Mustafa Arslan
Köşe Yazarı
Mustafa Arslan
 

TÜRKİYE’NİN CİĞERLERİ YANARKEN….

Bir süredir Türkiye’nin değişik bölgelerinde günlerdir söndürülemeyen yangınlar var. Özellikle Akdeniz ve Ege’de yaşananlar yangının da ötesinde bir felaketi andırıyor. Ülkemizin Doğu Karadeniz bölgesi sel ile mücadele verirken, Akdeniz ve Ege’de ise büyük bir kuraklık ve yangın faciasının yaşanması hepimizi korkutuyor. Bundan daha büyük felaket olabilecek mi bilemiyoruz ama dünyanın ve ülkemizin dengesini çok kötü bozduk. Bundan sonra da düzeltme şansımız yok gibi. Çok acı bir durum; biz de ormanlardaki yangını söndüremezken aya gitmenin hesaplarını yapıyoruz. Bu kadar tesadüf olması mümkün olamayacağına göre bu yangınların sabotaj sonucu çıkarıldığını anlamak gerekiyor. Bu kadar yangın bir anda çıkıyorsa bu ülkenin içişleri bakanı, emniyet genel müdürleri, emniyet müdürleri, valileri ve kaymakamları ne yapar anlamakta güçlük çekiyorum. En önemlisi artık karıncanın bile İHA ve SİHA’larla görüldüğü bir ortamda Türkiye’deki istihbarat birimleri ne yapar herkes gibi ben de bu durumu merak ediyorum. Sosyal medyada herkes asıp kesiyor, herkes vatan kurtarıyor ama ormanlarımız günlerdir cayır-cayır yanıyor. Bir taraf plajlardan boy-boy fotoğraflar atıyor, bir taraf da Şahin Akdemir gibi yangına motosikleti ile su taşırken geçirdiği kaza sonrası vefat ediyor. Türkiye’nin birçok ilinde şimdi ormanlara giriş yasaklandı. Her şeyini ormandan alan orman köylüleri ne yapacak bunu zaman gösterecek. Sadece ormana girişi yasaklamak ne kadar doğru olacak? Her şey bir tarafa, gidişat hiç iyi değil. Denize de ormana da doğaya da ihanet ettik açıkçası. Önce deniz bize kin kustu, sonra doğadan büyük bir afet uyarısı geldi. Şimdi de ormanlarımız yok oluyor. Bundan daha kötüsü gelirse Allah sonumuzu hayır eylesin. 1999 depremi ile doğa bizi bir nebze olsun uyarmıştı ama neler yaşadığımızı erken unuttuk. Bugün olası bir depremin 1999 yılından daha beter hasara ve can kaybına yol açacağı ifade ediliyor. Umarım daha büyük felaketler yaşamadan biraz erken uyanır ve doğaya verdiğimiz tahribatların önüne geçeriz… Tüm bunlar olup biterken Tokyo Olimpiyatlarında genç sporcumuz Mete Gazoz’un tarihinde ilk kez ülkemize okçulukta madalya kazandırması ne kadar da güzel oldu. Kendisini yürekten kutluyor, başarılarının devamını diliyorum.
Ekleme Tarihi: 02 Ağustos 2021 - Pazartesi

TÜRKİYE’NİN CİĞERLERİ YANARKEN….

Bir süredir Türkiye’nin değişik bölgelerinde günlerdir söndürülemeyen yangınlar var. Özellikle Akdeniz ve Ege’de yaşananlar yangının da ötesinde bir felaketi andırıyor. Ülkemizin Doğu Karadeniz bölgesi sel ile mücadele verirken, Akdeniz ve Ege’de ise büyük bir kuraklık ve yangın faciasının yaşanması hepimizi korkutuyor. Bundan daha büyük felaket olabilecek mi bilemiyoruz ama dünyanın ve ülkemizin dengesini çok kötü bozduk. Bundan sonra da düzeltme şansımız yok gibi.

Çok acı bir durum; biz de ormanlardaki yangını söndüremezken aya gitmenin hesaplarını yapıyoruz. Bu kadar tesadüf olması mümkün olamayacağına göre bu yangınların sabotaj sonucu çıkarıldığını anlamak gerekiyor. Bu kadar yangın bir anda çıkıyorsa bu ülkenin içişleri bakanı, emniyet genel müdürleri, emniyet müdürleri, valileri ve kaymakamları ne yapar anlamakta güçlük çekiyorum. En önemlisi artık karıncanın bile İHA ve SİHA’larla görüldüğü bir ortamda Türkiye’deki istihbarat birimleri ne yapar herkes gibi ben de bu durumu merak ediyorum.

Sosyal medyada herkes asıp kesiyor, herkes vatan kurtarıyor ama ormanlarımız günlerdir cayır-cayır yanıyor. Bir taraf plajlardan boy-boy fotoğraflar atıyor, bir taraf da Şahin Akdemir gibi yangına motosikleti ile su taşırken geçirdiği kaza sonrası vefat ediyor. Türkiye’nin birçok ilinde şimdi ormanlara giriş yasaklandı. Her şeyini ormandan alan orman köylüleri ne yapacak bunu zaman gösterecek. Sadece ormana girişi yasaklamak ne kadar doğru olacak?

Her şey bir tarafa, gidişat hiç iyi değil. Denize de ormana da doğaya da ihanet ettik açıkçası. Önce deniz bize kin kustu, sonra doğadan büyük bir afet uyarısı geldi. Şimdi de ormanlarımız yok oluyor. Bundan daha kötüsü gelirse Allah sonumuzu hayır eylesin. 1999 depremi ile doğa bizi bir nebze olsun uyarmıştı ama neler yaşadığımızı erken unuttuk. Bugün olası bir depremin 1999 yılından daha beter hasara ve can kaybına yol açacağı ifade ediliyor. Umarım daha büyük felaketler yaşamadan biraz erken uyanır ve doğaya verdiğimiz tahribatların önüne geçeriz…

Tüm bunlar olup biterken Tokyo Olimpiyatlarında genç sporcumuz Mete Gazoz’un tarihinde ilk kez ülkemize okçulukta madalya kazandırması ne kadar da güzel oldu. Kendisini yürekten kutluyor, başarılarının devamını diliyorum.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.