Ak Parti’nin ilk yılları idi, Vecdi Gönül ve Osman Pepe gibi iki güçlü isim Kocaeli’den bakan olmuştu. İlk zamanlar biraz mesafeli davrandılar ama daha sonra haftada iki kez geldikleri zaman da oldu. Bir zamanlar Gebze’de kırmızı bakan plakası görmekten bezmiş, hatta trafiğin sık sık kesilmesinden biraz da rahatsız olmuştuk. Daha sonra Nihat Ergün ve Fikri Işık gibi iki isim de bakan oldu ve sık sık Kocaeli ve Gebze bölgesine gelerek temaslarda bulundular. Şimdi o günleri düşününce “Ne günlerdi o günler beeee” demek geliyor insanın içinden…Gerçi bakanların bu ziyaretlerinin Gebze bölgesine hizmet anlamında çok da katkısı olmadı ama yine de magazin boyutu güzeldi…
Sözü nereye getireceğim, bugün gazeteci olduğumuz halde aylardır hatta yıllardır göremediğimiz milletvekilleri var….Bu adamlar ne yapar, ne eder hiç mi soran yok. Hadi Ankara’da soran yok bu partilere oy veren iktidar veya muhalefet partilileri nerede olduklarını neden sormazlar. Bırakın vekili Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın’ı bize çok seyrek görüyoruz buralarda. İyi ki Başkan vekili Yaşar Çakmak var da tüm sorunlarımızı O’na anlatıyoruz. Zaten Yaşar Çakmak dışında ikici üçüncü kişileri de tanımıyoruz Büyükşehir’den…Biz rahatsız olduğumuzu iki yıl önce söyledik ama bizden başka da rahatsız olan yokmuş…Bu millet bu kadardır ortalıkta yoksa demek ki yakın zamanda bir olası erken seçim yok demektir…Siz neye yorarsınız bilemem…
DARICALI GENCİN KRİPTO OYUNU
Bir dönem Darıca’da yaşayan ve milyon dolarlarla kaybolduğu söylenen gencin vurgunu Türkiye gündemine oturdu. Öncelikle şunu ifade edeyim ki, bizim inancımıza göre kimsenin helal parası bu yolda heba olmaz. Parası bu yollarda gidenlerin önce kendi kazançlarının kaynağına dikkat etmesi gerekir.
İkincisi; buralarda haram veya helal olduğunu düşünmeden kısa yolda çabaları var. Alın teri olmayan bir kazanca bu insanlar neden bu kadar akın ederler anlamış değilim. Bu tabloları görünce Türkiye’de bu kadar imam, müftü, din görevlisi ve hatta Diyanet İşlerinin bile ne iş yaptığını merak ediyorum. Diyanet İşlerinin bu tablodan kendisine bir pay çıkarması veya hiç sorumluluk alması gerekmiyor mu?
Nüfusunun yüzde 99’u Müslüman bir ülkede, gençlerin ve insanların bu durumu düşmesi bize neyi hatırlatıyor?
İşin başka bir boyutu da şu ki; iki faturasını ödeyemeyen vatandaşın elektrik ve su faturası hemen kesilebilirken, bu kadar kirli paranın hareket alanı neden takip edilmez. Şunu bilir şunu yazarım ki; sistem içerisinden güçlü bir ortağı olmadan bu işler yapılmaz…Ne tosuncuk, ne de Darıcalı 27 yaşındaki genç bu işin gerçek sahibi değildir, olamaz da…Bu işlerde çok derin ve güçlü yapıların mutlaka eli vardır. Devlete düşen de bunları ortaya çıkarmak ve herkesten hesabını sormak olmalıdır.