Özellikle hafta sonları bu köşede sosyal medyada beğendiğim ve sizin de hoşunuza gideceğini düşündüğün alıntılar yapıyorum. Bugün de çok dikkatimi çeken bir alıntıyı sizlerle paylaşmak istiyorum. Nasrettin Hoca’nın göle maya atarken “Ya tutarsa” demesi gibi… Bu alıntının ne kadar doğru olduğunu bilmiyorum ancak “Ya doğruysa” diyerek beğeninize sunuyorum:
"Kullandığımız her sözcükle bir anlaşma imzalarız. Hem kendimizle, hem karşımızdakine hem de tüm evrenle! Bir insan gelecekte ne yaşayacağını merak ediyorsa, bugün ne konuştuğuna baksın. Sadece OLMASINI İSTEDİĞİNİZ şeyleri söyleyin.
"Hasta olmak istemiyorum" yerine, "sağlıklıyım."
"Yaşlanmak istemiyorum" yerine, "her daim genç kalacağım."
Öyle ki, beyin negatif algılamaz.
Söylenen her sözü gerçek kabul eder.
Mesela siz, "unutma" dediğinizde onu "unut" olarak algılar.
"Aklında tut" demek daha doğrudur. Birisine, "Panik yapma" dediğinizde daha fazla panik olacaktır. Bunun yerine, "sakin ol" demek daha uygundur. Bu yüzden, ne istiyorsak onu söylemeliyiz. Birisi sizi gördüğünde "hasta gibi görünüyorsun" derse ve siz buna inanır, onaylarsanız, anında anlaşmayı imzalamış olur ve hastalanırsınız. Bazı insanlar hastalıklarına sıkı sıkı sahip çıkarlar.
"Benim şekerim var!"
"Benim tansiyonum var!
"Benim kolesterolüm yüksek!
BENİM..!!diyerek, sahip çıkarsanız o hastalık da sizi hayatta bırakmaz. "BEN" diye başlayan her cümleyi bilinçaltınız sahiplenir ve emir kabul eder.
FARKINDALIĞI OLAN KİŞİ İSE: bedeninin kendine verdiği mesajdan ders çıkarır. Ve şu soruların cevabını arar;
"Bilmem gereken şey ne?"
"Hayatımda neyi değiştirmem gerekiyor?"
"Nerede hata yaptım ki;
Hastalıkla bedenim beni uyarıyor?"
Büyüklerin söylediği bir söz vardır;
"Bir şeyi kırk kere söylersen olur."
Hiç düşündünüz mü neden acaba?
Çünkü dil neyi söylerse, bilinçaltı onu gerçek kabul eder ve beyin gerçekleştirmek için harekete geçer.
OLUMLU KONUŞMAK ve OLUMLU DÜŞÜNMEK, işte bu yüzden çok önemlidir.
Ağzınızdan çıkan cümleleri değiştirin, hayatınız değişsin. Sözlerinizle birlikte, düşünceleriniz değişmeye başlar. Düşünceleriniz değiştikçe de; davranışlarınız değişir ve siz başka birisi olursunuz. Bir bakarsınız ki, yaşamınız söyledikleriniz, düşündükleriniz ise davranışlarınız olmuş.
Şimdi şu iki cümleye bakın. Ve iki cümlenin de ayrı ayrı size ne hissettirdiğini düşünün.
"Bugün hava çok güzel ama yarın yağmur yağacak."
"Yarın yağmur yağacak olsa bile bugün hava çok güzel."
Sadece iki kelime
“AMA” ve “OLSA BİLE” kelimeleri cümledeki ifadeyi ne kadar değiştiriyor değil mi?
İlkinde olumsuz bir duygu durumu ikincide ise her şeye rağmen mutlu olma durumu.
Biz sadece düşüncelerimizden değil, duygularımızdan da sorumluyuz. İçimizdeki kinden, nefretten, intikam duygusundan yükselen ekşi elektrik, dünyadaki bütün zerreler ürpertiyor. Veya içimizden yükselen ve içine yeryüzündeki bütün insanları, bütün hayvanları, bütün nebatatı, bütün eşyayı alan güzel bir dilek dalga-dalga bütün zerrelere, iyinin, güzelin, temiz, asil ve yüce olanın ışınlarını yayıyor. Ne olur kalbimizi, kafamızı hep sevgiyle, saygı ile edep ile incelikle ve güzel duygularla dolduralım.
Şems-i Tebriz der ki;
Eğer hala kızıyorsan kendin ile olan kavgan bitmemiş...
Eğer hala Kırılıyorsan gönül evinin tuğlaları pekişmemiş...
Eğer hala kınıyorsan ar makamına ulaşmamışsın; öfke ve kin seni cayır-cayır yakıyor.
Eğer hala "BEN" demekten vazgeçmediysen; olumlu konuş, olumlu bak !”