Yıllar önce yurt içinden ve yurt dışından gelen işadamlarının bulunduğu bir toplantıda İtalya’dan gelen bir işadamının dudaklarından “Türkiye heyecan ülkesi” ifadesini duyunca o tarafa yöneldik ve İtalyan işadamına “bu kanaate nereden vardınız.?” sorusunu yönelttik.
İtalyan işadamı bizim sorumuz üzerine “İtalya’da bizim bir yıl sonra 6 ay sonra ne yapacağımız aşağı yukarı bellidir, bizi hayretler içerisinde bırakacak hepimizi şaşırtacak olağanüstü bir gündem olmaz ama Türkiye öylemi bırakın haftalık, günlük olayları gün içerisinde hepimizi şaşırtan, adrenalimizi en üst noktaya çıkaran çok sayıda olay meydana geliyor ülkenizi bu yüzden seviyorum” cevabını vermişti.
Türkiye bundan çok değil 3 gün önce bambaşka bir gündemi tartışıyordu ancak birden bire CHP İstanbul milletvekili Gürsel Tekin’in “HDP’ye bakanlık verilebilir” şeklindeki açıklaması üç gün önceki gündemi rafa kaldırdı ve Gürsel Tekin sayesinde nur topu gibi bir gündemimiz oldu.
Gürsel Tekin gibi siyaseti çok iyi bilen hayatında siyasetten başka hiçbir şey olmayan birisinin durduk yerde “Gerekirse HDP’ye bakanlık verilebilir” şeklindeki ifadesi ile ilgili milyonlarca yorum yapılabilir, böylesi bir noktada “konuştu mu konuşturuldu mu.?” sorusuna da cevap bulmak gerekebilir.
Eğer Gürsel Tekin böyle bir ifadeyi durduk yerde içerisinden geldiği gibi doğaçlama bir şekilde sarf ettiyse o zaman ortaya bizim yazımıza başlık olan “siyasi İşgüzarlık” konusu gündeme geliyor ki nerede ise tüm siyasi partilerde isimlerini tek tek bildiğimiz bu işgüzarlar mevcut.
Bilindiği gibi bizim ülkemizde siyaset “Dedim ki-Dedim” münazarası üzerinden yürüyor, bir gün önce var olan bir siyasi parti mensubunun yaptığı bir açıklamaya diğer siyasi parti sözcüsünün “ rakibinin kolunu bükmek” üzere sarf ettiği açıklamalar bizim ömrümüzü tüketmeye devam ediyor.
Tam seçim öncesinde durduk yerde kullanılan ifadeler yüzünden yüksek oy alacağı bilinen bir partinin o ifade yüzünden oy kaybettiği hatta baraj altı kaldığına kaç kez şahit olduğumuzu Allah biliyor.
Partilerin bünyesinde görev alan siyasetçilerin bir kısmı genel başkana yaranabilmek , bir kısmı kendisini daha bir ön plana çıkartabilmek bir kısmı da can sıkıntısından kendi partisini sıkıntıya sokarken diğer partilerin ekmeğine yağ süren ipe sapa gelmez açıklamalar yapıyorlar.
Ancak yine hepimizin bildiği gibi Türkiye “suni gündemler ülkesi” böyle olunca da yazımızın başında da belirtiğimiz gibi son derece önemli olduğuna inanılan gündemler saatler içerisinde sabun köpüğü gibi eriyor ve yerine başka bir suni gündeme bırakıyor.
Partilerin genel başkanlarının ve genel merkezlerinin öncelikli görevi en üstten en alta kadar görev yapan partililere “çenenize sahip olun, sabahtan akşama kadar dere tepe koşturup iktidara gelmek adına birer birer oy topluyoruz ancak sizin bu hiçbir işe yaramayan işgüzarlıklarınız dolayısı ile kaşıkla topladığımız oylar kepçe ile geri gidiyor, aklınızı başınıza alın” demeleri gerekmektedir.
Bu şekilde sıkı sıkıya önlemler alınmadığı takdirde partiler tam hız kazanmışken böyle işgüzarlıklar dolayısı ile hiç beklemedikleri yol kazalarına uğramak zorunda kalacaklardır.
Hepimiz biliyoruz ki özellikle siyasetçiler “Söylemedikleri sözlerin efendisi söyledikleri sözlerin kölesidirler”
Köle olmak yada efendi olmak..!!!
Tamamen kendi elimizde..