Bugün Dünya Down sendromluları günü, size down sendromu nedir diye anlatmayacağım, dış görünüşlerinin farklı olduğunu, kas gelişiminin zayıf olduğunu, dil ve konuşma problemleri yanında diğer gelişim alanlarında da sınırlılık yaşadıklarını, enselerinin kalın olduğunu, böbrek ve kalp problemleri ile birlikte doğduklarından bahsetmeyeceğim...
Bu yazımda Down Sendromluların ailesinden bahsetmek istiyorum. Artık bir çoğu hamileyken çocuğunun down sendromlu olup olmadığını yapılan testler ve ultrason sonuçları bulguları dahilinde biliyor. Peki öğrendiklerinde ne gibi tepkiler veriyor? Şok olma... Evet aile şok yaşıyor çünkü hiç bir aile benim çocuğumda bir sıkıntı olsun diye çocuk yapmıyor, duyduklarında şaşırıyorlar, üzülüyorlar, belki değildir diye inanmamaya hatta inkar etmeye kadar gidiyor bu durum. Daha sonra depresyon hali, "Neden benim çocuğum?" diye kızgınlık...
Diyelim ki aile biliyor veya bilmiyor çocuğunun Down Sendromlu olduğunu ve dünyaya getirdi...
Onları çocuğunun yetersizlikleri, sınırlılıkları dışında bir de toplumsal olarak sıkıntılar bekliyor. Çocuklarıyla bir yerlere gitmek sosyalleşmek istiyorlar ama çevrenin bakışları, çocuğu ve ailesini dışlamaları, sözel olarak yargıları veya psikolojik baskılarına maruz kalıyorlar.
Şunu belirtmeliyim ki; özel gereksinimli bireyleri topluma kazandırmak temel amaçlarımız arasındadır.
Maddi manevi yıpranmış bir ailenin, psikolojik olarak zedelenmiş bir ailenin, sosyal yaşamını da biz zedelemeyelim, olabildiğince anlayışlı, hoşgörülü yaklaşım sağlayalım. Unutmayalım ki okumak, topluma entegre olmak, sağlık hizmeti gibi bir çok durumdan faydalanmak onların en doğal hakkı.
İnsanları ötekileştirmek yerine, empati yapmak, çocuklarımıza farklılıkları öğretmek, göstermek, yardım etmesini sağlamak bizim sorumluluklarımız arasındadır.
Özel gereksinimli çocuğu olan aileler, genelde kendini eve kapatan veya kendisinin çocuğuna benzeyen ailelerle görüşmekteler. Tamamen kendini soyutlama eğiliminde olabiliyorlar. Hepimiz bu ülkenin birer ferdiyiz ve birlikte yaşamanın ne olduğunu öğrenmeliyiz.
Bir çok yerde Down Sendromlu bireylerin çalıştığı kafeler mevcut artık. Gidin, sohbet edin, konuşun, bir şeyler yiyip için. Belki onlara bakışınız da biraz olsun değişir.
Pablo Pineda'yı tanıyor musunuz? Tanımıyorsanız hemen kısaca bahsetmek istiyorum. Avrupa'da üniversite mezunu olan ilk down sendromlu bu kişi hem yazar, hem öğretim görevlisi hem de oyuncu... Ailenin, toplumun, devletin de desteği burada çok önemli... Sadece birkaç kişinin bilinçlenmesi yetmez, hepimizin bilinçli olması gerekir.
Tıpkı bizim gibiler +1 farkla...
Simge Çelik Korkmaz