Başkan Işık: “Çocuklarımızın çalışmadığı bir Türkiye istiyoruz”

Kocaeli 23.04.2024 - 17:24, Güncelleme: 23.04.2024 - 17:24
 

Başkan Işık: “Çocuklarımızın çalışmadığı bir Türkiye istiyoruz”

Kocaeli İşçi Sağlığı ve İşçi Güvenliği Meclisi (İSİG) çocuk işçiliğe, gençlerin güvencesiz çalıştırılmasına ve iş cinayetlerine son verilmesi talebiyle bugün İzmit Sabri Yalım Parkı’nda bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında konuşan Eğitim-Sen Kocaeli 1 Nolu Şube Başkanı Ayda Işık, “Çocuklarımızın şirketlerin kar hırsına kurban edilmediği, erken yaşta çalışmak zorunda kalmadığı ve iş cinayetlerinde katledilmediği bir Türkiye istiyoruz!” dedi.

Kocaeli İşçi Sağlığı ve İşçi Güvenliği Meclisi (İSİG) çocuk işçiliğe, gençlerin güvencesiz çalıştırılmasına ve iş cinayetlerine son verilmesi talebiyle bugün İzmit Sabri Yalım Parkı’nda bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Eğitim-Sen Kocaeli Şubesi, siyasi partiler, sendikalar ve çeşitli derneklerin temsilcilerinin katıldığı eyleme, yurttaşlar da alkışlarıyla destek verdi. Basın açıklamasının ardından bir de imza kampanyası başladı.   HÜKÜMET ÇOCUKLARI ERKEN YAŞTA ÇALIŞTIRMAYA ZORLUYOR Basın açıklamasında konuşan Eğitim-Sen Kocaeli 1 Nolu Şube Başkanı Ayda Işık konuşmasında şu ifadelere yer verdi, “Bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 23 Nisan 1920 yılında açılmasının ardından çocuklara armağan edilen ‘23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyoruz. Türkiye, yıllardır dünyanın tek çocuk bayramını kutlamakla övünürken maalesef ülkemizde çocukların yaşadığı sorunlar, karşı karşıya kaldığı tehlikeler her geçen gün artıyor. Çocuklarımız bugün, 23 Nisan’da, göstermelik törenler değil, erken yaşta büyümek zorunda kalmadan çocukluklarını doyasıya yaşamak, geleceğe umutla ve güvenle bakmak, nitelikli bir eğitim ve sağlıklı bir yaşam istemektedir. Ancak hükümet, çocuklarımıza daha iyi bir gelecek hazırlamak için adımlar atmak yerine, uyguladığı çocuk düşmanı politikaları nedeniyle erken yaşta çalışmak zorunda bırakmakta, her yıl binlerce dini vakıf ve cemaatlere teslim etmekte ya da binlerce kız çocuğumuzu eğitimden kopararak erken yaşta evlenmeye zorlamaktadır.   BU BİLİNÇLİ EMEK SÖMÜRÜSÜDÜR Bugün aynı zamanda AKP’nin hükümet olup ilerleyen yıllarda hızla devletin merkezinde yer alışının 22. yılındayız. Bu dönemde hayata geçirilen tarım, sanayi, eğitim ve sosyal politikalar her geçen gün daha fazla çocuğun işçileşmesini beraberinde getirdi. Diğer yandan ise sanki “çocuk işçilik” yokmuş gibi bir hava verilerek bu sorun görünmez kılınmaya çalışıldı. Ancak ülkemizdeki çocuk işçilik gerçeği örtülemez. “Son on yılda en az 689 çocuk, daha evvel devletin eksik tuttuğu verileri de eklediğimizde de AKP’li yıllarda en az 925 çocuk işçi hayatını kaybetti.” Çocuk işçiler tarım sektöründe ailesiyle birlikte mevsimlik olarak ücretli veya tarlasında çalışanlardır, çocuk işçiler haftanın bir günü okulda dört günü işyerinde olan MESEM adı altında çalışanlardır, çocuk işçiler kentlerin varoşlarında aile içi emek kapsamında ücretsiz çalışanlardır, çocuk işçiler iş öğrensin diye yaz tatilinde çalışanlardır, çocuk işçiler harçlığını kazansın diye tanıdığın yanına verilenlerdir...Ama çocuk işçiler sistematik olarak Türkiye kapitalizminin daha ilköğretim çağındayken bile acımasız üretim çarklarına soktuğu oyun alanlarından koparılan çocukluğunu, gençliğini ve sağlığını işyerlerinde bırakan bu ülkenin geleceğidir. Kesinlikle geçici bir olgu değil bilinçli sistematik bir ucuz emek sömürüsüdür. UCUZ EMEK GÜCÜ İHRACIDIR Mesleki Eğitim Merkezleri Türkiye’de çocuk emeğinin sömürüsünde yaygın bir şekilde kullanılan temel yasal model çıraklıktır. Yoksul ailelerin çocuklarına yapılacak eğitim yatırımının maliyetini ortadan kaldırmak üzere kurulan ve 1970’lerden bu yana uygulanan bu model sınıfsal eşitsizliği derinleştirmiştir. MESEM, 2016 yılı sonuna kadar var olan ‘Çıraklık Eğitim Merkezleri’nin devamı niteliğindedir. Yani (4+4+4 modeli birlikte) eğitim sisteminin içine daha fazla entegre edilmiş ve kitleselleştirilmiş bir çocuk işçilik sisteminden bahsedebiliriz. Türkiye’nin uluslararası iş bölümündeki rolünü düşündüğümüzde MESEM ile yapılan ara eleman yetiştirmek ve ucuz emek gücü ihracıdır. MESEM kapsamında başta metal, gıda, tekstil, kimya, ağaç işkolları olmak üzere yaklaşık 1,5 milyon öğrencinin olduğu açıklandı. Bu öğrencilerin yaklaşık 300 binini ise 18 yaşın altındaki çocuklardan oluşuyor. Yani çocuk işçilik ‘bir gün okulda dört gün işyerinde eğitim alma’ uygulamasıyla meşrulaştırılıyor. Tabi bu uygulamanın kökenlerinde 24 Ocak kararları ve 12 Eylül darbesi ile hayata geçirilen neoliberal politikalar, 1990’lı yıllardan itibaren eğitimin metalaştırılması ve sanayi-eğitim işbirliği politikaları, 2006 yılında MEB-Koç Holding işbirliği ile “Meslek lisesi memleket meselesidir” şiarıyla öğrencilerin sanayi için ara eleman olarak yetiştirilmeye başlanması gibi adımlar bulunmaktadır.   BASKI ALTINTA ÇALIŞMAKTADIRLAR MESEM ile sermayeye ucuz emek sağlanırken çocuklarımız sağlıklarını ve gençliklerini işyerlerinde bırakmaktadır… Tarım ve inşaat işçiliği, hizmetlerde ve sokakta çalışma Tarım işçiliği, çocuklar için “en kötü çalışma biçimleri” arasında yer alır. Gezici mevsimlik tarım işçiliği ise tarım işçiliğinden de farklı olarak özellikle çocuk işçiler için pek çok sağlık riski barındırmaktadır. Tarım işçisi çocukların en önemli problemlerinden birisi de uzun çalışma saatleridir. Tarımda çalışan çocukların çalışma saatleri ortalamanın üzerinde seyretmekte ve haftalık 60 saati bulabilmektedir. İnşaat işçisi çocuklar ise genellikle ailenin diğer üyeleriyle ya da akrabalarıyla birlikte çalışmaktadır. Genel olarak kalfalık, çıraklık yapsalar da iş yükü bakımından yetişkinlerle aynı biçimde çalışmaktadırlar. Yetişkinlerden farklı olan koşulları ise sadece aldıkları ücretin daha düşük olmasıdır. Tarımın ardından en fazla çocuğun çalıştırıldığı sektör hizmet sektörüdür. Özellikle son yıllarda kitleselleşen bir meslek olan motor kuryelikte çocuklar ehliyetsiz ve iş yetiştirme baskısı altında çalıştırılmaktadır. Sokakta çalışan çocuklar genel olarak ayakkabı boyacılığı, seyyar satıcılık, araba camı silme, atık toplama gibi işlerde çalışırken, bu işler genel olarak kalabalık şehir merkezlerinde ve tehlikeli ortamlardadır. Çalışma yaşı 10’un altına düşmüştür. Dengeli ve yeterli beslenmeyen, bir kısmı ise geceyi sokakta veya çöplüklerde geçiren çocukların çalışmaları haftanın 7 günü ve günlük 14 saate varan çalışma saati bulabilmektedir.   TÜRKİYE İÇİN MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ Türkiye sanayisinin dünya pazarlarında, özellikle AB pazarında var olmasının yegâne yolu ucuz işgücü ihracıdır. Şirketlerin ve hükümetin dizginsiz kar hırsı için çocuklarımızı hızla çocuk işçiliğe ittikleri bir süreçten geçiyoruz. Bir yandan ÇEDES ile tarikat ve cemaatlerle yapılan protokollerle eğitimde dinselleştirmeyi yaygınlaştıranlar diğer yandan MESEM adı altında çocuklarımızı çocuk işçiliğine itiyorlar. Yani tevekkülle terbiye edip sömürü çarklarına kurban etmeye çalışıyorlar! Hayır! Kabul etmiyoruz! Kabul etmeyeceğiz! Çocuklarımızın güvenle geleceğe baktıkları bir Türkiye için mücadele etmeye devam edeceğiz! Çocuk işçiliğin ancak ülkemizde emeğiye geçinenlerin yani üretenlerin ülkemizi gerçek anlamda yönetmesi durumunda önlenebileceğinin bilinciyle; 1- Çocuk işçilik yasaklanmalıdır! 2- Eğitime verilen bütçe artırılmalı, MESEM uygulamasına son verilmeli, mesleki öğrenim çocuk ve gençlerin gelişimine uygun bir biçimde planlanmalı ve kamusal kurallar çerçevesi içinde olmalıdır!   ÇOCUKLARIMIZA DAHA MUTLU VE GÜVENLİ BİR GELECEK SAĞLAMAK İSTİYORUZ Çocuklarımızın şirketlerin kar hırsına kurban edilmediği, erken yaşta çalışmak zorunda kalmadığı ve iş cinayetlerinde katledilmediği bir Türkiye istiyoruz! Çocuklarımızın karşı karşıya olduğu tüm tehditlere, onların haklarına yönelik her türlü saldırıya ve yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen, çocuklarımızın ve öğrencilerimizin ‘ 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyoruz. Çocuklarımıza mutlu ve güvenli bir gelecek sağlamak için herkesi birlikte mücadeleye davet ediyoruz!”      
Kocaeli İşçi Sağlığı ve İşçi Güvenliği Meclisi (İSİG) çocuk işçiliğe, gençlerin güvencesiz çalıştırılmasına ve iş cinayetlerine son verilmesi talebiyle bugün İzmit Sabri Yalım Parkı’nda bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında konuşan Eğitim-Sen Kocaeli 1 Nolu Şube Başkanı Ayda Işık, “Çocuklarımızın şirketlerin kar hırsına kurban edilmediği, erken yaşta çalışmak zorunda kalmadığı ve iş cinayetlerinde katledilmediği bir Türkiye istiyoruz!” dedi.

Kocaeli İşçi Sağlığı ve İşçi Güvenliği Meclisi (İSİG) çocuk işçiliğe, gençlerin güvencesiz çalıştırılmasına ve iş cinayetlerine son verilmesi talebiyle bugün İzmit Sabri Yalım Parkı’nda bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Eğitim-Sen Kocaeli Şubesi, siyasi partiler, sendikalar ve çeşitli derneklerin temsilcilerinin katıldığı eyleme, yurttaşlar da alkışlarıyla destek verdi. Basın açıklamasının ardından bir de imza kampanyası başladı.

 

HÜKÜMET ÇOCUKLARI ERKEN YAŞTA ÇALIŞTIRMAYA ZORLUYOR

Basın açıklamasında konuşan Eğitim-Sen Kocaeli 1 Nolu Şube Başkanı Ayda Işık konuşmasında şu ifadelere yer verdi, “Bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 23 Nisan 1920 yılında açılmasının ardından çocuklara armağan edilen ‘23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyoruz. Türkiye, yıllardır dünyanın tek çocuk bayramını kutlamakla övünürken maalesef ülkemizde çocukların yaşadığı sorunlar, karşı karşıya kaldığı tehlikeler her geçen gün artıyor. Çocuklarımız bugün, 23 Nisan’da, göstermelik törenler değil, erken yaşta büyümek zorunda kalmadan çocukluklarını doyasıya yaşamak, geleceğe umutla ve güvenle bakmak, nitelikli bir eğitim ve sağlıklı bir yaşam istemektedir. Ancak hükümet, çocuklarımıza daha iyi bir gelecek hazırlamak için adımlar atmak yerine, uyguladığı çocuk düşmanı politikaları nedeniyle erken yaşta çalışmak zorunda bırakmakta, her yıl binlerce dini vakıf ve cemaatlere teslim etmekte ya da binlerce kız çocuğumuzu eğitimden kopararak erken yaşta evlenmeye zorlamaktadır.

 

BU BİLİNÇLİ EMEK SÖMÜRÜSÜDÜR

Bugün aynı zamanda AKP’nin hükümet olup ilerleyen yıllarda hızla devletin merkezinde yer alışının 22. yılındayız. Bu dönemde hayata geçirilen tarım, sanayi, eğitim ve sosyal politikalar her geçen gün daha fazla çocuğun işçileşmesini beraberinde getirdi. Diğer yandan ise sanki “çocuk işçilik” yokmuş gibi bir hava verilerek bu sorun görünmez kılınmaya çalışıldı. Ancak ülkemizdeki çocuk işçilik gerçeği örtülemez. “Son on yılda en az 689 çocuk, daha evvel devletin eksik tuttuğu verileri de eklediğimizde de AKP’li yıllarda en az 925 çocuk işçi hayatını kaybetti.” Çocuk işçiler tarım sektöründe ailesiyle birlikte mevsimlik olarak ücretli veya tarlasında çalışanlardır, çocuk işçiler haftanın bir günü okulda dört günü işyerinde olan MESEM adı altında çalışanlardır, çocuk işçiler kentlerin varoşlarında aile içi emek kapsamında ücretsiz çalışanlardır, çocuk işçiler iş öğrensin diye yaz tatilinde çalışanlardır, çocuk işçiler harçlığını kazansın diye tanıdığın yanına verilenlerdir...Ama çocuk işçiler sistematik olarak Türkiye kapitalizminin daha ilköğretim çağındayken bile acımasız üretim çarklarına soktuğu oyun alanlarından koparılan çocukluğunu, gençliğini ve sağlığını işyerlerinde bırakan bu ülkenin geleceğidir. Kesinlikle geçici bir olgu değil bilinçli sistematik bir ucuz emek sömürüsüdür.

UCUZ EMEK GÜCÜ İHRACIDIR

Mesleki Eğitim Merkezleri Türkiye’de çocuk emeğinin sömürüsünde yaygın bir şekilde kullanılan temel yasal model çıraklıktır. Yoksul ailelerin çocuklarına yapılacak eğitim yatırımının maliyetini ortadan kaldırmak üzere kurulan ve 1970’lerden bu yana uygulanan bu model sınıfsal eşitsizliği derinleştirmiştir. MESEM, 2016 yılı sonuna kadar var olan ‘Çıraklık Eğitim Merkezleri’nin devamı niteliğindedir. Yani (4+4+4 modeli birlikte) eğitim sisteminin içine daha fazla entegre edilmiş ve kitleselleştirilmiş bir çocuk işçilik sisteminden bahsedebiliriz. Türkiye’nin uluslararası iş bölümündeki rolünü düşündüğümüzde MESEM ile yapılan ara eleman yetiştirmek ve ucuz emek gücü ihracıdır. MESEM kapsamında başta metal, gıda, tekstil, kimya, ağaç işkolları olmak üzere yaklaşık 1,5 milyon öğrencinin olduğu açıklandı. Bu öğrencilerin yaklaşık 300 binini ise 18 yaşın altındaki çocuklardan oluşuyor. Yani çocuk işçilik ‘bir gün okulda dört gün işyerinde eğitim alma’ uygulamasıyla meşrulaştırılıyor. Tabi bu uygulamanın kökenlerinde 24 Ocak kararları ve 12 Eylül darbesi ile hayata geçirilen neoliberal politikalar, 1990’lı yıllardan itibaren eğitimin metalaştırılması ve sanayi-eğitim işbirliği politikaları, 2006 yılında MEB-Koç Holding işbirliği ile “Meslek lisesi memleket meselesidir” şiarıyla öğrencilerin sanayi için ara eleman olarak yetiştirilmeye başlanması gibi adımlar bulunmaktadır.

 

BASKI ALTINTA ÇALIŞMAKTADIRLAR

MESEM ile sermayeye ucuz emek sağlanırken çocuklarımız sağlıklarını ve gençliklerini işyerlerinde bırakmaktadır… Tarım ve inşaat işçiliği, hizmetlerde ve sokakta çalışma Tarım işçiliği, çocuklar için “en kötü çalışma biçimleri” arasında yer alır. Gezici mevsimlik tarım işçiliği ise tarım işçiliğinden de farklı olarak özellikle çocuk işçiler için pek çok sağlık riski barındırmaktadır. Tarım işçisi çocukların en önemli problemlerinden birisi de uzun çalışma saatleridir. Tarımda çalışan çocukların çalışma saatleri ortalamanın üzerinde seyretmekte ve haftalık 60 saati bulabilmektedir. İnşaat işçisi çocuklar ise genellikle ailenin diğer üyeleriyle ya da akrabalarıyla birlikte çalışmaktadır. Genel olarak kalfalık, çıraklık yapsalar da iş yükü bakımından yetişkinlerle aynı biçimde çalışmaktadırlar. Yetişkinlerden farklı olan koşulları ise sadece aldıkları ücretin daha düşük olmasıdır. Tarımın ardından en fazla çocuğun çalıştırıldığı sektör hizmet sektörüdür. Özellikle son yıllarda kitleselleşen bir meslek olan motor kuryelikte çocuklar ehliyetsiz ve iş yetiştirme baskısı altında çalıştırılmaktadır. Sokakta çalışan çocuklar genel olarak ayakkabı boyacılığı, seyyar satıcılık, araba camı silme, atık toplama gibi işlerde çalışırken, bu işler genel olarak kalabalık şehir merkezlerinde ve tehlikeli ortamlardadır. Çalışma yaşı 10’un altına düşmüştür. Dengeli ve yeterli beslenmeyen, bir kısmı ise geceyi sokakta veya çöplüklerde geçiren çocukların çalışmaları haftanın 7 günü ve günlük 14 saate varan çalışma saati bulabilmektedir.

 

TÜRKİYE İÇİN MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ

Türkiye sanayisinin dünya pazarlarında, özellikle AB pazarında var olmasının yegâne yolu ucuz işgücü ihracıdır. Şirketlerin ve hükümetin dizginsiz kar hırsı için çocuklarımızı hızla çocuk işçiliğe ittikleri bir süreçten geçiyoruz. Bir yandan ÇEDES ile tarikat ve cemaatlerle yapılan protokollerle eğitimde dinselleştirmeyi yaygınlaştıranlar diğer yandan MESEM adı altında çocuklarımızı çocuk işçiliğine itiyorlar. Yani tevekkülle terbiye edip sömürü çarklarına kurban etmeye çalışıyorlar! Hayır! Kabul etmiyoruz! Kabul etmeyeceğiz! Çocuklarımızın güvenle geleceğe baktıkları bir Türkiye için mücadele etmeye devam edeceğiz!

Çocuk işçiliğin ancak ülkemizde emeğiye geçinenlerin yani üretenlerin ülkemizi gerçek anlamda yönetmesi durumunda önlenebileceğinin bilinciyle;

1- Çocuk işçilik yasaklanmalıdır!

2- Eğitime verilen bütçe artırılmalı, MESEM uygulamasına son verilmeli, mesleki öğrenim çocuk ve gençlerin gelişimine uygun bir biçimde planlanmalı ve kamusal kurallar çerçevesi içinde olmalıdır!

 

ÇOCUKLARIMIZA DAHA MUTLU VE GÜVENLİ BİR GELECEK SAĞLAMAK İSTİYORUZ

Çocuklarımızın şirketlerin kar hırsına kurban edilmediği, erken yaşta çalışmak zorunda kalmadığı ve iş cinayetlerinde katledilmediği bir Türkiye istiyoruz! Çocuklarımızın karşı karşıya olduğu tüm tehditlere, onların haklarına yönelik her türlü saldırıya ve yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen, çocuklarımızın ve öğrencilerimizin ‘ 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyoruz. Çocuklarımıza mutlu ve güvenli bir gelecek sağlamak için herkesi birlikte mücadeleye davet ediyoruz!”

 

Başkan Işık: “Çocuklarımızın çalışmadığı bir Türkiye istiyoruz”

 

 

Başkan Işık: “Çocuklarımızın çalışmadığı bir Türkiye istiyoruz”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.