Siyasette normal olan ülke genelinde teşkilatlanmasını tamamlamış YSK’nın belirlediği şartları geçmiş siyasi partilerin 81 il ve o ilçelere bağlı beldelerde kendi adayları ile seçime katılmalarıdır.
Söz konusu il-ilçe ve beldelerde teşkilatlanmasını tamamlayan partiler normal şartlarda kendilerine belediye başkanlığı kazandıracak oda olmuyorsa oy oranını en üst noktalara çıkartacak adaylar ile seçmenin karşısına çıkmanın hesabını yapıyorlar.
Normal şartlarda yani her siyasi partinin seçime kendi adayları ile girmesidir, bizim normal gördüğümüz bu seçim sistemi 1989-1994-1999-2004-2009 ve 2014 yılında denendi.
Söz konusu seçime kendi adayları ile katılan siyasi partilerin adayları arasında kendilerini seçmene iyi anlatanlar çok fazla sayılacak oy oranları ile belediye başkanlığı koltuğuna oturdular.
Ne zamanki ismine “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” denilen model 2018 yılında hayatımıza girdi işte o zaman hem genel seçimde hemde yerel seçimde partilerin birbirlerine mecburiyeti başlamış oldu.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi gereği 2019 yılında yapılan yerel seçim öncesi partiler var olan belediye başkanlıklarını kazanmak adına ittifak yapmak zorunda kaldılar.
O seçim öncesi bir tarafta “Millet ittifakı” diğer tarafta da “Cumhur İttifakı” isminde hayata geçirilen oluşumlar bireysel olarak aday göstermek yerine seçim bölgelerinde beraber hareket etme yoluna gittiler.
31 Mart 2024 tarihinde yapılacak olan yerel seçime 2018 yılında “Cumhur ittifakı” halinde katılan AK Parti ile MHP yine birlikte katılacaklar, 2019 yılında “Millet ittifakı” ismi altında birlikte katılan CHP ve İYİ Parti bu seçime ayrı ayrı olarak katılma kararı aldılar.
Böyle bir süreçte yani seçime yaklaşık 70 gün kala seçime katılacak partiler özellikle de Cumhur ittifakı bir taraftan belediye başkan adaylarını gösterirlerken bir taraftan da ittifak dışında kalması muhtemel siyasi partiler ile pazarlık kapısını aralık bırakmaya çalışıyorlar.
2019 yılında yapılan yerel seçimde büyük başarı sağlayan Millet ittifakının kazandığı belediye başkanlıklarını beş yıl sonra geri almanın hesabını yapan Cumhur ittifakı yapılacak seçimde neticeye tesir edecek oyları olan siyasi partileri de bünyelerine katmanın hesabını yapıyorlar.
Siyasette bilindiği gibi yüzde bir her zaman yüzde 50’den daha büyük bir anlam ihtiva eder, 2019 yılında yapılan yerel seçimde Millet ittifakının adayı Ekrem İmamoğlu’nun seçimi 13 bin oy ile kazandığında SP adayının 103 bin oy alması sanıyoruz anlatmaya çalıştığımız hadiseyi daha net bir şekilde ortaya koyuyor.
Böyle bir durumda siyasi partileri pazarlık etmeye mecbur bırakan” ittifak sisteminden nasıl kurtulacağız? şeklindeki sorunun cevabı en azından 31 mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçime kadar yok.
Böyle olunca da YSK’nın “listeleri teslim edin” dediği 20 şubat tarihine kadar anlatmaya çalıştığımız pazarlık 7/24 devam edecek.