crossorigin="anonymous"> google.com, pub-3332145558351436, DIRECT, f08c47fec0942fa0
Özgür Kaleözü
Köşe Yazarı
Özgür Kaleözü
 

57. Alay’ın Destanı: Ölümün Üstüne Yürüyen Kahramanlar

Kısaca 57. Alay diye bildiğimiz bu askeri birlik, aslında tarihin derinliklerinden yankılanan bir destanın, insan ruhunun en yüce mertebeye ulaştığı anların kod adıdır. Çanakkale’nin geçilmezliğini dünyaya haykıran bu kahraman alay, milletimizin onurunu, vatan toprağını ve bağımsızlığını savunmak için canını feda edenlerin en asil temsilcilerindendir. Mustafa Kemal Atatürk'ün de ileride övgüyle bahsettiği bu yiğitler, düşmana karşı çelikten bir set olmuş, canlarını hiçe sayarak bu toprakları savunmuştur. Kısa tarihine bakarsak, 1 Şubat 1915’te kurulan 57. Alay, henüz üç haftalık bir hazırlığın ardından sancağına kavuşmuş ve Çanakkale'nin bağrına, Bigalı köyüne doğru yola çıkmıştır. Burada, Yarbay Mustafa Kemal ve Binbaşı Hüseyin Avni’nin komutasında eğitilen bu kahramanlar, 24 Nisan 1915’e kadar zafere giden yolun taşlarını döşemiştir. Ancak bu alayın gerçek sınavı, 25 Nisan 1915 sabahı gelmiştir. O sabah, düşman kuvvetleri büyük bir çıkarma harekatıyla Çanakkale kıyılarına saldırırken, 57. Alay henüz bir emir almadan, Yarbay Mustafa Kemal’in kişisel inisiyatifiyle Conkbayırı’nda düşmanın karşısına dikildi. Bu kahramanlar, sayıca kendilerinden altı kat büyük bir düşman gücüne karşı bir an bile tereddüt etmeden taarruza geçti. Süngülerini taktılar, yüreklerini vatan toprağına adadılar ve bile bile ölüme yürüdüler. Onlar için geri dönmek yoktu, sadece ileri gitmek, sadece vatanı savunmak vardı. Alay’ın kahramanları, birer birer toprağa düştü. Kanları, bu topraklara özgürlüğün mührünü vurdu. Onlar siperlerden sipere atılırken, düşman Conkbayırı'nın sarp yamaçlarından Arıburnu'na doğru kaçıyordu. O gün, düşman binlerce ölü bırakarak geri çekildi. Ancak zaferin bedeli ağırdı: 26 Nisan 1915 günü, güneş batarken, 628 kişilik alayın komutanı Yarbay Manastırlı Hüseyin Avni Bey de dahil olmak üzere büyük bir kısmı şehit olmuştur. Ama onların kanıyla sulanan bu topraklar, düşmanın ayağına yer olmadığını bir kez daha ilan etti. Mustafa Kemal Atatürk, bu yüce alayı şu sözlerle ölümsüzleştirdi: "Onlar mukaddes vatan toprakları için canlarını seve seve vermişler, Çanakkale Savaşları'nın kaderini değiştirmişlerdir. Burada geçen her saniye, kullanılan her an, ölen her nefer, Türk vatan ve milletinin mukadderatını çizmiştir." 57. Alay’ın destanı, sadece Çanakkale’nin değil, tüm bir milletin dirilişinin, bağımsızlık ve özgürlük ateşinin yakıldığı o kutsal anın simgesidir. Onlar, vatan sevgisinin ne demek olduğunu tüm insanlığa gösterdiler. Ve bu kahramanlar, milletimizin gönlünde asla sönmeyecek bir ışık olarak, hayranlık, minnet ve rahmetle anılmaya devam edecekler. Vatanı Terk Etme Eğilimi ve Ülkenin Geleceği Ancak bugün, 57. Alay’ın kahramanca mücadelesine zıt bir durumla karşı karşıyayız. Zorluklar karşısında ülkeyi terk etme eğilimi, Türkiye’nin dört bir yanında yaygınlaşmakta. Daha iyi bir yaşam umuduyla yurtdışına göç eden gençler, yatırımlarını başka ülkelere taşıyan iş adamları ve üretimlerini yurtdışına kaydıran sanayiciler… Bu durum, yalnızca bireysel bir tercih değil, aynı zamanda milletimizin geleceğine yönelik ciddi bir tehdit olarak karşımıza çıkıyor.   Elbette, ekonomik zorluklar, toplumsal baskılar ve gelecek kaygıları göz ardı edilemez. Ancak bu sorunların çözümü, bu toprakları terk etmekte değil, tam tersine, bu topraklarda kök salmakta, burada mücadele etmekte yatmaktadır. Unutulmamalıdır ki, her zorluğun ardında bir fırsat yatar. Eğer ki 57. Alay, "bu savaş çok zor, başka bir yerde yaşamak daha kolay" demiş olsaydı, bugün bu topraklarda hangi millet özgürce yaşayabilirdi?   57. Alay’ın Bizlere Verdiği İlham / Gelecek Nesillere Mesaj Çanakkale’deki 57. Alay, milletimizin en zor zamanlarında, gelecek nesillerin özgürce yaşayabilmesi için canını feda etti. Onlar, vatanın bir karış toprağının bile düşman eline geçmesine izin vermediler. Bugün, bizler bu fedakarlığın kıymetini anlamalı ve bu ruhu gelecek nesillere aktarmalıyız. Zira 57. Alay’ın kahramanlık destanı, sadece geçmişe ait bir anı değil, geleceği şekillendirecek bir ilham kaynağıdır. Bugün Türkiye, 57. Alay’ın bize miras bıraktığı ruhu anlamadan ve yaşamadan geleceğe umutla bakamaz. Bu kahramanlar, bir ulusun bağımsızlığını korumak için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadılar. Onlar, zor koşullarda bile mücadele etmekten vazgeçmediler. Bizim de görevimiz, bu fedakarlığın büyüklüğünü anlamak ve bu bilinçle hareket etmektir. Eğer bugün ülkemiz için mücadele etmezsek, yarının Türkiye’si nasıl şekillenecek? Çocuklarımız hangi değerlere sahip çıkacak? Gelecek nesillerin umutla, güvenle ve özgürce yaşayabilmesi için bugünün zorluklarını göğüslemek zorundayız. Bu vatan, bizden kaçmayı değil, burada kalıp mücadele etmeyi bekliyor. Gelecek nesillere bırakacağımız en büyük miras, bu topraklarda kök salmış bir azim ve kararlılıktır. Eğer bugün ülkemizi terk edersek, yarın çocuklarımız hangi topraklarda özgürce yaşayacaklar? Hangi bayrak altında bağımsızlık mücadelesi verecekler? 57. Alay’ın kahramanları, vatan sevgisinin ne demek olduğunu tüm insanlığa gösterdiler. Onlar, bir ulusun bağımsızlık mücadelesinin en yüce örneğini sergilediler. Bugün bizler, onların torunları olarak, aynı kararlılıkla ülkemizin geleceği için mücadele etmeliyiz. Bu, sadece bir vatan borcu değil, aynı zamanda gelecek nesillere karşı da bir sorumluluktur. Çünkü çocuklarımızın da bu topraklarda özgürce yaşayabilmesi, bizim bugün vereceğimiz mücadeleye bağlıdır. Bugün, 57. Alay’ın destanını anlamayan, bu fedakarlığın büyüklüğünü kavrayamayan gençler için, geleceğin zorlukları çok daha büyük olacaktır. Eğer bizler, bu ruhu onlara aktaramazsak, onların karşılaşacağı zorluklar karşısında nasıl ayakta kalacaklarını bilemeyiz. Bu yüzden, 57. Alay’ın fedakarlıkları sadece tarihte kalmış bir anı değil, geleceğe dair bir ders, bir rehber olmalıdır. Onların bıraktığı mirası anlamak ve bu mirası gelecek nesillere aktarmak, bizim en büyük görevimizdir. Gelecek nesiller için en büyük sorumluluğumuz, onlara mücadele ruhunu, vatan sevgisini ve bağımsızlık aşkını aşılamaktır. Çanakkale’de, 57. Alay’ın gösterdiği cesaret ve kararlılık, bugünün gençlerine ilham vermeli, onların gelecek için daha güçlü ve kararlı adımlar atmasını sağlamalıdır. Unutulmamalıdır ki, bu topraklar üzerinde özgürce yaşamak, ancak bu ruhu yaşatmakla mümkündür. Gelecek nesillere en büyük mesajımız, vatanı terk etmenin bir seçenek olmadığı, asıl önemli olanın burada kalıp mücadele etmek olduğu olmalıdır. Çünkü 57. Alay’ın kahramanları bize gösterdi ki, vatan için verilen mücadele, sadece bir toprağı korumak değil, aynı zamanda bir milletin onurunu, özgürlüğünü ve geleceğini de korumaktır. Bu bilinçle, bizler de çocuklarımıza ve onların çocuklarına, bu toprakların ne kadar değerli olduğunu, bu topraklar için ne kadar büyük fedakarlıklar yapıldığını anlatmalıyız. Gelecek nesillerin bu topraklarda özgür ve huzurlu bir şekilde yaşayabilmesi için, bugün bizlerin 57. Alay’ın ruhunu anlaması ve bu ruhu yaşatması gerekmektedir. Çünkü onlar, bizlere bir vatan bıraktı; şimdi ise bizim görevimiz, bu vatanı korumak ve gelecek nesillere en güçlü şekilde devretmektir. Bu, sadece bir tarihi sorumluluk değil, aynı zamanda bir insanlık borcudur. Eğer bugün 57. Alay’ın torunları olarak bizler, bu toprakları terk edersek, yarın çocuklarımız hangi topraklarda özgürce yaşayacak? Hangi bayrak altında bağımsızlık mücadelesi verecekler? Çanakkale’de can verenlerin hatırası önünde, her birimizin bir kez daha düşünmesi gerekir: Bu vatanın hakkını nasıl verebiliriz? Yatırımcılar ve İş Dünyası: Ülkeye Sorumluluğunuz Var Yurt dışında yatırım yapan, üretimlerini başka ülkelere taşıyan iş dünyası temsilcilerine seslenmek gerekirse: Bu ülkenin zorlukları sizin için de bir fırsattır. Türkiye'nin geçmişi, zor zamanlarda dahi birlik olup mücadele eden insanların başarısıyla doludur. Bu topraklar, sadece tarihiyle değil, sahip olduğu potansiyelle de size eşsiz fırsatlar sunmaktadır. Başka ülkelerde daha iyi koşullar vaat edilebilir, belki kısa vadede daha kârlı görülebilir; ancak bu ülkenin toprağı, havası, insanı, hepsi sizin emeğinizin ve yatırımınızın gerçek karşılığını bulacağı yerdir. Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik zorluklar, aslında sizin liderliğinizde aşılacak engellerdir. Unutmayın ki, zor zamanlarda atılan adımlar, gelecekte büyük başarıların temelini oluşturur. Üretim ve yatırımın ülke dışına kayması, sadece sizleri değil, bu ülkenin insanlarını, gelecek nesilleri de etkiler. Türkiye’yi terk etmek, burada kalıp mücadele etmekten daha kolay gibi görünebilir; ancak unutulmamalıdır ki, bu topraklara yapılan her yatırım, bir milletin geleceğine yapılan yatırımdır. Ülkemizdeki gençler, sizin başarılarınızdan ilham alıyor, sizlerin adımlarını takip ediyor. Onlar, sizin yatırımlarınızla, oluşturduğunuz iş imkanlarıyla geleceğe umutla bakıyor. Eğer bugün sizler, bu topraklardan çekilirseniz, arkanızda sadece boş fabrikalar, kapanmış işletmeler değil, aynı zamanda hayalleri yıkılmış gençler bırakırsınız. Bu durum, sadece ekonomik bir kayıp değil, aynı zamanda ülkenin geleceğine vurulmuş bir darbe olacaktır. 57. Alay’ın ruhunu yaşatmak, sadece cephede savaşmakla değil, ekonomide, sanayide, ticarette de mümkündür. Ülkemizi güçlü kılacak olan şey, sizlerin bu zor zamanlarda bile burada kalıp, yatırım yapmaya, üretmeye devam etmenizdir. Türkiye, sizlerin liderliğine, vizyonuna ve cesaretine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyor. Yatırımlarınızı başka ülkelere taşımak yerine, burada kalarak bu ülkenin geleceğini şekillendirmelisiniz. Bugün sizlerin yapacağı yatırımlar, yarının Türkiye’sini inşa edecek, çocuklarımızın daha güçlü, daha refah içinde bir ülkede yaşamasını sağlayacaktır. Bu ülkenin zorlukları sizin için de bir fırsattır. Bu fırsatlar, sadece ekonomik anlamda değil, aynı zamanda toplumsal sorumluluk açısından da değerlidir. Sizler, sadece kendi şirketlerinizin değil, bu ülkenin de geleceğini inşa eden kişilersiniz. Sizlerin bu topraklarda yapacağı her yatırım, her yeni iş imkânı, bu ülkenin gençlerine bir umut ışığı, bir gelecek vaat eder. Yatırımcıların ve iş dünyasının sorumluluğu, sadece kendi çıkarlarını düşünmek değil, aynı zamanda bu ülkenin geleceğini de gözetmektir. 57. Alay’ın ruhunu yaşatmanın bir yolu da, bu topraklara olan borcumuzu ödemek, burada kalıp mücadele etmektir. Türkiye’yi terk etmek yerine, buradaki potansiyeli ortaya çıkarmak, bu ülkenin geleceğini şekillendirmek için el birliğiyle çalışmak, gerçek vatanseverlik budur. Bu topraklar, sizlerden kaçmayı değil, sahip çıkmayı, bu ülkenin geleceği için fedakârlık yapmayı bekliyor. Sonuç: Kaçış Değil, Mücadele Vaktindeyiz! Bugün, tarihimizin altın sayfalarına kanlarıyla adını yazdıran 57. Alay’ın mirası, bizlere tek bir şey fısıldıyor: Bu topraklar, cesur yüreklerin, kararlı adımların ve sarsılmaz bir inancın vatanıdır. Şimdi, bu vatanın bizden beklediği tek şey, kaçmak değil, mücadele etmektir! Bu ülke, tarih boyunca nice badireler atlattı, nice zorluklarla yüzleşti; ama hiçbir zaman pes etmedi. Bugün, bir kez daha aynı ruhla ayağa kalkmak zorundayız. Her birimiz, Çanakkale’deki o yiğitlerin ruhunu yüreğimizde taşımalı, onların bıraktığı mirasa sahip çıkmalıyız. Bu topraklar, korkakların değil, fedakârlık yapmaya cesaret edenlerin vatanıdır! Eğer bizler bugün kaçarsak, yarın bu vatanın özgürlüğünü kim savunacak? 57. Alay’ın şehitleri, vatan için canlarını verdiler, bize bağımsız bir gelecek armağan ettiler. Bugün, onların mirasına sahip çıkmak, kaçmak değil, mücadele etmekle mümkündür. Bu ülkeyi terk etmeyi düşünenler, bir an olsun durup düşünsünler: Eğer atalarımız böyle bir yol seçmiş olsaydı, bugün bu topraklarda özgürce yaşayabilir miydik? Hayır! Özgürlüğümüzü, onurumuzu ve vatanımızı savunmak, bizlerin en kutsal görevidir. Şimdi, daha büyük hedeflere yürümek, daha güçlü bir Türkiye inşa etmek için her zamankinden daha fazla birlik olmalıyız. Bu toprakların her karışı, kahramanların kanıyla sulandı; şimdi o kanların hakkını vermek bizim görevimizdir. Kaçmak kolaydır; ama mücadele etmek, bu vatanın gerçek evlatlarının işidir! Türkiye, bizden kaçmayı değil, burada kalıp dimdik durmayı bekliyor. Zorluklar karşısında yılmadan, azimle ve kararlılıkla mücadele etmek zorundayız. Çünkü bu toprakların geleceği, bizlerin elinde. 57. Alay’ın kahramanları gibi, her birimiz vatanımız için fedakârlık yapmalı, bu ülkeyi daha ileriye taşımak için var gücümüzle çalışmalıyız. Unutmayın! Bu topraklar, yüreği cesaretle dolu olanların vatanıdır. Bizler, kaçmak için değil, bu vatanı sonsuza dek savunmak için varız. Şimdi mücadele zamanı! Şimdi 57. Alay’ın ruhunu yeniden canlandırma zamanı! Vatanını sevenler, şimdi ayağa kalksın; çünkü kaçış değil, mücadele vaktindeyiz!
Ekleme Tarihi: 13 Ağustos 2024 - Salı

57. Alay’ın Destanı: Ölümün Üstüne Yürüyen Kahramanlar

Kısaca 57. Alay diye bildiğimiz bu askeri birlik, aslında tarihin derinliklerinden yankılanan bir destanın, insan ruhunun en yüce mertebeye ulaştığı anların kod adıdır. Çanakkale’nin geçilmezliğini dünyaya haykıran bu kahraman alay, milletimizin onurunu, vatan toprağını ve bağımsızlığını savunmak için canını feda edenlerin en asil temsilcilerindendir. Mustafa Kemal Atatürk'ün de ileride övgüyle bahsettiği bu yiğitler, düşmana karşı çelikten bir set olmuş, canlarını hiçe sayarak bu toprakları savunmuştur.

Kısa tarihine bakarsak, 1 Şubat 1915’te kurulan 57. Alay, henüz üç haftalık bir hazırlığın ardından sancağına kavuşmuş ve Çanakkale'nin bağrına, Bigalı köyüne doğru yola çıkmıştır. Burada, Yarbay Mustafa Kemal ve Binbaşı Hüseyin Avni’nin komutasında eğitilen bu kahramanlar, 24 Nisan 1915’e kadar zafere giden yolun taşlarını döşemiştir. Ancak bu alayın gerçek sınavı, 25 Nisan 1915 sabahı gelmiştir.

O sabah, düşman kuvvetleri büyük bir çıkarma harekatıyla Çanakkale kıyılarına saldırırken, 57. Alay henüz bir emir almadan, Yarbay Mustafa Kemal’in kişisel inisiyatifiyle Conkbayırı’nda düşmanın karşısına dikildi. Bu kahramanlar, sayıca kendilerinden altı kat büyük bir düşman gücüne karşı bir an bile tereddüt etmeden taarruza geçti. Süngülerini taktılar, yüreklerini vatan toprağına adadılar ve bile bile ölüme yürüdüler. Onlar için geri dönmek yoktu, sadece ileri gitmek, sadece vatanı savunmak vardı.

Alay’ın kahramanları, birer birer toprağa düştü. Kanları, bu topraklara özgürlüğün mührünü vurdu. Onlar siperlerden sipere atılırken, düşman Conkbayırı'nın sarp yamaçlarından Arıburnu'na doğru kaçıyordu. O gün, düşman binlerce ölü bırakarak geri çekildi. Ancak zaferin bedeli ağırdı: 26 Nisan 1915 günü, güneş batarken, 628 kişilik alayın komutanı Yarbay Manastırlı Hüseyin Avni Bey de dahil olmak üzere büyük bir kısmı şehit olmuştur. Ama onların kanıyla sulanan bu topraklar, düşmanın ayağına yer olmadığını bir kez daha ilan etti.

Mustafa Kemal Atatürk, bu yüce alayı şu sözlerle ölümsüzleştirdi: "Onlar mukaddes vatan toprakları için canlarını seve seve vermişler, Çanakkale Savaşları'nın kaderini değiştirmişlerdir. Burada geçen her saniye, kullanılan her an, ölen her nefer, Türk vatan ve milletinin mukadderatını çizmiştir."

57. Alay’ın destanı, sadece Çanakkale’nin değil, tüm bir milletin dirilişinin, bağımsızlık ve özgürlük ateşinin yakıldığı o kutsal anın simgesidir. Onlar, vatan sevgisinin ne demek olduğunu tüm insanlığa gösterdiler. Ve bu kahramanlar, milletimizin gönlünde asla sönmeyecek bir ışık olarak, hayranlık, minnet ve rahmetle anılmaya devam edecekler.

Vatanı Terk Etme Eğilimi ve Ülkenin Geleceği

Ancak bugün, 57. Alay’ın kahramanca mücadelesine zıt bir durumla karşı karşıyayız. Zorluklar karşısında ülkeyi terk etme eğilimi, Türkiye’nin dört bir yanında yaygınlaşmakta. Daha iyi bir yaşam umuduyla yurtdışına göç eden gençler, yatırımlarını başka ülkelere taşıyan iş adamları ve üretimlerini yurtdışına kaydıran sanayiciler… Bu durum, yalnızca bireysel bir tercih değil, aynı zamanda milletimizin geleceğine yönelik ciddi bir tehdit olarak karşımıza çıkıyor.

 

Elbette, ekonomik zorluklar, toplumsal baskılar ve gelecek kaygıları göz ardı edilemez. Ancak bu sorunların çözümü, bu toprakları terk etmekte değil, tam tersine, bu topraklarda kök salmakta, burada mücadele etmekte yatmaktadır. Unutulmamalıdır ki, her zorluğun ardında bir fırsat yatar. Eğer ki 57. Alay, "bu savaş çok zor, başka bir yerde yaşamak daha kolay" demiş olsaydı, bugün bu topraklarda hangi millet özgürce yaşayabilirdi?

 

57. Alay’ın Bizlere Verdiği İlham / Gelecek Nesillere Mesaj

Çanakkale’deki 57. Alay, milletimizin en zor zamanlarında, gelecek nesillerin özgürce yaşayabilmesi için canını feda etti. Onlar, vatanın bir karış toprağının bile düşman eline geçmesine izin vermediler. Bugün, bizler bu fedakarlığın kıymetini anlamalı ve bu ruhu gelecek nesillere aktarmalıyız. Zira 57. Alay’ın kahramanlık destanı, sadece geçmişe ait bir anı değil, geleceği şekillendirecek bir ilham kaynağıdır.

Bugün Türkiye, 57. Alay’ın bize miras bıraktığı ruhu anlamadan ve yaşamadan geleceğe umutla bakamaz. Bu kahramanlar, bir ulusun bağımsızlığını korumak için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadılar. Onlar, zor koşullarda bile mücadele etmekten vazgeçmediler. Bizim de görevimiz, bu fedakarlığın büyüklüğünü anlamak ve bu bilinçle hareket etmektir. Eğer bugün ülkemiz için mücadele etmezsek, yarının Türkiye’si nasıl şekillenecek? Çocuklarımız hangi değerlere sahip çıkacak?

Gelecek nesillerin umutla, güvenle ve özgürce yaşayabilmesi için bugünün zorluklarını göğüslemek zorundayız. Bu vatan, bizden kaçmayı değil, burada kalıp mücadele etmeyi bekliyor. Gelecek nesillere bırakacağımız en büyük miras, bu topraklarda kök salmış bir azim ve kararlılıktır. Eğer bugün ülkemizi terk edersek, yarın çocuklarımız hangi topraklarda özgürce yaşayacaklar? Hangi bayrak altında bağımsızlık mücadelesi verecekler?

57. Alay’ın kahramanları, vatan sevgisinin ne demek olduğunu tüm insanlığa gösterdiler. Onlar, bir ulusun bağımsızlık mücadelesinin en yüce örneğini sergilediler. Bugün bizler, onların torunları olarak, aynı kararlılıkla ülkemizin geleceği için mücadele etmeliyiz. Bu, sadece bir vatan borcu değil, aynı zamanda gelecek nesillere karşı da bir sorumluluktur. Çünkü çocuklarımızın da bu topraklarda özgürce yaşayabilmesi, bizim bugün vereceğimiz mücadeleye bağlıdır.

Bugün, 57. Alay’ın destanını anlamayan, bu fedakarlığın büyüklüğünü kavrayamayan gençler için, geleceğin zorlukları çok daha büyük olacaktır. Eğer bizler, bu ruhu onlara aktaramazsak, onların karşılaşacağı zorluklar karşısında nasıl ayakta kalacaklarını bilemeyiz. Bu yüzden, 57. Alay’ın fedakarlıkları sadece tarihte kalmış bir anı değil, geleceğe dair bir ders, bir rehber olmalıdır. Onların bıraktığı mirası anlamak ve bu mirası gelecek nesillere aktarmak, bizim en büyük görevimizdir.

Gelecek nesiller için en büyük sorumluluğumuz, onlara mücadele ruhunu, vatan sevgisini ve bağımsızlık aşkını aşılamaktır. Çanakkale’de, 57. Alay’ın gösterdiği cesaret ve kararlılık, bugünün gençlerine ilham vermeli, onların gelecek için daha güçlü ve kararlı adımlar atmasını sağlamalıdır. Unutulmamalıdır ki, bu topraklar üzerinde özgürce yaşamak, ancak bu ruhu yaşatmakla mümkündür.

Gelecek nesillere en büyük mesajımız, vatanı terk etmenin bir seçenek olmadığı, asıl önemli olanın burada kalıp mücadele etmek olduğu olmalıdır. Çünkü 57. Alay’ın kahramanları bize gösterdi ki, vatan için verilen mücadele, sadece bir toprağı korumak değil, aynı zamanda bir milletin onurunu, özgürlüğünü ve geleceğini de korumaktır. Bu bilinçle, bizler de çocuklarımıza ve onların çocuklarına, bu toprakların ne kadar değerli olduğunu, bu topraklar için ne kadar büyük fedakarlıklar yapıldığını anlatmalıyız.

Gelecek nesillerin bu topraklarda özgür ve huzurlu bir şekilde yaşayabilmesi için, bugün bizlerin 57. Alay’ın ruhunu anlaması ve bu ruhu yaşatması gerekmektedir. Çünkü onlar, bizlere bir vatan bıraktı; şimdi ise bizim görevimiz, bu vatanı korumak ve gelecek nesillere en güçlü şekilde devretmektir. Bu, sadece bir tarihi sorumluluk değil, aynı zamanda bir insanlık borcudur.

Eğer bugün 57. Alay’ın torunları olarak bizler, bu toprakları terk edersek, yarın çocuklarımız hangi topraklarda özgürce yaşayacak? Hangi bayrak altında bağımsızlık mücadelesi verecekler? Çanakkale’de can verenlerin hatırası önünde, her birimizin bir kez daha düşünmesi gerekir: Bu vatanın hakkını nasıl verebiliriz?

Yatırımcılar ve İş Dünyası: Ülkeye Sorumluluğunuz Var

Yurt dışında yatırım yapan, üretimlerini başka ülkelere taşıyan iş dünyası temsilcilerine seslenmek gerekirse: Bu ülkenin zorlukları sizin için de bir fırsattır. Türkiye'nin geçmişi, zor zamanlarda dahi birlik olup mücadele eden insanların başarısıyla doludur. Bu topraklar, sadece tarihiyle değil, sahip olduğu potansiyelle de size eşsiz fırsatlar sunmaktadır. Başka ülkelerde daha iyi koşullar vaat edilebilir, belki kısa vadede daha kârlı görülebilir; ancak bu ülkenin toprağı, havası, insanı, hepsi sizin emeğinizin ve yatırımınızın gerçek karşılığını bulacağı yerdir.

Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik zorluklar, aslında sizin liderliğinizde aşılacak engellerdir. Unutmayın ki, zor zamanlarda atılan adımlar, gelecekte büyük başarıların temelini oluşturur. Üretim ve yatırımın ülke dışına kayması, sadece sizleri değil, bu ülkenin insanlarını, gelecek nesilleri de etkiler. Türkiye’yi terk etmek, burada kalıp mücadele etmekten daha kolay gibi görünebilir; ancak unutulmamalıdır ki, bu topraklara yapılan her yatırım, bir milletin geleceğine yapılan yatırımdır.

Ülkemizdeki gençler, sizin başarılarınızdan ilham alıyor, sizlerin adımlarını takip ediyor. Onlar, sizin yatırımlarınızla, oluşturduğunuz iş imkanlarıyla geleceğe umutla bakıyor. Eğer bugün sizler, bu topraklardan çekilirseniz, arkanızda sadece boş fabrikalar, kapanmış işletmeler değil, aynı zamanda hayalleri yıkılmış gençler bırakırsınız. Bu durum, sadece ekonomik bir kayıp değil, aynı zamanda ülkenin geleceğine vurulmuş bir darbe olacaktır.

57. Alay’ın ruhunu yaşatmak, sadece cephede savaşmakla değil, ekonomide, sanayide, ticarette de mümkündür. Ülkemizi güçlü kılacak olan şey, sizlerin bu zor zamanlarda bile burada kalıp, yatırım yapmaya, üretmeye devam etmenizdir. Türkiye, sizlerin liderliğine, vizyonuna ve cesaretine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyor. Yatırımlarınızı başka ülkelere taşımak yerine, burada kalarak bu ülkenin geleceğini şekillendirmelisiniz. Bugün sizlerin yapacağı yatırımlar, yarının Türkiye’sini inşa edecek, çocuklarımızın daha güçlü, daha refah içinde bir ülkede yaşamasını sağlayacaktır.

Bu ülkenin zorlukları sizin için de bir fırsattır. Bu fırsatlar, sadece ekonomik anlamda değil, aynı zamanda toplumsal sorumluluk açısından da değerlidir. Sizler, sadece kendi şirketlerinizin değil, bu ülkenin de geleceğini inşa eden kişilersiniz. Sizlerin bu topraklarda yapacağı her yatırım, her yeni iş imkânı, bu ülkenin gençlerine bir umut ışığı, bir gelecek vaat eder.

Yatırımcıların ve iş dünyasının sorumluluğu, sadece kendi çıkarlarını düşünmek değil, aynı zamanda bu ülkenin geleceğini de gözetmektir. 57. Alay’ın ruhunu yaşatmanın bir yolu da, bu topraklara olan borcumuzu ödemek, burada kalıp mücadele etmektir. Türkiye’yi terk etmek yerine, buradaki potansiyeli ortaya çıkarmak, bu ülkenin geleceğini şekillendirmek için el birliğiyle çalışmak, gerçek vatanseverlik budur. Bu topraklar, sizlerden kaçmayı değil, sahip çıkmayı, bu ülkenin geleceği için fedakârlık yapmayı bekliyor.

Sonuç: Kaçış Değil, Mücadele Vaktindeyiz!

Bugün, tarihimizin altın sayfalarına kanlarıyla adını yazdıran 57. Alay’ın mirası, bizlere tek bir şey fısıldıyor: Bu topraklar, cesur yüreklerin, kararlı adımların ve sarsılmaz bir inancın vatanıdır. Şimdi, bu vatanın bizden beklediği tek şey, kaçmak değil, mücadele etmektir!

Bu ülke, tarih boyunca nice badireler atlattı, nice zorluklarla yüzleşti; ama hiçbir zaman pes etmedi. Bugün, bir kez daha aynı ruhla ayağa kalkmak zorundayız. Her birimiz, Çanakkale’deki o yiğitlerin ruhunu yüreğimizde taşımalı, onların bıraktığı mirasa sahip çıkmalıyız. Bu topraklar, korkakların değil, fedakârlık yapmaya cesaret edenlerin vatanıdır! Eğer bizler bugün kaçarsak, yarın bu vatanın özgürlüğünü kim savunacak?

57. Alay’ın şehitleri, vatan için canlarını verdiler, bize bağımsız bir gelecek armağan ettiler. Bugün, onların mirasına sahip çıkmak, kaçmak değil, mücadele etmekle mümkündür. Bu ülkeyi terk etmeyi düşünenler, bir an olsun durup düşünsünler: Eğer atalarımız böyle bir yol seçmiş olsaydı, bugün bu topraklarda özgürce yaşayabilir miydik? Hayır! Özgürlüğümüzü, onurumuzu ve vatanımızı savunmak, bizlerin en kutsal görevidir.

Şimdi, daha büyük hedeflere yürümek, daha güçlü bir Türkiye inşa etmek için her zamankinden daha fazla birlik olmalıyız. Bu toprakların her karışı, kahramanların kanıyla sulandı; şimdi o kanların hakkını vermek bizim görevimizdir. Kaçmak kolaydır; ama mücadele etmek, bu vatanın gerçek evlatlarının işidir!

Türkiye, bizden kaçmayı değil, burada kalıp dimdik durmayı bekliyor. Zorluklar karşısında yılmadan, azimle ve kararlılıkla mücadele etmek zorundayız. Çünkü bu toprakların geleceği, bizlerin elinde. 57. Alay’ın kahramanları gibi, her birimiz vatanımız için fedakârlık yapmalı, bu ülkeyi daha ileriye taşımak için var gücümüzle çalışmalıyız.

Unutmayın! Bu topraklar, yüreği cesaretle dolu olanların vatanıdır. Bizler, kaçmak için değil, bu vatanı sonsuza dek savunmak için varız. Şimdi mücadele zamanı! Şimdi 57. Alay’ın ruhunu yeniden canlandırma zamanı! Vatanını sevenler, şimdi ayağa kalksın; çünkü kaçış değil, mücadele vaktindeyiz!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.