Türkiye hepimizin bildiği gibi 14 mayıs ve 28 mayıs tarihlerinde iki seçim yaptı, yapılan her ikisi seçimde de makasın ucu iyiden iyiye kapanmış olsa da TBMM’deki çoğunlukta değişmedi, Cumhurbaşkanı da.
İçerisinde bulunduğumuz günlerde memleketin tamamı 31 mart 2024 tarihinde yapılacak olan yerel seçime kilitlenmiş durumda, Az bir fark ile de olsa seçimi, kazanan cumhur ittifakına mensup partiler yapılacak yerel seçimde 2019 yılında kaybettikleri başta İstanbul ve Ankara olmak üzere tüm belediyeleri kazanmak istiyorlar.
Bizim ülkemizde genel anlayış “Merkezi iktidarda kim varsa belediye başkanlığı seçimlerini de çok büyük oranda iktidar partisinin adayları kazanır” şeklindedir, Seçim takvimi başlar başlamaz hükümetin elinde bulundurduğu iktidar gücünün tamamını sahaya sürmesinden kaynaklanan güç çoğu zaman iktidar partisine mensup başkan adaylarının galibiyeti ile neticelenmiştir.
Bu düşüncenin doğru olmadığı hangi siyasi partiye mensup olursa olsun hedefi bulunanın , iyi organize olanın, Seçmenin gönlünde taht kuran başkan adayının kazandığı ile ilgili son örnek bilindiği gibi 31 mart 2019 tarihindeki yerel seçimdir.
31Mart 2019 tarihinde yapılan yerel seçimde elinde bulundurduğu tüm imkanlara rağmen Cumhur ittifakının adayları millet ittifakının adayları karşısında başarılı olamamıştı.
Hatta İstanbul’da millet ittifakı adayı Ekrem İmamoğlu’nun 13 bin oy farkı ile kazandığı halde iptal edilen ilk tur seçimden arkasından yapılan ikinci tur seçimde seçmen yapılan “ Binali Yıldırıma mı yoksa SİSİ’ye mi oy vereceksiniz?” söylemlerine kulağını tıkadığından olsa gerek ikinci seçim İmamoğlu’nun 800 bin oy farkı ile kazanmasına vesile olmuştu.
31 Mart 2024 tarihinde seçmen bir kez daha yerel yöneticilerini seçmek için sandık başına gidecek, Normal şartlarda ülke gündemini hiç ama hiç ilgilendirmeyen sadece yerel merkezlerin yöneticilerini seçmekten ibaret olan yerel seçim bizim memlekette adeta ölüm kalım mücadelesi şeklinde geçiyor.
Yerel seçimi genel seçimden ayıran en temel özellik yerel seçimde adayların öne çıkmasıdır, Bu duruma en önemli örnek Ülke genelinde herhangi bir başarısı olmamasına rağmen TKP’li adayın Tunceli’de belediye başkanlığını kazanmasıdır.
Yerel seçimlerde seçmen elbette büyük oranda genel siyasete bakıp oy kullanıyor, Ancak şu an ülke genelindeki belediye başkanlarının dağılımına baktığımızda nerede ise her siyasi partiye mensup başkanlar tarafından yönetilen belediyeler görebiliriz.
Dolayısı ile 2024 yılının mart ayında yapılacak olan yerel seçimde partiler yarışa ister tek girsinler ister ittifak halinde girsinler o yerleşim merkezindeki il ve ilçe yönetimlerine öncelikle düşen iyi isimleri bulup toplumun karşısına çıkarmak olmalıdır.
Seçime henüz aylar var, şu sıralar rağbet daha çok Cumhur ittifakına mensup siyasi partilere ancak biraz zaman geçsin Cumhur ittifakından umudunu kesen ve yaşadıkları yerleşim merkezlerinde sayılan çok sayıda ismin iktidarın karşısındaki siyasi partilerden aday olduklarını hep birlikte göreceğiz.
Yeni yıl gelmeden hiç umulmayan isimlerin yine hiç umulmayan siyasi partilerden aday olacağına şehit olacağız.
Biraz daha sabır.