Sinan Karaçay
Köşe Yazarı
Sinan Karaçay
 

KOLONYA KOKUSU

Ağaçları kestik, suların önüne setler çektik, yeşilin üzerine betonlar döküp hepimiz birer müteahhit olduk, medeniyeti maddiyat bildik, sevmedik sevdik dedik, inanmadık inandık dedik, hak yedik, sakız çiğner gibi hak hukuk çiğnedik, tecavüz ettik, ırza geçtik, çocukları öldürdük, evleri yıktık, kan banyosu yaptık ama kravat takarak çağdaş pozlara büründük. Petrol çıkartmak uğruna sudan sebeplerle savaşlar çıkardık, cana kıydık canlar aldık. Garibanı hakir gördük, fakire tembel adını verdik, zengin olana da hırsız.  Masumları fakir diye yok saydık, zalimleri ise sırf parası var diye baş tacı yaptık. Paylaşmayı unuttuk, arabaları garajlara dizip, binaları yan yana diktik, tarlaya ektiğimiz tohumdan çok yüreklere kin ve nefret tohumları ektik, ölümleri kutsadık, insanlara tepeden baktık, evlerimizi ayırdık, katların üstüne katlar koyup dubleks daireler yaptık ama ne hikmetse onca odadan bir tanesine bizi var eden analarımızı ve babalarımızı sığdıramadık. Kapısında güvenliklerin beklediği devasa duvarlar arkasındaki adı nezih kendi soğuk ruhsuz sitelerde steril hayatlar kurduk ya da kurduğumuzu sandık. Geldiğimiz yerleri unuttuk, köyümüze ve ata topraklarımıza burun kıvırdık, dolapları elbiselerle doldurduk ama yüreklerimizi bir türlü sevgi ve merhametle dolduramadık. Külüne muhtaç olduğumuz onlar aç yatarken biz tok yatınca imanımızdan olduğumuz komşumuzu zaten aklımıza bile getirmedik. Alt kattaki komşunun anası öldü cenazesinden bile gitmedik ne cenazesine gitmesi alt katta acı dolu feryatlar yükseldi ama biz ses geçirmez duvarlarımız ve mühürlenmiş yüreklerimiz sayesinde durumdan haberdar bile olamadık. Çocuklarımıza iyi birer insanı olmayı değil çok zengin olmayı öğütledik ve iyi insan olsunlar diye değil zengin olsunlar diye eğitimler verdik. Huzura ermeyi bile yanlış anlayıp huzura gönüller yaparak değil huzur evleri yaparak ereriz zannedip binlerce huzur evleri açtık.  Huzur evlerine atıp bakılsın diye para ödediklerimizin tek derdi paramızmış gibi paralarını ödeyip geriye dönüp bakmaz olduk ilk zamanlar bayram sabahları uğradık sonra onu da uğramaz olduk çünkü tatildeydik.  Akraba akrep deyip arkamızı dönüp kaçabildiğimiz kadar kaçtık, dostlarımızı iyi insanlardan değil varlıklı insanlardan seçtik. Şişip patlayana kadar yedik, komşumuz aç yattı biz yediklerimizi hazım için kolilerce sodalar içtik, kahkahanın dozunu abartıp gözyaşının faziletini unuttuk, yetimi ve düşkünü görünce burnumuzu büktük, aman arkadaşımız bizden borç ister diye yalandan yakınıp durduk, bankadaki hesabımızın sıfırlarını bolca arttırdık ama insanlığımızın önüne bir sayısını bile koyamadık. İbadeti gösteriş için yaptık, dini bir güzel güzel siyasete kattık, medeniyeti rakı masalarına meze yaptık, bilimi dine dini de bilime düşman saydık, ticareti yaparken teraziden çaldık, fırsatı kaçırmadık gelene de gelmeyene de hakka göre değil nefsimize göre zamlar yaptık, bir koyup üç almaya başladık, hileyi ticarete temel saydık, her şeyi satmaya o kadar alıştık ki artık satma işini iyice abartıp dostlarımızı sattık. Süte su kattık, ekmeğimize haram, sakal bırakıp cübbe giyip şeytanlık yaptık, takım elbise giyip adam dolandırdık, Rabbimizi unutup şeyhlere taptık, dine düşmanlık yapmak için fırsat kollar olduk. Milletini seveni faşist, bölüşelim diyeni de komünist sayıp birini o’cu diğerini de bu’cu yaptık.  Hastalanınca doktora gitmeyip hocalardan şifa aradık, sanki ibadet eden kalbinin kirliliğinden ibadet ediyormuş gibi benim kalbim temiz deyip ibadetten kaçtık, ibadet edene türlü kulplar taktık, her eğilip, kalkanı namaz kılıyor sandık, çalışanının emeğinden çalıp zevki sefaya paralar saçtık. Etli yemek kesmedi efendim etin içerisine altın taneleri attık, üç lahmacun bir ayrana iki işçinin günlük yevmiyesi kadar parayı gururla saydık.  Bastık parayı çocuklarımıza özel okulların yollarını tutturduk, çocuğumuza laf eden öğretmeni okulundan attırdık, arı, namusu, hayayı ve edebi ayaklar altına aldık, evimize bir araba yetmez bir de son model olandan aldık, o da yetmez hanıma da aldık, eksik kalır mı kız ile oğlana da bir tane  daha aldık, siyaseti servet için yaptık, hizmet için yapana da enayi adını taktık, hak etmediğimiz makamları nüfus ve para ile aldık, maneviyatı paraya sattık, har vurup harman savurduk, Şükür’ü fakirin avuntusu sayıp  koskoca dünyayı paylaşmak yerine hepsini kendimize almaya kalktık ve sonuç; Gözle bile görülmeyecek kadar küçücük bir virüs bizim kimseyle paylaşamadıklarımıza hepimizi hasret bıraktı.  Milyonlarca lira verdiğimiz şatafatlı ve güvenlikli evlerimizin de sade ve mazbut evlerinde pencerelerinin önüne çaresiz kuşlar gibi tünedik hepimiz.  En sevdiklerimize bile şüpheyle bakıp acaba bize ölüm mü getiriyor diye korkudan sırt çevirir hale geldik. Her ne kadar da birbirimize farklar yaratıp onunla benin hangi ortak noktamız var diye insanlığımızı unutsak da neticede sahibimiz bizi aynı noktada buluşturdu; Ölüm Korkusu ve her yeri saran buram, buram Kolonya Kokusu. Hadi hepimize geçmiş olsun…. Sinan KARAÇAY Gazeteci Yazar                    
Ekleme Tarihi: 13 Ocak 2022 - Perşembe

KOLONYA KOKUSU

Ağaçları kestik, suların önüne setler çektik, yeşilin üzerine betonlar döküp hepimiz birer müteahhit olduk, medeniyeti maddiyat bildik, sevmedik sevdik dedik, inanmadık inandık dedik, hak yedik, sakız çiğner gibi hak hukuk çiğnedik, tecavüz ettik, ırza geçtik, çocukları öldürdük, evleri yıktık, kan banyosu yaptık ama kravat takarak çağdaş pozlara büründük. Petrol çıkartmak uğruna sudan sebeplerle savaşlar çıkardık, cana kıydık canlar aldık. Garibanı hakir gördük, fakire tembel adını verdik, zengin olana da hırsız.  Masumları fakir diye yok saydık, zalimleri ise sırf parası var diye baş tacı yaptık. Paylaşmayı unuttuk, arabaları garajlara dizip, binaları yan yana diktik, tarlaya ektiğimiz tohumdan çok yüreklere kin ve nefret tohumları ektik, ölümleri kutsadık, insanlara tepeden baktık, evlerimizi ayırdık, katların üstüne katlar koyup dubleks daireler yaptık ama ne hikmetse onca odadan bir tanesine bizi var eden analarımızı ve babalarımızı sığdıramadık. Kapısında güvenliklerin beklediği devasa duvarlar arkasındaki adı nezih kendi soğuk ruhsuz sitelerde steril hayatlar kurduk ya da kurduğumuzu sandık. Geldiğimiz yerleri unuttuk, köyümüze ve ata topraklarımıza burun kıvırdık, dolapları elbiselerle doldurduk ama yüreklerimizi bir türlü sevgi ve merhametle dolduramadık. Külüne muhtaç olduğumuz onlar aç yatarken biz tok yatınca imanımızdan olduğumuz komşumuzu zaten aklımıza bile getirmedik. Alt kattaki komşunun anası öldü cenazesinden bile gitmedik ne cenazesine gitmesi alt katta acı dolu feryatlar yükseldi ama biz ses geçirmez duvarlarımız ve mühürlenmiş yüreklerimiz sayesinde durumdan haberdar bile olamadık. Çocuklarımıza iyi birer insanı olmayı değil çok zengin olmayı öğütledik ve iyi insan olsunlar diye değil zengin olsunlar diye eğitimler verdik. Huzura ermeyi bile yanlış anlayıp huzura gönüller yaparak değil huzur evleri yaparak ereriz zannedip binlerce huzur evleri açtık.  Huzur evlerine atıp bakılsın diye para ödediklerimizin tek derdi paramızmış gibi paralarını ödeyip geriye dönüp bakmaz olduk ilk zamanlar bayram sabahları uğradık sonra onu da uğramaz olduk çünkü tatildeydik.  Akraba akrep deyip arkamızı dönüp kaçabildiğimiz kadar kaçtık, dostlarımızı iyi insanlardan değil varlıklı insanlardan seçtik. Şişip patlayana kadar yedik, komşumuz aç yattı biz yediklerimizi hazım için kolilerce sodalar içtik, kahkahanın dozunu abartıp gözyaşının faziletini unuttuk, yetimi ve düşkünü görünce burnumuzu büktük, aman arkadaşımız bizden borç ister diye yalandan yakınıp durduk, bankadaki hesabımızın sıfırlarını bolca arttırdık ama insanlığımızın önüne bir sayısını bile koyamadık. İbadeti gösteriş için yaptık, dini bir güzel güzel siyasete kattık, medeniyeti rakı masalarına meze yaptık, bilimi dine dini de bilime düşman saydık, ticareti yaparken teraziden çaldık, fırsatı kaçırmadık gelene de gelmeyene de hakka göre değil nefsimize göre zamlar yaptık, bir koyup üç almaya başladık, hileyi ticarete temel saydık, her şeyi satmaya o kadar alıştık ki artık satma işini iyice abartıp dostlarımızı sattık. Süte su kattık, ekmeğimize haram, sakal bırakıp cübbe giyip şeytanlık yaptık, takım elbise giyip adam dolandırdık, Rabbimizi unutup şeyhlere taptık, dine düşmanlık yapmak için fırsat kollar olduk. Milletini seveni faşist, bölüşelim diyeni de komünist sayıp birini o’cu diğerini de bu’cu yaptık.  Hastalanınca doktora gitmeyip hocalardan şifa aradık, sanki ibadet eden kalbinin kirliliğinden ibadet ediyormuş gibi benim kalbim temiz deyip ibadetten kaçtık, ibadet edene türlü kulplar taktık, her eğilip, kalkanı namaz kılıyor sandık, çalışanının emeğinden çalıp zevki sefaya paralar saçtık. Etli yemek kesmedi efendim etin içerisine altın taneleri attık, üç lahmacun bir ayrana iki işçinin günlük yevmiyesi kadar parayı gururla saydık.  Bastık parayı çocuklarımıza özel okulların yollarını tutturduk, çocuğumuza laf eden öğretmeni okulundan attırdık, arı, namusu, hayayı ve edebi ayaklar altına aldık, evimize bir araba yetmez bir de son model olandan aldık, o da yetmez hanıma da aldık, eksik kalır mı kız ile oğlana da bir tane  daha aldık, siyaseti servet için yaptık, hizmet için yapana da enayi adını taktık, hak etmediğimiz makamları nüfus ve para ile aldık, maneviyatı paraya sattık, har vurup harman savurduk, Şükür’ü fakirin avuntusu sayıp  koskoca dünyayı paylaşmak yerine hepsini kendimize almaya kalktık ve sonuç;

Gözle bile görülmeyecek kadar küçücük bir virüs bizim kimseyle paylaşamadıklarımıza hepimizi hasret bıraktı.  Milyonlarca lira verdiğimiz şatafatlı ve güvenlikli evlerimizin de sade ve mazbut evlerinde pencerelerinin önüne çaresiz kuşlar gibi tünedik hepimiz.  En sevdiklerimize bile şüpheyle bakıp acaba bize ölüm mü getiriyor diye korkudan sırt çevirir hale geldik. Her ne kadar da birbirimize farklar yaratıp onunla benin hangi ortak noktamız var diye insanlığımızı unutsak da neticede sahibimiz bizi aynı noktada buluşturdu;

Ölüm Korkusu ve her yeri saran buram, buram Kolonya Kokusu.

Hadi hepimize geçmiş olsun….

Sinan KARAÇAY

Gazeteci Yazar                 

  

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Gönül sadi
(13.01.2022 18:59 - #72176)
Tebrik ediyorum kardeşim Sinan başarılarının devamını diliyorum. Kalemine yüreğine sağlık
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.