unutulmamalı. Aşırı korumacı ve yoğun kaygılar yaşayan ailenin çocuğu, evinin dışındaki yerlerin  güvenilir bir yer olmadığını, annesi olmazsa kendini koruyamayacağı kaygısını taşır ve evden kopma sürecini sancılı bir durum haline getirir. Bu durum karşısında ebeveynler çocuğa sözel olarak kendini koruyabilirsin, korkacak bir şey yok deme yerine, davranışlarıyla okulda yaşayacağı problemlere, okul ortamı hakkındaki belirsizlikleri ortadan kaldıracak çözüm seçenekleri sunmalıdırlar. Çocuğu oyalayacak sözler yerine gerçekçi söz ve davranışlarda bulunulmalıdır. Kullanacağınız ifadelerin kısa, net ve kesin olması önem taşır. Ayrıca sözlerinizin, davranışlarınızın tutarlı ve kararlı olması da o denli önemlidir.  Çocuğun okul ortamı hakkındaki belirsizliklerinin az olması, çocukta oluşabilecek kaygıları da azaltacaktır. Aksi takdirde çocuğun size ve okula güveni sarsılacak ve kaygıları çoğalacaktır.  Örneğin, Okul hemen bitecek bak eve geleceksin demek yerine, saat verilerek okulun ne zaman bittiğini gösterilmeli. Okula uyum sorunu yaşayan çocuğa, bak ben buradayım bir yere ayrılmıyorum dedikten sonra, o fark etmeden okuldan uzaklaşmak yerine, kendisinin eve veya işe gitmesi ve çocuğuna da okulda kalması gerektiğini söyleyerek okuldan ayrılmalıdır Aynı zamanda çocuğunuzu okuldan alacağınız saatle ilgili de aynı özeni göstermeye çalışın. Süreç içerisinde öğretmeniyle iletişim halinde olmanız ve sınıf kuralları hakkında bilgi edinmeniz de faydalı olacaktır. Eğer çocuğunuz ayrılık anksiyetesi (korkusu) yaşamaya devam ediyorsa bunun süreç içerisinde bir okul fobisine dönüşebileceği de unutulmamalıdır. Böyle bir durumun gerçekleşmesi halinde ise mutlaka bir uzmana, okul rehber öğretmenine başvurulmalıdır. TATİL SONRASI OKULA BAŞLAMA SENDROMUNA DİKKAT! Üç ay gibi uzun bir yaz tatili öğrencilerin öğrendiklerini unutmalarına ve öğrenme isteklerinin azalmasına neden olduğu gibi bu uzun yaz tatilinde defterle, kitapla ilişkisini koparan öğrenciler, öğrendiklerini de unutma sürecine girdiklerinden okula başlamak onlara oldukça zor gelmektedir. Ayrıca uzun geçen yaz tatili dönemi, öğrencilerde çeşitli alışkanlıklarında oluşmasına neden olduğu gibi, bu alışkanlıkların aşırı düzeyde kullanılma sıklığına bağlı olarak pekiştirilmesi de bir tatil sendromuna dönüşmesine sebep olmaktadır. Tatil sendromu yaşayan öğrenciler; zihinsel, psikolojik ve davranışsal olarak tatildeki yaşam düzeninden vazgeçememe ya da vazgeçmekte zorlanma yaşamalarının yanında; okula gitmek istememe, ders dinlemeye karşı isteksiz olma, ders çalışmayı sürekli öteleme, ödevleri yapmaya karşı direnç gösterme, genel performans düşüklüğü, Uyku düzensizliği ya da okul saatlerine uygun uyku düzenine dönememe, bilgisayar oyunları, dizi izleme ve arkadaş buluşmaları gibi alışkanlıklarını terk etmekte zorlanma, genel olarak plansız ve düzensiz bir görüntü sergileme, aile ve okul kurallarının sınırlarını zorlama, stres içerisinde olma, dikkat sorunları yaşama, okula gitmeme isteksizliğine okulu, öğretmeni ve arkadaşlarını neden olarak gösterme ve bunlarla ilgili gerçek dışı beyanlarda bulunma gibi davranışlar sergileyebilirler.  Çocukların okula ve öğrenime hazır olma motivasyonlarının yükseltilmesi için ailelere büyük görev düşmektedir. Yine bazı psikosomatik belirtiler de kaygı düzeyine bağlı olarak görülmektedir. Örneğin; baş ağrısı, mide bulantısı, kusma, yüksek ateş vb. gibi. Çocuk herhangi bir sağlık şikâyeti ile okula gitmek istemediğini belirtiyorsa anne-baba çocuğu yargılamadan, eleştirmeden dinlemelidir. Eğer çocuğunuzun rahatsız olmadığını biliyorsanız ona uygun bir dille ve açıklayıcı bir konuşma yaparak, okula gitmesi konusunda ikna etmelisiniz. Bu olaydan psikolojik danışman ve sınıf öğretmeni haberdar edilerek, gerçek problemin ne olduğu araştırılmalıdır. Okul sistemine yeni uyum sağlayan öğrencilerin, ertesi gün okulda daha verimli olabilmeleri için yatma ve kalkma saatlerine dikkat edilmelidir. Çocuğunuzun okul algısını olumsuz etkileyecek söz, davranış ve eleştirilerde bulunmamaya dikkat ediniz. Çünkü çocuk anne babasının eğitim konusundaki duygu ve düşüncelerine göre hareket eder. Eğitime değer veren, öğretmene/öğretmenlere saygı duyan anne babalar çocuğun okula karşı olumlu tutum geliştirmesine neden olurlar. Yeterli eğitimi almadığı halde yaşamında başarılı olmuş ya da öğretmene karşı saygısı olmayan aileler genellikle çocuğun okul algısını olumsuz etkilemektedirler. Geleceğe güvenle bakabilecek eğitim donanımına sahip çocuklar yetiştirmek için anne ve babaların önce kendi tutum ve davranışlarını gözden geçirerek kendi eksiklerini tamamlamalı. Çocuk yetiştirmekte öncelikle görev, anne ve babanındır. Okul, öğretmen ve çevre anne babanın çabasını destekleyen etkenlerdir. Anne  ve  baba eğitimin önemine ve çocuğuna alacağı eğitimin kendi geleceğine yönelik sağlayacağı katkılara ne kadar çok değinirse çocuğun “okul” algısı da o kadar güçlenecektir.   Cengiz Ceylan Eğitimci Yazar  
Ekleme Tarihi: 20 Eylül 2023 - Çarşamba

SEVİNÇ VE KAYGI (Okula başlama Sendromu)

Okulların açılması ile bir yanda sevinç, bir yanda ise kaygı birlikte yaşanılır. Özellikle ilk defa çocukları okula başlayacak velilerde aşırı bir sevinç oluşurken diğer yandan ise yığınla kaygıları taşır.

Çocukları okula yeni başlayan anne ve babaların çocukları için duydukları kaygılarının başında adaptasyon süreci gelir. Bu süreç bazı çocuklar için zorlu geçer ve ailelerinde kendilerini çaresiz hissetmelerine sebep olur. Bu sürecin daha rahat atlatılması için velilerin çok dikkatli olmaları gerekir.

 Çünkü çocuklar ebeveynlerinin duygularının bir aynası gibidir. Çocuklar karşı karşıya kaldıkları bir durum karşısında nasıl tepki vermesi gerektiğini, ebeveynlerini gözlemleyerek ve taklit ederek öğrenir. Dolayısıyla okula başlama sürecinde ebeveynlerin yaşadığı kaygıların benzerini, okulla ilgili daha önce tecrübesi olmayan çocuklarda yaşarlar.

Çocukla ebeveyn arasında bu ilişki yoğun olduğu zaman, çocuğun evden koparak okula başlaması sürecinde bir ayrılık anksiyetesi (korkusu) yaşayabileceği unutulmamalı.

Aşırı korumacı ve yoğun kaygılar yaşayan ailenin çocuğu, evinin dışındaki yerlerin  güvenilir bir yer olmadığını, annesi olmazsa kendini koruyamayacağı kaygısını taşır ve evden kopma sürecini sancılı bir durum haline getirir.

Bu durum karşısında ebeveynler çocuğa sözel olarak kendini koruyabilirsin, korkacak bir şey yok deme yerine, davranışlarıyla okulda yaşayacağı problemlere, okul ortamı hakkındaki belirsizlikleri ortadan kaldıracak çözüm seçenekleri sunmalıdırlar.

Çocuğu oyalayacak sözler yerine gerçekçi söz ve davranışlarda bulunulmalıdır. Kullanacağınız ifadelerin kısa, net ve kesin olması önem taşır. Ayrıca sözlerinizin, davranışlarınızın tutarlı ve kararlı olması da o denli önemlidir.

 Çocuğun okul ortamı hakkındaki belirsizliklerinin az olması, çocukta oluşabilecek kaygıları da azaltacaktır.

Aksi takdirde çocuğun size ve okula güveni sarsılacak ve kaygıları çoğalacaktır.

 Örneğin, Okul hemen bitecek bak eve geleceksin demek yerine, saat verilerek okulun ne zaman bittiğini gösterilmeli.

Okula uyum sorunu yaşayan çocuğa, bak ben buradayım bir yere ayrılmıyorum dedikten sonra, o fark etmeden okuldan uzaklaşmak yerine, kendisinin eve veya işe gitmesi ve çocuğuna da okulda kalması gerektiğini söyleyerek okuldan ayrılmalıdır Aynı zamanda çocuğunuzu okuldan alacağınız saatle ilgili de aynı özeni göstermeye çalışın. Süreç içerisinde öğretmeniyle iletişim halinde olmanız ve sınıf kuralları hakkında bilgi edinmeniz de faydalı olacaktır.

Eğer çocuğunuz ayrılık anksiyetesi (korkusu) yaşamaya devam ediyorsa bunun süreç içerisinde bir okul fobisine dönüşebileceği de unutulmamalıdır. Böyle bir durumun gerçekleşmesi halinde ise mutlaka bir uzmana, okul rehber öğretmenine başvurulmalıdır.

TATİL SONRASI OKULA BAŞLAMA SENDROMUNA DİKKAT!

Üç ay gibi uzun bir yaz tatili öğrencilerin öğrendiklerini unutmalarına ve öğrenme isteklerinin azalmasına neden olduğu gibi bu uzun yaz tatilinde defterle, kitapla ilişkisini koparan öğrenciler, öğrendiklerini de unutma sürecine girdiklerinden okula başlamak onlara oldukça zor gelmektedir.

Ayrıca uzun geçen yaz tatili dönemi, öğrencilerde çeşitli alışkanlıklarında oluşmasına neden olduğu gibi, bu alışkanlıkların aşırı düzeyde kullanılma sıklığına bağlı olarak pekiştirilmesi de bir tatil sendromuna

dönüşmesine sebep olmaktadır.

Tatil sendromu yaşayan öğrenciler; zihinsel, psikolojik ve davranışsal olarak tatildeki yaşam düzeninden vazgeçememe ya da vazgeçmekte zorlanma yaşamalarının yanında; okula gitmek istememe, ders dinlemeye karşı isteksiz olma, ders çalışmayı sürekli öteleme, ödevleri yapmaya karşı direnç gösterme, genel performans düşüklüğü, Uyku düzensizliği ya da okul saatlerine uygun uyku düzenine dönememe, bilgisayar oyunları, dizi izleme ve arkadaş buluşmaları gibi alışkanlıklarını terk etmekte zorlanma, genel olarak plansız ve düzensiz bir görüntü sergileme, aile ve okul kurallarının sınırlarını zorlama, stres içerisinde olma, dikkat sorunları yaşama, okula gitmeme isteksizliğine okulu, öğretmeni ve arkadaşlarını neden olarak gösterme ve bunlarla ilgili gerçek dışı beyanlarda bulunma gibi davranışlar sergileyebilirler.

 Çocukların okula ve öğrenime hazır olma motivasyonlarının yükseltilmesi için ailelere büyük görev düşmektedir.

Yine bazı psikosomatik belirtiler de kaygı düzeyine bağlı olarak görülmektedir. Örneğin; baş ağrısı, mide bulantısı, kusma, yüksek ateş vb. gibi. Çocuk herhangi bir sağlık şikâyeti ile okula gitmek istemediğini belirtiyorsa anne-baba çocuğu yargılamadan, eleştirmeden dinlemelidir. Eğer çocuğunuzun rahatsız olmadığını biliyorsanız ona uygun bir dille ve açıklayıcı bir konuşma yaparak, okula gitmesi konusunda ikna etmelisiniz. Bu olaydan psikolojik danışman ve sınıf öğretmeni haberdar edilerek, gerçek problemin ne olduğu araştırılmalıdır.

Okul sistemine yeni uyum sağlayan öğrencilerin, ertesi gün okulda daha verimli olabilmeleri için yatma ve kalkma saatlerine dikkat edilmelidir.

Çocuğunuzun okul algısını olumsuz etkileyecek söz, davranış ve eleştirilerde bulunmamaya dikkat ediniz. Çünkü çocuk anne babasının eğitim konusundaki duygu ve düşüncelerine göre hareket eder.

Eğitime değer veren, öğretmene/öğretmenlere saygı duyan anne babalar çocuğun okula karşı olumlu tutum geliştirmesine neden olurlar.

Yeterli eğitimi almadığı halde yaşamında başarılı olmuş ya da öğretmene karşı saygısı olmayan aileler genellikle çocuğun okul algısını olumsuz etkilemektedirler.

Geleceğe güvenle bakabilecek eğitim donanımına sahip çocuklar yetiştirmek için anne ve babaların önce kendi tutum ve davranışlarını gözden geçirerek kendi eksiklerini tamamlamalı. Çocuk yetiştirmekte öncelikle görev, anne ve babanındır. Okul, öğretmen ve çevre anne babanın çabasını destekleyen etkenlerdir.

Anne  ve  baba eğitimin önemine ve çocuğuna alacağı eğitimin kendi geleceğine yönelik sağlayacağı katkılara ne kadar çok değinirse çocuğun “okul” algısı da o kadar güçlenecektir.

 

Cengiz Ceylan

Eğitimci Yazar

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.