Hafta sonu katıldığımız programlardan çıkıp sıcak ve nemli havanın verdiği rahatsızlıktan kurtulabilmek ve biraz serinleyebilmek adına kendimizi sahil kenarına atıyoruz ceketleri çıkartıyor kravatları gevşetiyor gömleğimizden bir düğme açıyoruz.
Yaklaşık iki saat süren çay kahve eşliğindeki muhabbetten sonra arkadaşlarımıza “-Oturduk kaldık burada birazda serinledik şöyle sahil boyunca birkaç tur atalım ayaklarımız açılsın” teklifimize olumlu yanıt gelince yürümeye başlıyoruz.
Daha yüz metre gitmeden birden bire birbirine söven ve yumruklaşmaya kadar gelen kalabalık bir grup görünce o tarafa yöneliyor kalabalığa “-Ne oluyor neden bu kadar sinirlisiniz.?” soruduktan sonra anlıyoruz ki denize olta atan iki balıkçının oltaları birbirine karışmış normal şartlarda tarafların “-Şu oltayı bu tarafa çevir ki karışıklık sona ersin “dedikten en fazla bir dakika sürecek bir çözüm varken iş anında “-Kardeş sen benim kim olduğumu biliyormusun.?” noktasında kavgaya kadar ulaşıyor.
Çıkabilecek olası bir kavgayı sulh yapmanın verdiği rahatlıkla adım atarken bu sefer “yol vermeme “ meselesi dolayısı ile birbirlerine saydıran onlarca insanı görüyoruz onlara da “-Kavgaya gerek yok sen biraz ileri git sende biraz geriye ondan sonra yol açılır herkes yoluna gider” diyerek problemin çözümüze katkı sunuyoruz.
Sonrasında fındık kabuğunu bile doldurmayacak ufak tefek meselelerden ortaya çıkan kısmi tartışmalara tanık oluyoruz ama bundan sonrasına artık müdahale edecek dermanımız kalmadığından “-ne haliniz varsa görün” diyerek aracımıza biniyor eve doğru yollanıyoruz.
Bizim anlatmaya çalıştığımız bu ve buna benzer tartışmaları özellikle kalabalık şehirlerde görmeyen ve yaşamayan nerede ise yok gibidir, En ufak bir tartışmanın bile anında yaralamalı kavgaya dönüştüğü hatta bazı anlarda ölümle sonuçlanan hadiselere sebebiyet verdiği zamanlardayız.
Son dönemlerde hayatımıza giren “Öfke Kontrolü” tanımlamasına tamda böylesi durumlarda ihtiyaç oluyor, Bizde olduğu gibi dünyanın her tarafında trafik kazaları oluyor, bir başkasının sebebiyet verdiği kazalar dolayısı ile karşı taraf zararda göremiyor ancak bir trafik kazası meydana geldikten sonra saatlerce süren kavgaların yaşandığı ülkelerin başında sanıyorum biz geliyoruz.
Öfke kontrolünün bir şekilde hayatımıza mecburen girmesi gerektiğine inanıyoruz, Şu sıralar sürücü kurslarında belli belirsiz öfke kontrolü ile ilgili bilgiler verilse de daha ilk okuldan itibaren okullarda ders olarak konulmasından başka bir çarenin kalmadığı ortadadır.
Nüfus her geçen biraz daha fazla artıyor, İnsanların sorunları her geçen gün daha üst noktalara çıkıyor bir taraftan ekonomik sıkıntılar diğer taraftan sosyal çevrede meydana gelen olumsuzluklar ister istemez insanımız da öfke patlamasına sebep oluyor.
Öfke kontrolü ile ilgili ileri gitmiş ülkelerde hangi yol izleniyorsa bizim de o yolu takip etmemiz gerekiyor aksi takdirde adım başı karşı karşıya kaldığımız kavgaların bir günde bizi bulmayacağının hiçbir garantisi yok.
Çare öfke kontrolü ile ilgili gereken ne varsa onu hayata geçirmek..