Sokaklar artık bir hesaplaşma alanları olmaya başladı dokunulmazlığı ve mahremiyeti bizzat devletin görevi olan konut ve iş yerleri basılmaya insanlar bellerindeki tabancaları bir tırnak çakısı taşıma rahatlığı ile taşımaya başladılar. Sentetik uyuşturucular neredeyse sokaklara ve köşe başlarına kurulan tezgahlarda satılır hale geldi.
Uyuşturucu kullanma ve bağımlılık yaşı maalesef 10'lu yaşlara kadar düştü. Ev sahibi ve kiracı kavgalarında kan akmaya, can alınıp can verilmeye başlandı. Yollarda trafikte yaşanan kavgalarda ölümler yaşanmaya başlandı.
Artık sokak ortalarında otomatik tüfekler ile gruplar halinde çatışma haberleri olağan haber haline geldi. Şehirler adeta mülteci istilası altına girmiş hiçbir kaydı olmayan milyonlar ortalıkta birer hayalet gibi dolaşmaktadır.
Sokak ortasında şiddete uğrayan ve cinayete kurban giden kadınlarımızın sayısı milyona doğru gidiyor. Millet olarak çok ciddi bir cinnet halindeyiz birde buna sokaklarda ortaya çıkan güvenlik zaafiyetinden kaynaklı rahatlık eklenince akşamları evlerimize sağ salim gittiğimiz için şükreder hale geldik.
Üstelik bu durum uzun yıllar güvenlikçi politikaların uygulayıcısı ve efsane bakan diye birilerinin adlandırdığı Süleyman Soylu'nun İç İşleri Bakanlığı döneminde yaşanarak bu günlere geldik. Durum giderek vahametini arttırmakta özellikle İstanbul'da bazı ilçeler gettolaşma yolunda hızla ilerlemektedir.
Bu gidişe biran evvel dur diyerek can, mal ve konut dokunulmazlığı hususlarında ciddi tedbirler alınmaz ise çok yakında sokaklarda miğfer üzerlerinde çelik yelekler ile çıkmak zorunda kalacaktır.