Fedakârlık yapan taraf hep siz misiniz?
Başkalarını kendinizden bile çok düşünüp, “Aman o iyi olsun da ben başka bir şey istemiyorum” deyip bütün sorumluluğu ve yükü kendi omuzlarınıza aldığınız oldu mu?
Ya da “Onun için her şeyimi feda ederim. Yeter ki onun istekleri olsun, benim isteklerim olmasa da olur. Yeter ki o mutlu olsun. Yeter ki o iyi olsun”.Bu cümleler size tanıdık geliyor mu?
Tanıdığımız ya da tanımadığımız insanlara, ailemize ve sosyal çevremize yardım etmek, kendimizi iyi hissettirir. Kendimizden ödün verip yardım ettiğimizde daha çok sevildiğimizi ve değer gördüğümüzü zannederiz.Kendimizi işe yarar ve yardımsever hissederiz.
Peki bir kişiyi, o kişiden çok düşünmek fedakârlık mıdır sizce? Bana sorarsanız bazı durumlarda evet. Ama çoğu durumda, onun adına düşünmek, aslında bizim en iyiyi bildiğimiz mesajını verir karşı tarafa. Seni senden daha çok düşünüyorum demiş gibi oluruz. Bu mümkün mü?
Fedakârlık, çok önemli ve gerekli bir kavram gibi görünse de fazlası bizi sıkıntılara sokabilir. Fedakârlık sözcüğünün kökünde “FEDA” vardır ve ek olarak da ''KÂR'' sözcüğünü almıştır. “Ne kadar çok kendini feda edersen o kadar çok kâr elde edilir” gibi bir düşünce oluşur, aşırı fedakârlık yaptığında bir süre sonra kişi karşılığını almak ister. Karşılığını alamadığında kendini sömürülmüş hisseder. Hayal kırıklığı yaşar ve kendini kötü hissetmeye başlar.
Neden aşırı fedakâr oluruz!
Bilinçaltımız da iyi bir yeri olan fedakârlık duygusunun altında farklı birçok duyguda saklıdır aslında. Bu duygular,“Onaylanma İhtiyacı”,“Kabul Görme İhtiyacı”,“Sevilme İhtiyacıdır”. Kendine değer vermeyen, kendini sevmeyen kişi, bu duyguları dışarıdan alma ihtiyacı hisseder ve ancak aşırı fedakâr olursa kabul görüleceğini ve sevileceğini düşünür.
Kişi karşı tarafa ben kendimden çok sana değer veriyorum mesajı verir. Böyle olunca da kişinin kendine olan saygınlığı azalır.
“Hiç mi fedakâr olmayacağız” dediğinizi duyar gibiyim. Her şeyin bir dozu olduğu gibi bu durumun dozunu da iyi ayarlamalıyız. Kendimizi “feda” etmeden, özveride bulunmalıyız. İki kavram aynı gibi görünse de aslında çok farklı kavramlardır. Özveri, gönüllü olarak yapılan ve çıkar beklentisi olmadan birine yardımcı olmaktır. Sevgiyle yapılan bir durumdur ve karşılık beklemezsiniz. Beklentisiz yapılan herşey, kişiye saygınlık kazandırır. Kişi kendini faydalı bir şey yaptığı için daha değerli hisseder.
Aşırı fedakârlık kişiyi içten içe kemiren ve depresyona sürükleyen bir durumdur. Hiç kimse sınırsız enerjiye sahip değildir. Var olan enerjimizi kendimize de saklamayı öğrenmeliyiz. Eğer böyle bir çıkmazın içindeyseniz ve bunu fark ediyorsanız aslında çözüm için gerekli ilk şartı sağlamış oluyorsunuz. En önemli şart, bu durumun farkında olabilmektir. Bakış açımızı birden değiştirmek mümkün değil. Adım adım, fazladan yaptığımız davranışları ve gereksiz fedakârlıkları azaltmamız lazım. Bunun için profesyonel yardım alarak yeni bir bakış açısı kazanabilirsiniz.
Unutmayın; bu hayatta ki en değerli şey SİZSİNİZ.