Dün neredeyse tüm televizyonlarda ‘’ Ortada bir mağduriyet var hadi ondan hep beraber payımızı alalım’’ adlı tiyatro oyununu seyretmek zorunda kaldık ağzımız açık ayran budalası gibi. Merhum Erbakan’ın vefatının 11.senesinde iktidarı ve muhalefeti ile ortaklaşa sergilenen bu tiyatro oyununu izlerken 28 Şubat süreci ve sonrası gözümün önünden geçiverdi bir anda. Bu sürece dair unuttuklarımı da elimdeki hafızlarımızı teslim ettiğimiz telefondan şöyle bir kez daha bakınca daha da net hatırlar oldum. Bir yanda 28 Şubatta adeta Erbakan hükümetine ayar versin diye askeri ile hakimi savcısı ile ve basını ile yeri göğü ‘’Şeriat geliyor’’ diye inleten CHP’nin başını çektiği mevcut muhalefet partilerinin salonu doldurup Erbakan Hocalarını anarken öbür yandan da Hocalarına sallanan parmaktan sonra süratle milli görüş gömleğini çıkartıp alelacele partilerini kurup Hocalarını  yalnızlığı ile baş başa bırakmayı vefa zanneden mevcut iktidar mensuplarının Erbakan hocalarına sahip çıkma ve biz aslında onu çok severdik yarışına girdiklerini içerisinde türlü hinlikler dolu tebessümle izledik. Acaba merhum Erbakan dün Haliç Kongre merkezinin kapısından bir anda içeri girse ve şöyle bir tarafta şeriatı getiriyor diye bir zamanlar orduyu göreve çağıran, Vural Savaş gibi 28 Şubat’ta başrolde olan bir baş savcıya partisinde siyaset yaptırarak ona her zaman kol kanat geren CHP’nin genel başkanı ile "Erbakan 95 yılında üniversite mezuniyet törenimize katılmıştı, yeğeninin diplomasını vermek üzere. Çoğumuz ıslıklamıştık. Bugün de aynı şeyi yaparım gibi.’’ diye tweet atan CHP’nin İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile yine kaleyi içten vurarak Refah partisinden yeni bir parti çıkartan Ak Partinin eski genel başkanı ve başbakanı olan Ahmet Davutoğlu’nu görse samimiyetsizlikte tavan yapan mağduriyet pastasına çatalsız bıçaksız elle dalan bu siyasi güruha nasıl seslenirdi acaba? Muhtemelen şöyle bir sesleniş duyardık ‘’ Sizi gidi takiyeciler sizi’’ Hadi muhalefet böyle de Erbakan Hoca kendisine rakip aday çıkartan ‘’Artık dinlenmesinin zamanı geldi’’ diyen hatta işi iyice ileri götürüp milli görüş gömleğini çıkarttım diyerek hocasının değimi ile hocaları ders anlatılırken sınıfın arka kapısından kaçan hocanın eski öğrencilerinin onun için bir sürü süslü cümleler kurup onu anan muhalefete samimiyetsizler diyen kendi samimiyeti şüpheli talebelerine ne derdi acaba? Onlara da aynen ‘’ Sizi gidi takiyeceler sizi’’ derdi herhalde. Yaşarken irticacı siyasal hareketin temsilcisi diye sürekli askerin postallarının altını işaret ederek ayar verenler ile kışlada çalışan tankın sesini duyduklarında hocanın yanından çil yavrusu gibi dağılanların bugün sergiledikleri bu tavır ilkesiz dik duruşu olmayan siyasetin geldiği son nokta geleceğimiz konusunda ise içine düştüğümüz karanlığa dair en can alıcı tablo olarak tüm azameti ile karşımızda durmakta ve ders almak isteyenlere ben buradayım demektedir. Biliyorum yine işin kolayını seçip bu durumu analiz etmek yerine bu durumu yazıp kral çıplak diyeni linç edeceksiniz varsın olsun belki bir kaçınızın vicdanı harekete geçer de evet ya öyleydi dersiniz diye yazdım zaten hepiniz birden vicdana gelin diye değil.