Türkiye Cumhuriyeti köklü bir geleneğe sahiptir ve bugüne kadar çok büyük badireler atlatmıştır. Her defasında da köklü bir devlet geleneğinden geldiğini dosta düşmana göstermiştir. İçimizdeki birçok haine rağmen yıkılmamış, dimdik ayakta kalma başarısını sergilemiştir. Balık suda iken kıymetini bilmez miseli, devletimizin büyüklüğünü ve gücünü ne yazık ki hep ülke dışına çıkınca anlamışızdır. Ülke olarak Atatürk’ün söylediği muasır medeniyetler seviyesini çıkabildik mi?...elbette hayır. Bugün her şey toz-bembe, Türkiye’nin her noktasını güllük-gülistanlık mı, elbette değil. Ama buna rağmen dünyanın en yaşanabilir ülkelerinden birisiyiz. Şu hayat pahalılığı, yolsuzluklar ve kurum ve kuruluşlardaki israf önlenmiş olsa Türkiye üç-beş yılda dünyanın en süper güçlerinden birisi haline gelir. Bunun için de önce adaleti, barışı ve iç huzuru tesis etmemiz gerekiyor.  Bu da karşılıklı iyi niyetle ve anlaşarak olur. Bunun için de ülkemizde bugünden tezi yok siyaset dilinin kökünden düzelmesi gerekiyor. Sizden olmayan herkesi dışlar, yok sayar, üzerine çullanmaya çalışırsanız bir gün uygulamadığınız adaletsizlik gelir sizi de mağdur eder. Güçlü bir devlet ancak güçlü bir milletle daha sağlam olur. Bunu 15 Temmuz sürecinde birlikte yaşadık. Bayrağını alanın sokaklara döküldüğü gecede güçlü milletin payı çok büyüktür. O yüzden geçmişe sünger çekerek herkesin şapkasını önüne koyma zamanı geldi. Siyaset uğruna devleti ve milleti birbirine düşman etmenin hiç ama hiçbir anlamı yok! CUMHURİYET 98 YAŞINDA Yarın Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 98. Yılını kutluyoruz. Çelenk koyma törenleri bugün başlayacak ve yarın da program çeşitli etkinliklerle devam edecek. Zor süreçlerden geçerken hep şunu daha iyi anlıyoruz ki; bu ülke öyle çok da kolay kurulmamış. Kan gölü içindeki Ortadoğu ve İslam coğrafyasını görünce Türkiye Cumhuriyeti devletinin gücünü ve önemini bir kez daha fark ediyoruz. Önceki akşam Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’in ortak basın toplantısı izlerken bir kez daha gurur duydum. Siz güçlü olacaksınız, gerisi hikaye. Karabağ savaşında dış güçler, iç güçler hiç birisinin etkisi olmadı. Buradaki güç Türkiye Cumhuriyeti devletinin güçlü olmasından kaynaklandı. Bunu sağlamak için de kendi içimizde birlik olmalı, herkese adil davranmalı ve gücümüzü pekiştirmeliyiz. Bize bu ülkeyi emanet eden Atatürk ve silah arkadaşlarını bir kez daha saygı ve minnetle anıyorum. Sanırım her geçen gün kendilerini çok daha iyi anlayacağız.