Bugünkü iki alıntımın bir güven, biri de vefa ile ilgili. Güvenle ilgili olanı İngiltere’de geçtiği, vefanın da merhum Muhsin Yazıcıoğlu tarafından anlatıldığı iddia ediliyor. İşte ibretlik iki konu:
İngiltere'de yargıçların maaşı yoktur. Onun yerine ihtiyaçları oldukça kullandıkları kredisi sınırsız çek defterleri vardır. İngiliz devleti hakimlerine o kadar güvenir.
Bir gün hakimin biri bir bankaya gidip 1.000.000 poundluk bir çek bozdurmak istediğini söylemiş. Tabii ortalık birbirine girmiş. Banka yöneticileri en üst makamdan onay almadan bu kadar parayı veremeyeceklerini söyleyip hemen İçişleri Bakanlığı'na, Adalet Bakanlığı'na ve başbakanlığa telefon etmişler. Ancak aradıkları her yerden gelen cevap aynıymış: ÖDEYIN!
Gel gelelim bankada o kadar nakit yokmuş. Hakimden ertesi gün gelmesi rica edilmiş. Ertesi gün para bir bavul içinde hazırmış. Aradan birkaç gün geçmiş. Hakim çıkagelmiş. Parayı bankaya geri vermek istiyormuş. Banka yönetimi şaşırıp kalmış. Hemen Adalet Bakanlığı'nı aramışlar.
Derhal bakanlık müfettişleri devreye girmiş ve hakime hareketinin sebebini sormuşlar. Hakim "Kraliçe nin hükümeti bize gerçekten bu kadar güveniyor mu? Onu sınadım." cevabını vermiş.
Raporlar bakanlığa iletilmiş ve aynı gün hakim azledilmiş.
Adalet Bakanlığı hakime gönderdiği yazıda gerekçeyi şöyle açıklamış:
"Kraliçe hükümetinin saygın bir hakimi, devletine güvenmiyor ve onu sınıyorsa, devlet ona asla güvenmez."
Güven çok ince bir çizgidir. Onu kalınlaştırarak kırılmasını engelleyen tek şey, 'iki taraflı' olmasıdır.
Dünya Tarihi - Medeniyetler sayfasından alıntıdır.
“Bir saat adaletle hükmetmek, bir sene ibadet etmekten daha hayırlıdır.” (Hz. Muhammed)
YAZICIOĞL’NUN VEFASI
Muhsin Yazıcıoğlu bir gün Ankara/Kızılay Ziraat Bankası şubesine girer.
Tek başınadır, yanında koruması ve şoförü yoktur.
Ne yapacağını bilemez halde bankanın içinde dolaşırken yanına gelen banka görevlisi başkanım nasıl yardımcı olabilirim der.
Muhsin Başkan; cep telefonunu çıkarıp bir mesaj gösterir ve "bu numaraya para göndereceğim" der.
Görevli; "Başkanım isim yok tanıyor musunuz?" deyince...
Muhsin Başkan; "Benim cep telefonuma ulaştıysa, tanımasam da olur." der ve cüzdanını çıkarıp tüm parası olan 500 TL'nin 450 TL'sini gişe görevlisine uzatır...
Gişe görevlisi telefon numarasını alarak, gerektiği için, ismini sormak üzere mesaj gelen numarayı arar.
Karşısına bir bayan çıkar; "Ben İstanbul SSK hastanesinde hemşireyim. Bir hastamız mesaj atmamı istedi" der.
Hastanın ismini duyan Muhsin Başkanın gözleri dolar ve; "Ya Rabbi ya umursamasaydım" der.
Hasta, hastanede beş parasız kalmış, Ülkü Ocakları davasından yargılanmış bir ülkücüdür.
Allah kimseyi vefasız ve merhametsiz eylemesin….