crossorigin="anonymous"> google.com, pub-3332145558351436, DIRECT, f08c47fec0942fa0

23 yıllık acıyı göğsünde taşıyor

Kocaeli 13.08.2022 - 12:01, Güncelleme: 13.08.2022 - 12:01
 

23 yıllık acıyı göğsünde taşıyor

Asrın felaketinden 23 yıl geçmiş olmasına rağmen insanların içindeki acı hala izlerini taşıyor.

17 Ağustos 1999 depreminde 18 saat enkaz altında kalan ve 19 yaşındaki oğlunu kaybeden Emine Cebeci, "Depremden 4 yıl sonra oğlumu kimsesizler mezarlığında buldum. Senelerce oğlum gelir diye kapımı kapatmadım. 45 saniyeyi enkazın altında sallana sallana geçirdik. Ölmek istiyorsunuz, ölemiyorsunuz. O betonların altında yaşamayı kimse bilmiyor, diri diri mezara giriyorsunuz. 45 saniye çok şey. 45 saniye gençliğimizi, çocuğumuzu, bedenimizi, her şeyimizi aldı. O sadece 45 saniye değil, bir ömürdü bizim için" dedi. Merkez üssü Kocaeli’nin Gölcük ilçesi olan Marmara Depremi'nin üzerinden 23 yıl geçti. 17 Ağustos 1999 yılında saat 03.02'de 7,4 büyüklüğünde meydana gelen ve “asrın felaketi" olarak tanımlanan deprem büyük acılara yol açtı. 45 saniyede süren depremde 18 bin 373 kişi hayatını kaybetti, 48 bin 901 kişi yaralandı, 5 bin 840 kişi ise kayboldu. Aradan 23 yıl geçmesine rağmen acısı bir an olsun dinmeyen Emine Cebeci (64), deprem anında yaşadıkları ve depremden 4 yıl sonra kimsesizler mezarlığında bulduğu 19 yaşındaki oğlu Serkan Yapıcı'yı ararken yaşadığı zorlukları anlattı. Oğlunun ve kızının fotoğrafını göğsünde taşıyan Cebeci, kolyeyi asla boynundan çıkarmayacağını söyledi. Oğlu Serkan'ın yanında yer ayıran Cebeci, öldükten sonra oğlunun yanına gömülmek istiyor. "45 saniyeyi enkazın altında sallana sallana geçirdik" Deprem gecesi yaşadıklarını anlatan Emine Cebeci, Deprem gecesi oğlum astsubaylığı kazanmıştı, kendisi erken uyudu ben ise hala uyumamıştım. Gece 03.00’da bir gümbürtüyle bina sallanınca ben oğlumun odasına doğru koştum. Yıkılacağımızı hiç düşünmedim. 3 adım atabildim, 4. adımı atamadım. 45 saniye deniliyor ama biz ilk 10 saniyede yıkıldık. 45 saniyeyi enkazın altında sallana sallana geçirdik. Üst komşum Necla vardı, 8 aylık hamileydi, ona seslendim bir cevap alamadım. Oğluma seslendim, ondan da cevap alamadım. Bir saat sonra oğlumun sesini duyabildim. Oğlum, 'Anne ben iyiyim, sadece ayağım betonun altında kaldı'” dedi. "O betonların altında yaşamayı kimse bilmiyor, diri diri mezara giriyorsunuz" Yaşadığı acıyı tarif etmekte zorlanan Cebeci, "Oğlum 14 saat sonra çıkarıldı. Oğlum benden önce çıkarıldığı için çok dua ettim. 'Ben çıkmasam da olur' dedim. Oğlum Serkan’ın, 'Annem çıkmadan ben hastaneye gitmem' diye sesini duydum. Beni enkaz altından çıkarmaları için uğraşıyordu. Oğlumu ikna edemedikleri için saatlerce beni bekledi. Çıkmama yakın oğlumu hastaneye götürdüler. Enkaz altından 18 saat sonra çıktım. 18 saat deprem sizi eziyor, ölmek istiyorsunuz ölemiyorsunuz. Depremi yaşamayanlar depremi yaşadık zannediyor ama öyle değil. O betonların altında yaşamayı kimse bilmiyor, diri diri mezara giriyorsunuz" diye konuştu. "Senelerce oğlum gelir diye kapımı kapatmadım" Hastane sürecini ve oğlunu yıllarca aradığını anlatan Cebeci, "8 ay hastanede kaldım ve 14 kere ameliyat oldum. Bu süre zarfında hep oğlumu aradım ancak bulamadım. Kayıpların ve oğlumun bulunması için mahkemeye başvurdum. Aylarca Türkiye’nin her bir yerinde oğlumu aradım. Senelerce oğlum gelir diye kapımı kapatmadım. Ben oğlumu enkazın altından sağ yolladım, öldüğünü hiç düşünmedim. Oğlumu sağ aradım, mezarlıkları açtırırken de asla burada çıkacağını düşünmedim. Oğlumu 4 sene sonra buldum ama sevineyim mi üzüleyim mi bilemedim. Zaman zaman çok şükür bir mezarı var diyorum ama kafamda hep bir soru işareti oluyor" şeklinde konuştu. "45 saniye bir ömür" Depremin kendisine ne ifade ettiğini dile getiren Cebeci, "45 saniye çok şey. 45 saniye gençliğimizi, çocuğumuzu, bedenimizi, her şeyimizi aldı. O sadece 45 saniye değil, bir ömürdü bizim için. Hala devam ediyor, edecekte. Bizden sonra başkaları da bu acıyı yaşamasını istemiyoruz, tedbirlerin alınmasını istiyoruz. Oğlum Serkan’ın yanına kendim için yer ayırttım. Oğlumla biz çok yakındık, arkadaş gibiydik. Benim ailemin hepsi İstanbul'da ama oğlumun mezarı Gölcük'te olduğu için burayı bırakıp gidemiyorum" şeklinde konuştu.
Asrın felaketinden 23 yıl geçmiş olmasına rağmen insanların içindeki acı hala izlerini taşıyor.

17 Ağustos 1999 depreminde 18 saat enkaz altında kalan ve 19 yaşındaki oğlunu kaybeden Emine Cebeci, "Depremden 4 yıl sonra oğlumu kimsesizler mezarlığında buldum. Senelerce oğlum gelir diye kapımı kapatmadım. 45 saniyeyi enkazın altında sallana sallana geçirdik. Ölmek istiyorsunuz, ölemiyorsunuz. O betonların altında yaşamayı kimse bilmiyor, diri diri mezara giriyorsunuz. 45 saniye çok şey. 45 saniye gençliğimizi, çocuğumuzu, bedenimizi, her şeyimizi aldı. O sadece 45 saniye değil, bir ömürdü bizim için" dedi.

Merkez üssü Kocaeli’nin Gölcük ilçesi olan Marmara Depremi'nin üzerinden 23 yıl geçti. 17 Ağustos 1999 yılında saat 03.02'de 7,4 büyüklüğünde meydana gelen ve “asrın felaketi" olarak tanımlanan deprem büyük acılara yol açtı. 45 saniyede süren depremde 18 bin 373 kişi hayatını kaybetti, 48 bin 901 kişi yaralandı, 5 bin 840 kişi ise kayboldu. Aradan 23 yıl geçmesine rağmen acısı bir an olsun dinmeyen Emine Cebeci (64), deprem anında yaşadıkları ve depremden 4 yıl sonra kimsesizler mezarlığında bulduğu 19 yaşındaki oğlu Serkan Yapıcı'yı ararken yaşadığı zorlukları anlattı. Oğlunun ve kızının fotoğrafını göğsünde taşıyan Cebeci, kolyeyi asla boynundan çıkarmayacağını söyledi. Oğlu Serkan'ın yanında yer ayıran Cebeci, öldükten sonra oğlunun yanına gömülmek istiyor.

"45 saniyeyi enkazın altında sallana sallana geçirdik"
Deprem gecesi yaşadıklarını anlatan Emine Cebeci, Deprem gecesi oğlum astsubaylığı kazanmıştı, kendisi erken uyudu ben ise hala uyumamıştım. Gece 03.00’da bir gümbürtüyle bina sallanınca ben oğlumun odasına doğru koştum. Yıkılacağımızı hiç düşünmedim. 3 adım atabildim, 4. adımı atamadım. 45 saniye deniliyor ama biz ilk 10 saniyede yıkıldık. 45 saniyeyi enkazın altında sallana sallana geçirdik. Üst komşum Necla vardı, 8 aylık hamileydi, ona seslendim bir cevap alamadım. Oğluma seslendim, ondan da cevap alamadım. Bir saat sonra oğlumun sesini duyabildim. Oğlum, 'Anne ben iyiyim, sadece ayağım betonun altında kaldı'” dedi.

"O betonların altında yaşamayı kimse bilmiyor, diri diri mezara giriyorsunuz"
Yaşadığı acıyı tarif etmekte zorlanan Cebeci, "Oğlum 14 saat sonra çıkarıldı. Oğlum benden önce çıkarıldığı için çok dua ettim. 'Ben çıkmasam da olur' dedim. Oğlum Serkan’ın, 'Annem çıkmadan ben hastaneye gitmem' diye sesini duydum. Beni enkaz altından çıkarmaları için uğraşıyordu. Oğlumu ikna edemedikleri için saatlerce beni bekledi. Çıkmama yakın oğlumu hastaneye götürdüler. Enkaz altından 18 saat sonra çıktım. 18 saat deprem sizi eziyor, ölmek istiyorsunuz ölemiyorsunuz. Depremi yaşamayanlar depremi yaşadık zannediyor ama öyle değil. O betonların altında yaşamayı kimse bilmiyor, diri diri mezara giriyorsunuz" diye konuştu.

"Senelerce oğlum gelir diye kapımı kapatmadım"
Hastane sürecini ve oğlunu yıllarca aradığını anlatan Cebeci, "8 ay hastanede kaldım ve 14 kere ameliyat oldum. Bu süre zarfında hep oğlumu aradım ancak bulamadım. Kayıpların ve oğlumun bulunması için mahkemeye başvurdum. Aylarca Türkiye’nin her bir yerinde oğlumu aradım. Senelerce oğlum gelir diye kapımı kapatmadım. Ben oğlumu enkazın altından sağ yolladım, öldüğünü hiç düşünmedim. Oğlumu sağ aradım, mezarlıkları açtırırken de asla burada çıkacağını düşünmedim. Oğlumu 4 sene sonra buldum ama sevineyim mi üzüleyim mi bilemedim. Zaman zaman çok şükür bir mezarı var diyorum ama kafamda hep bir soru işareti oluyor" şeklinde konuştu.

"45 saniye bir ömür"
Depremin kendisine ne ifade ettiğini dile getiren Cebeci, "45 saniye çok şey. 45 saniye gençliğimizi, çocuğumuzu, bedenimizi, her şeyimizi aldı. O sadece 45 saniye değil, bir ömürdü bizim için. Hala devam ediyor, edecekte. Bizden sonra başkaları da bu acıyı yaşamasını istemiyoruz, tedbirlerin alınmasını istiyoruz. Oğlum Serkan’ın yanına kendim için yer ayırttım. Oğlumla biz çok yakındık, arkadaş gibiydik. Benim ailemin hepsi İstanbul'da ama oğlumun mezarı Gölcük'te olduğu için burayı bırakıp gidemiyorum" şeklinde konuştu.

Habere ifade bırak !
Habere Ek Video
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.