crossorigin="anonymous"> google.com, pub-3332145558351436, DIRECT, f08c47fec0942fa0
Mustafa Arslan
Köşe Yazarı
Mustafa Arslan
 

ZENGİNLERE İFTAR SOFRASI!

İki yıldır pandemi dolayısı ile iftar sofralarını özlemiştik. Birlik, beraberlik ve insanların kaynaşması adına bu sofraların çok önemli olduğunu biliyoruz. Belediyelerin yaptığı ve binlercesinin israf edildiği iftar sofralarının sona ermesi ise işin en memnun edici tarafı oldu. Bugün pandeminin yeniden azalması ile iftar sofralarında bir araya geldik ama işin başka bir boyutu daha var. İş dünyası, esnaf çevresi ve STK temsilcileri hep birbirini ağırlıyor. Sofralarda olması gereken fakirler ise ne yazı ki yer bulamıyor. Gerçek anlamda ihtiyaç sahiplerine birer koli verince dünyanın en büyük hayır işini kendimizin yaptığını sanıyoruz. Aslında bu sofraların gerçek sahipleri ihtiyaç sahipleri olmalı. Aynı zamanda onları mutlu ederken de rencide etmememiz gerekiyor. Evlerine gitmek yerine aslında onları kendi evlerimizde misafir etmeli daha da mutlu olmalarını sağlamalıyız. Ramazan aynı zamanda bir sabır ayıdır. Bir hoşgörü, bir iyilik ve bir mutluluk ayı olan ramazanda da yaptığımız her şeyi gösterişten ibaret yapar, Allah rızasını bir kenara koyarsak sadece kendimizi kandırmış oluruz. O yüzden bu mübarek ayın kalan bölümlerini biraz daha anlamına uygun değerlendirmeli, gerçek anlamda ihtiyaç sahiplerine daha fazla ulaşmalıyız. SAHTE KABADAYIYA DEVLET TOKADI! Türkiye, 5 milyona yakın göçmek barındırıyor ve bunların 3,5 milyona yakını da Suriyeli….Savaş vardı, komşuluk ilişkilerimiz vardı. Kadınlar, yaşlılar ve çocuklar mağdur olmuştu. Gözyaşı, kan ve mazlumiyet vardı ve Türkiye bunlara kucak açtı. Üç ay beş ay, üç yıl beş yıl derken hepsi ülkemizde kaldı. Daha da kalacaklar gibiler…Zaman zaman kimileri kavgaya karıştı, görmezden geldik. Zaman zaman kimileri işin dozunu daha da kaçırdı ve sabretmeye çalıştık. Ama son zamanlarda yaşananlar bardağı taşıran damlalar oldu. En son İstanbul’da yaşanan ise gelecekte bu insanların belli bir bölümünün ülke için daha da sorun olacağını gösterdi. Bağcılar’da yoldan geçen aileye küfür ettiği söylenen bir Suriyeli, işyerinin önüne sandalyeyi koyup bacak-bacak üstüne de atarak; “Erkek varsa gelsin” buraya diyerek sözde çevredekilere de meydan (!) okudu ama faturasını da sınır dışı edilmekle ödedi. Devletin bu noktada yaptığı uygulamanın çok yerinde olduğunu düşünüyorum. Mültecilerden topluma zarar verenler bir daha geri dönmemek kaydı ile sınır dışı edilmelidir. Yani bu topraklarda sahte kabadayılığın çok da yapılamayacağını devlet herkese anında göstermeli. Yoksa gelecekte çok daha büyük sorunlar yaşayabiliriz. Bugünden söylemesi…
Ekleme Tarihi: 15 Nisan 2022 - Cuma

ZENGİNLERE İFTAR SOFRASI!

İki yıldır pandemi dolayısı ile iftar sofralarını özlemiştik. Birlik, beraberlik ve insanların kaynaşması adına bu sofraların çok önemli olduğunu biliyoruz. Belediyelerin yaptığı ve binlercesinin israf edildiği iftar sofralarının sona ermesi ise işin en memnun edici tarafı oldu. Bugün pandeminin yeniden azalması ile iftar sofralarında bir araya geldik ama işin başka bir boyutu daha var. İş dünyası, esnaf çevresi ve STK temsilcileri hep birbirini ağırlıyor. Sofralarda olması gereken fakirler ise ne yazı ki yer bulamıyor. Gerçek anlamda ihtiyaç sahiplerine birer koli verince dünyanın en büyük hayır işini kendimizin yaptığını sanıyoruz. Aslında bu sofraların gerçek sahipleri ihtiyaç sahipleri olmalı. Aynı zamanda onları mutlu ederken de rencide etmememiz gerekiyor. Evlerine gitmek yerine aslında onları kendi evlerimizde misafir etmeli daha da mutlu olmalarını sağlamalıyız. Ramazan aynı zamanda bir sabır ayıdır. Bir hoşgörü, bir iyilik ve bir mutluluk ayı olan ramazanda da yaptığımız her şeyi gösterişten ibaret yapar, Allah rızasını bir kenara koyarsak sadece kendimizi kandırmış oluruz. O yüzden bu mübarek ayın kalan bölümlerini biraz daha anlamına uygun değerlendirmeli, gerçek anlamda ihtiyaç sahiplerine daha fazla ulaşmalıyız.

SAHTE KABADAYIYA DEVLET TOKADI!

Türkiye, 5 milyona yakın göçmek barındırıyor ve bunların 3,5 milyona yakını da Suriyeli….Savaş vardı, komşuluk ilişkilerimiz vardı. Kadınlar, yaşlılar ve çocuklar mağdur olmuştu. Gözyaşı, kan ve mazlumiyet vardı ve Türkiye bunlara kucak açtı. Üç ay beş ay, üç yıl beş yıl derken hepsi ülkemizde kaldı. Daha da kalacaklar gibiler…Zaman zaman kimileri kavgaya karıştı, görmezden geldik. Zaman zaman kimileri işin dozunu daha da kaçırdı ve sabretmeye çalıştık. Ama son zamanlarda yaşananlar bardağı taşıran damlalar oldu. En son İstanbul’da yaşanan ise gelecekte bu insanların belli bir bölümünün ülke için daha da sorun olacağını gösterdi. Bağcılar’da yoldan geçen aileye küfür ettiği söylenen bir Suriyeli, işyerinin önüne sandalyeyi koyup bacak-bacak üstüne de atarak; “Erkek varsa gelsin” buraya diyerek sözde çevredekilere de meydan (!) okudu ama faturasını da sınır dışı edilmekle ödedi. Devletin bu noktada yaptığı uygulamanın çok yerinde olduğunu düşünüyorum. Mültecilerden topluma zarar verenler bir daha geri dönmemek kaydı ile sınır dışı edilmelidir. Yani bu topraklarda sahte kabadayılığın çok da yapılamayacağını devlet herkese anında göstermeli. Yoksa gelecekte çok daha büyük sorunlar yaşayabiliriz. Bugünden söylemesi…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.