Yeni bir yıla başlamaya sayılı günler kalırken, yeni yıl kutlamaları ile ilgili bir polemik halkın gündemine eklenmek istendi.
Üstelik doğusundan, batısına, kuzeyinden, güneyine kısacası yurdun dört bir yanında halkın kilitlendiği “geçim sıkıntısı” diye ortak bir gündemi varken.
Yani halk, mutfağındaki yangını söndürebilmek, ev kirasını, elektrik, doğalgaz, su ve telefon faturalarını, kredi kartlarının borçlarını ödeyebilmek için ne yapacağını şaşırmış bir vaziyette iken.
Yeni yılda asgari ücrete, memur ve emeklilerin maşlarına yapılacak zamlara kilitlenilmişken.
Fakat halk, durup dururken gündeme sokulmak istenilen bu yılbaşı ile ilgili polemiğe katılmadı.
Yılbaşı kutlamalarının MÖ 2000’li yıllara uzanan bir öyküsü bulunmaktadır. Eski Mısır’dan Çin’e, Avrupa ülkelerinden Anadolu topraklarına hatta Güney Amerika’ya kadar yaşamış olan nice kadim uygarlıklar, takvimleri farklı da olsa, yeni bir yıla girmenin heyecanı duymuşlar ve kendilerine özgü kutlamalarda bulunmuşlardır.
Farklı kültürlerin yılbaşı kutlamaları asırlar boyunca değişiklikler gösterse de, insanoğlu için yeni yıl, hep geleceğe dair umutların yeşerdiği, sevginin yükseldiği ve inançların doruğa ulaştığı bir paylaşım günü olmuştur.
İnsanlar bugüne özel kutlamalarda bulunmuşlar, yükselen duygularını başta kendi aile bireyleri, akraba ve arkadaşlarıyla paylaşmak istemişler. Yılbaşı akşamı aile bireyleri bir araya gelerek birlikte gece yarısına kadar anenelerine uygun yapılmış yemekleri yiyerek eğlenmişlerdir.
Türkler'de ise yeni yıl kutlamaları milattan önceki yüzyıllarda, yıl döngüsü olarak kabul edilen 21 Aralık gününü törenlerle kutlamıştır.
Türklerde eskiden beri “21 Aralık’ta en uzun gece sona erip günler uzayacak ve Güneş daha fazla görünecektir. Güneş'in daha fazla görünmesi ise tanrının insanlara hediyesidir.” Şeklinde bir düşünce hâkimdi. 22 Aralık'ta gündüzün geceyi yenmesini bir zafer olarak nitelendirmekte ve bu zaferi akçam ağacı altında Güneş'in doğuşu bayramı anlamına gelen “Nardugan Bayramı “ olarak kutlamaktadırlar. Türklere göre güneşin doğuşu, yeni yıl döngüsü olarak kabul edilmiştir.
Türkler, 22 Aralık öncesinde bu bayrama hazırlanmak için evlerini ve yaşadıkları yerleri temizlerler, yeni ve temiz elbiseler giyerlerdi. Türkler'de bugün Tanrı Ülgen'e sunulmak üzere hediye hazırlanır ve en yüksek tepede akçam ağacı altında dualar ederek hediyelerini buraya bırakırlardı. Bu olay gerçekleşirken bölgenin en bilge ve yaşlı kişisi en görkemli elbiselerini giyerek bu törene liderlik ederdi. Bu bilge kişiye de Ayaz Ata denilirdi.
Türklerdeki bu gelenek, Anadolu'da Sivas, Tunceli, Erzincan, Bingöl ve Muş'ta yeni yılın karşılanması olarak "Khal Kagan" kutlamaları, Yörük Türklerinde ise Saya geleneği olarak kutlanmaktadır.
Türk kültüründeki Ayaz Ata geleneği, Hristiyanlık'taki Noel Baba ve Ruslardaki Ded Maroz mitolojisiyle alakalı değil, tam tersi onlardan çok eskiye dayanan mitolojik bir gelenektir.
Sonuç itibarıyla Türklerde 21 Aralık günü kutlanan “Nardugan Bayramı “ Hristiyanlık ve İslamiyet'in inanç sisteminde kendisine yer bulmakta zorlanmıştır. Hristiyanların bir kısmı Hazreti İsa'nın doğumunu 25 Aralık'ta kutlamaktadır. Fener Patrikhanesi, Ermeni Patrikhanesi ve Rus Kilisesi İsa'nın doğumunu 6 Ocak'ta kutlamaktadır.
Bu haliyle Türklerin geleneksel Nardugan Bayramı, Akçam Ağacı kutlamaları veya Ayaz Ata kültürü, diğer semavi dinlerin inanç sistemi içerisinde kendisine bir yer edinememiştir. Türk kültüründeki Ayaz Ata veya Nardugan Bayramı, ya Hristiyanlıkla veya Rus gelenekleriyle özdeşleştirerek sanki Türklere ait değilmiş gibi sunuluyorsa da Türklerdeki bu gelenek, Ruslardan da, Hristiyanlardan da daha eskiye dayanmaktadır.
26 Aralık 1925’te çıkarılan 698 sayılı Kanun'la Türkiye Cumhuriyeti’nde resmî devlet takvimi olarak miladi takvim kabul edildi. Ülkede 1 Ocak 1926’dan itibaren miladi takvim kullanıldı. 1935'te çıkarılan yasayla o senenin yılbaşından itibaren 1 Ocak günü Yeni yıl tatili olarak ilan edildi.
31 Aralık’ı 01 Ocak’a bağlayan gece yapılan yeni yıl kutlamaları ile Latince ’de “Tanrı’nın doğum günü” anlamına gelen ve Hz. İsa’nın doğum günü kutlamasını ifade eden Noel, kutlamalarının aynı gün yapılması sebebiyle İslamiyet’te bu kutlamalar haram olarak kabul edilmektedir.