Bölgemiz Türkiye’nin en büyük üretim ve istihdam yeri ama en çok elektrik kesintileri yaşanan bir yerdeyiz. OSB ve sanayi kuruluşları burada ama elektrik kesintilerinden isyan edecek duruma geldik. Bir küçük sanayi sitesinde bile binlerce insan çalışıyor ve küçük sanayi sitelerimiz bile ihracat yapıyor, dünyaya anlattık şu Gebze’yi de açıkçası yıllardır şu SEDAŞ’a anlatamadık. Artık bu kesintilerin, onarımın ve bakımın bir sonu olmalı. Saygısızlığın ve umursamazlığın da bir bitme noktası gelmeli. SEDAŞ’ın bu kadar üretim ve istihdam sağlayan bir bölgede yaptığı ihanet ve insanlık suçudur. Bu bölge aynı zamanda elektrikli solunum cihazları ile yaşayan insanların da çok fazla yaşadığı bir bölge. SEDAŞ geldikten sonra Gebze bölgesi adeta Afrika gibi oldu. Afrika’nın bile belli bölgelerinde bu kadar plansız elektrik kesintisi olduğunu sanmıyorum. Bırakın planlı kesintileri, saatlerce süren plansız kesintiler de artık insanları isyan noktasına getirdi. Özellikle dün gece Gebze’nin büyük bir bölümünde yaşanan kesinti artık arıza, trafo patlaması ve benzer şeylerle anlatılacak gibi değildi. Bu kadar sorumsuzluk, bu kadar vurdumduymazlık ve bu kadar utanmazlık varsa işin içinde başka şeyler vardır demek ki? SEDAŞ içerisinde yoksa işi ve Gebze bölgesini provoke etmek isteyen derin yapılar mı var acaba? Bunun da cevabını SEDAŞ’ın kendisinin vermesi gerekiyor. Yoksa iş yapılan yerde hatalar elbette olur ama bu kadar sorumsuz, bu kadar ilgisiz ve bu kadar saygısız bir kurum hayatımda görmedim ben….SEDAŞ bu işin suyunu değil kanalizasyonu çıkardı, bu saatten sonra da düzelme şansının olacağını sanmıyorum. Bu işi tez elden devlete teslim etmeli ve tası tarağı toplayıp bu bölgeden gitmelidir. Bir taraftan Gebze’nin Büyükşehirli il olmasını tartışırken, diğer yandan da SEDAŞ’ın bu rezillikleri ile uğraşmak insanımızı gerçekten de fazlasıyla yoruyor….Bu işe Allah rızası için köklü bir çözüm lütfen….
BİR YAZICIOĞLU HATIRASI
Merhum Muhsin Yazıcıoğlu Türk siyasetine duruşu ile damga vuran bir isim olmuştur. 28 Şubat sürecinde bile 7 milletvekili ile net bir duruş sergileyerek hükümetin yıkılmasına izin vermemiştir. Alay etmeler, hakaretler ve ağır tahriklere bile boyun eğmemiştir. “Muhsinler Ölmez” sayfası da bir anısını paylaşmış, sizlerin takdirine bırakıyorum:
“Ben ucuz siyaset yapacak olsaydım; sene 2002'de Başbakan'ın Danışmanı Cüneyt Zapsu, Amerikan Elçisi olarak Parti Genel Merkezi'me geldi. Bana ABD'nin isteğini getirdi. "Sayın Başkanım sizin maddi imkansızlıklarınız var. Size yardım edelim, sizi TV’lerde gösterelim, sizi Başbakan yapalım." dedi. Bende "Bu sözü ne söylemiş ol ne de duymuş olayım!" dedim. Kapı dışarı yaptım. Şov adamı olsaydım, ihale takipçiliği yapsaydım; benim Partimin oyu % 20'den, %50'den düşmezdi. Zenginlikte de ne Sabancı ne de Koç elime su dökemezdi. Ben siyaseti Allah (c.c.) rızası ve içinden çıkmış olduğum Anadolu insanı için yaptım."