crossorigin="anonymous"> google.com, pub-3332145558351436, DIRECT, f08c47fec0942fa0

Avukat Olmaya Geldi Pazarcı Oldu

Röportaj 25.08.2016 - 13:55, Güncelleme: 26.12.2020 - 11:31
 

Avukat Olmaya Geldi Pazarcı Oldu

Kars’ta hayat ve geçim iyiden iyiye zorlaşmıştı…Üstüne asker yönetime el koyunca sıkıntıların üzerine tuz biber ekilmişti. İhtilalin Kars üzerindeki etkileri orada yaşayan insanları iyiden iyiye çaresiz bırakmıştı…Genç Ziyaettin liseden mezun olmuş aynı yıl Dicle Üniversitesi’ni kazanmıştı ama ne babasının onu okutacak parası vardı ne de kendi imkanı.

Avukat olmaya geldi pazarcı oldu Kars’ta hayat ve geçim iyiden iyiye zorlaşmıştı…Üstüne asker yönetime el koyunca sıkıntıların üzerine tuz biber ekilmişti. İhtilalin Kars üzerindeki etkileri orada yaşayan insanları iyiden iyiye çaresiz bırakmıştı…Genç Ziyaettin liseden mezun olmuş aynı yıl Dicle Üniversitesi’ni kazanmıştı ama ne babasının onu okutacak parası vardı ne de kendi imkanı. Babası artık geçim sıkıntısının verdiği yük ile iyiden iyiye bunalmış ve Ziyaettin’i karşısına alarak onunla konuşmuştu; “Oğlum Kars’ı terk edin. Gidip batıda bir işe girin ve kazandığınız parayla okulunuzu okuyun” demişti. Ziyaettin kararını verdi. İstanbul’a gidip bir sene çalışacak ve biriktirdiği parayla üniversite tahsilini tamamlayacaktı. Hem okuyup hem de çalışmak gibi bir hedefle İstanbul macerasına yelken açmıştı.     İstanbul’un Anadolu yakasındaki dayısının yanına geldi. Pazarcılık yapmaya başladı. Sabahın beşinde kalkıp satacağı sebze ve meyveleri halden alıp yine İstanbul’un Anadolu Yakası’ndaki pazarlarda tezgahını açıp para kazanmaya çalışıyordu. Kazanıyordu da… Öyle ki kazandığı paraların izi  1980 yılların modası olan dar kotlarda öyle belirgin ortaya çıkıyordu ki baldırlarındaki para şişkinliği gözünü karartmıştı. Artık para kazanmanın tadını almış ve gazeteci yada hukukçu olmak üzere geldiği İstanbul’da üniversite okuma  hedefini dahi unutmuştu. Pazarcılık ona çok para kazandırınca Kars’ta ki sıkıntılarını da unutunca bir gün gazeteci yada hukukçu olma hedefi de unutulmuştu.       Pazarcılık yapan bir çok büyüğü dört katlı evlerini dikmiş o da “ben de ev sahibi araba sahibi olmak istiyorum” hedeflerine yönelmişti. Artık dayısının yanından ayrılıp kendi ocağının tüteceği bir yuvanın kurulması üzerine yeni hedefler kurmuştu. Gebze’ye geldi. O dönemde her yerin Gebze’ye bağlı olduğu bir nokta olan Darıca’da evini kurma adımlarını atmış hem çalışıp hem de bu noktada yerleşik bir hayata geçmişti.       Önce bir evim olsun diye geldiği Gebze’yi artık memleketi bilip ilçenin sorunlarını da kendine dert edinmeye başlamış. Başta pazarcı esnafının sorunlarını çözmek adına öncülük etmeye başlamış. Sorunların çözümü adına kurumsal bir STK  gereksinimini gidermek sorunları masaya yatırmak ve çözücü mercilere yasal ve kurumsal çerçevede ulaşmak adına 1995 yılında Gebze Pazarcılar Odası’nı kurmuş. 2016 yılında hala bu odanın başkanlığını yapan Ziyaettin Erattir, 3 kere tek liste ile 3 kere de rakip liste ile  genel kurulda yarışmış. Yarıştıkları rakipleri de çok ilginç. Biri kardeşi, biri dayısı biri de yine yakın akrabası…       21 yıldır Gebze Pazarcılar Odası Başkanlığı görevini yürüten Ziyaettin Erattir o kadar Gebzeli olmuş ki Gebzespor’un şampiyon olduğu dönemde yönetim kurulunda da yer alarak artık sporu, kültürü, sorunu ve sosyal hayatı ile tam bir Gebzeli olmuştu. Odayı kurduklarında Gebze Belediye Başkanı Mehmet Emin Akın ile yakın ilişki içerisinde iken o dönem sonunda gerçekleşen yerel seçimlerde Belediye Başkanlığını kazanan Ahmet Penbegüllü ve ardından İbrahim Pehlivan ile aynı sıcak ilişkiler içinde olamamış. Ancak 2002’de Ak Parti’nin kurulması ve bir çok isimin bu çatı altına girmesi ile oda ve belediye başkanaları arasında ki ilişkiler yine istenilen düzeye gelmiş. Bugün Darıca Perşembe Pazarı’nda tezgahların dibinde bir sabah kahvaltısı yaptık. Pazarcı esnafı, Oda Başkanı Ziyaettin Erattir ve Hedef Gazetesi ekibi…       Belediyeler ile ilişkiler hangi boyutta diye sormanın zamanıdır dedim. M.Emin Akın, Ahmet Penbegüllü ve İbrahim Pehlivan’ın ardından tüm ilçelerde de değişmiş isimler ile yönetiliyorduk. Yeni isimler Gebze Pazarcılar odası’na ve pazarcı esnafına nasıl bir bakış açısı içindeydi merak ettik. İlçe ilçe anlattı Başkan…”Çayırova’da Şevki Başkan söz verdiği sabir pazarlar noktasında büyük gelişme kaydetti. Ne kadar teşekkür etsem azdır. Dilovası için Teksas gibi yer, sorun yumağı derler. Hiç öyle değil. Pazarcı esnafının  yaşadığı sorunların Dilovası’nda ki oranı yüzde 2 bile değil. Ancak Gebze ve Darıca aynı oranda değil. Pazarcılar olarak bu iki ilçe belediyemizden aynı ilgi alakayı göremiyoruz. Sabit Pazar sözleri de projelerin hayata geçmesi noktasında adımlar hala atılmış değil. Bizler insani olarak saygı görmek istiyoruz. Biz söylenen her şeyi yapıyoruz. Yüksek sesle bağımadan malımızı satmaya çalışıyoruz. Temiz, etiketleri ile pırıl pırıl tezgahlar kuruyoruz. Vergimizi ödüyoruz. Kayıtlarımız tamam. Pazar içinde kayıtsız vergisiz satı yapanlar da var. Onların da ekmekleri ile oynamamak adına çok da şikayetçi olmuyoruz. Belediye denetimlerinde bu noktaların iyi irdelenmesi gerekir. Yaptırım ve denetimi bize bırakmıyorlar. Ama o hassasiyeti de denetim sahibi yetkililer göstermiyor. Pazarcılar arasında ciddi bir ayırımcılık oluyor. Vergisini deyen arkadaşlar için bu bir sorun.” Diyor.       Başkana sorun sıkıntı deyince torbası bayağı bir doluymuş. Pazarların şehir merkezlerinden taşınması gerektiği konusunda herkes hem fikir ama adım atılmayınca konuşulanlar havada kalıyor. Pazarların kurulduğu gün pazaryerlerine yakın marketlerin sebze ve meyve fiyatlarında büyük indirimler yapması pazarcı esnafını etkileniyor mu ? diye sorduk. Pazarcılar da başkan da aynı cevabı verdi. “Kendi market alanında satışlarını yapsınlar da isterlerse bedavaya versinler. Ama neredeyse pazarın içinde tezgah açar duruma geldiler. Pazarın yasal ve prosedür işleyişine ters bir uygulama içine giriyorlar.”dediler.       Haftanın her günü ayrı bir mahallede tezgah açan, her sabah 5’te kalkıp eve 10’da gelen pazarcı esnafı ile sosyal hayat üzerine konuşma şansımız hiç yok. “Bir gün çalışmazsak sorun yaşarız. Her gün tezgahımızı kurmak zorundayız. Yoksa ekonomik sıkıntılarla boğuşmak zorunda kalırız.” Diyorlar ama şunu da eklemede geçmiyorlar. “Kurbanın en iyisini pazarcı keser, düğünlerde takının en iyisini pazarcı takar. Çok çalışırız, Tatil yapmayız, eğlenmeyiz ama her şeyin en iyisini yaparız.”diyorlar…   Bu arada kahvaltı masamıza her tezgahtan ayrı bir sebze meyve geliyor. Kavundan üzüme, rokadan köy domatesine acı tatlı binerden maydanoza tam bir renk cümbüşü kahvaltı sofrasına sahip olduk. Hepsi de gelip kahvaltıya ortak oldular. Tezgahların başında kim var diye sorduk? Hepsinde bir iki tane genç çalışıyor. Hepsi de üniversite öğrencisi gençler. Doktor, avukat olmak için son senelerini çalışarak okuyan bir sürü genç pazarcı esnafının yanında çalışıyor. 1980’de Ziyaettin Erattir’in yapamadığını onlar yapmaya çalışıyor. Paranın tadını alsalarda eğitimlerinden taviz vermiyorlar.       Erattir gülüyor. Artık bizden geçti ama sen şunu mutlaka yaz diyor… Sabit pazarlar artık hayata geçmeli. Sabit pazarlar kurulduğu an ne vatandaş, ne pazarcı esnafı ne de pazarda görev yapan görevliler artık bir sorun dile getirmez. Sorunların son bulması için mutlaka tek çözüm SABİT PAZARLAR
Kars’ta hayat ve geçim iyiden iyiye zorlaşmıştı…Üstüne asker yönetime el koyunca sıkıntıların üzerine tuz biber ekilmişti. İhtilalin Kars üzerindeki etkileri orada yaşayan insanları iyiden iyiye çaresiz bırakmıştı…Genç Ziyaettin liseden mezun olmuş aynı yıl Dicle Üniversitesi’ni kazanmıştı ama ne babasının onu okutacak parası vardı ne de kendi imkanı.

Avukat olmaya geldi pazarcı oldu

Kars’ta hayat ve geçim iyiden iyiye zorlaşmıştı…Üstüne asker yönetime el koyunca sıkıntıların üzerine tuz biber ekilmişti. İhtilalin Kars üzerindeki etkileri orada yaşayan insanları iyiden iyiye çaresiz bırakmıştı…Genç Ziyaettin liseden mezun olmuş aynı yıl Dicle Üniversitesi’ni kazanmıştı ama ne babasının onu okutacak parası vardı ne de kendi imkanı. Babası artık geçim sıkıntısının verdiği yük ile iyiden iyiye bunalmış ve Ziyaettin’i karşısına alarak onunla konuşmuştu; “Oğlum Kars’ı terk edin. Gidip batıda bir işe girin ve kazandığınız parayla okulunuzu okuyun” demişti. Ziyaettin kararını verdi. İstanbul’a gidip bir sene çalışacak ve biriktirdiği parayla üniversite tahsilini tamamlayacaktı. Hem okuyup hem de çalışmak gibi bir hedefle İstanbul macerasına yelken açmıştı.

 

 

İstanbul’un Anadolu yakasındaki dayısının yanına geldi. Pazarcılık yapmaya başladı. Sabahın beşinde kalkıp satacağı sebze ve meyveleri halden alıp yine İstanbul’un Anadolu Yakası’ndaki pazarlarda tezgahını açıp para kazanmaya çalışıyordu. Kazanıyordu da… Öyle ki kazandığı paraların izi  1980 yılların modası olan dar kotlarda öyle belirgin ortaya çıkıyordu ki baldırlarındaki para şişkinliği gözünü karartmıştı. Artık para kazanmanın tadını almış ve gazeteci yada hukukçu olmak üzere geldiği İstanbul’da üniversite okuma  hedefini dahi unutmuştu. Pazarcılık ona çok para kazandırınca Kars’ta ki sıkıntılarını da unutunca bir gün gazeteci yada hukukçu olma hedefi de unutulmuştu.

 

 

 

Pazarcılık yapan bir çok büyüğü dört katlı evlerini dikmiş o da “ben de ev sahibi araba sahibi olmak istiyorum” hedeflerine yönelmişti. Artık dayısının yanından ayrılıp kendi ocağının tüteceği bir yuvanın kurulması üzerine yeni hedefler kurmuştu. Gebze’ye geldi. O dönemde her yerin Gebze’ye bağlı olduğu bir nokta olan Darıca’da evini kurma adımlarını atmış hem çalışıp hem de bu noktada yerleşik bir hayata geçmişti.

 

 

 

Önce bir evim olsun diye geldiği Gebze’yi artık memleketi bilip ilçenin sorunlarını da kendine dert edinmeye başlamış. Başta pazarcı esnafının sorunlarını çözmek adına öncülük etmeye başlamış. Sorunların çözümü adına kurumsal bir STK  gereksinimini gidermek sorunları masaya yatırmak ve çözücü mercilere yasal ve kurumsal çerçevede ulaşmak adına 1995 yılında Gebze Pazarcılar Odası’nı kurmuş. 2016 yılında hala bu odanın başkanlığını yapan Ziyaettin Erattir, 3 kere tek liste ile 3 kere de rakip liste ile  genel kurulda yarışmış. Yarıştıkları rakipleri de çok ilginç. Biri kardeşi, biri dayısı biri de yine yakın akrabası…

 

 

 

21 yıldır Gebze Pazarcılar Odası Başkanlığı görevini yürüten Ziyaettin Erattir o kadar Gebzeli olmuş ki Gebzespor’un şampiyon olduğu dönemde yönetim kurulunda da yer alarak artık sporu, kültürü, sorunu ve sosyal hayatı ile tam bir Gebzeli olmuştu. Odayı kurduklarında Gebze Belediye Başkanı Mehmet Emin Akın ile yakın ilişki içerisinde iken o dönem sonunda gerçekleşen yerel seçimlerde Belediye Başkanlığını kazanan Ahmet Penbegüllü ve ardından İbrahim Pehlivan ile aynı sıcak ilişkiler içinde olamamış. Ancak 2002’de Ak Parti’nin kurulması ve bir çok isimin bu çatı altına girmesi ile oda ve belediye başkanaları arasında ki ilişkiler yine istenilen düzeye gelmiş.

Bugün Darıca Perşembe Pazarı’nda tezgahların dibinde bir sabah kahvaltısı yaptık. Pazarcı esnafı, Oda Başkanı Ziyaettin Erattir ve Hedef Gazetesi ekibi…

 

 

 

Belediyeler ile ilişkiler hangi boyutta diye sormanın zamanıdır dedim. M.Emin Akın, Ahmet Penbegüllü ve İbrahim Pehlivan’ın ardından tüm ilçelerde de değişmiş isimler ile yönetiliyorduk. Yeni isimler Gebze Pazarcılar odası’na ve pazarcı esnafına nasıl bir bakış açısı içindeydi merak ettik.

İlçe ilçe anlattı Başkan…”Çayırova’da Şevki Başkan söz verdiği sabir pazarlar noktasında büyük gelişme kaydetti. Ne kadar teşekkür etsem azdır. Dilovası için Teksas gibi yer, sorun yumağı derler. Hiç öyle değil. Pazarcı esnafının  yaşadığı sorunların Dilovası’nda ki oranı yüzde 2 bile değil. Ancak Gebze ve Darıca aynı oranda değil. Pazarcılar olarak bu iki ilçe belediyemizden aynı ilgi alakayı göremiyoruz. Sabit Pazar sözleri de projelerin hayata geçmesi noktasında adımlar hala atılmış değil. Bizler insani olarak saygı görmek istiyoruz. Biz söylenen her şeyi yapıyoruz. Yüksek sesle bağımadan malımızı satmaya çalışıyoruz. Temiz, etiketleri ile pırıl pırıl tezgahlar kuruyoruz. Vergimizi ödüyoruz. Kayıtlarımız tamam. Pazar içinde kayıtsız vergisiz satı yapanlar da var. Onların da ekmekleri ile oynamamak adına çok da şikayetçi olmuyoruz. Belediye denetimlerinde bu noktaların iyi irdelenmesi gerekir. Yaptırım ve denetimi bize bırakmıyorlar. Ama o hassasiyeti de denetim sahibi yetkililer göstermiyor. Pazarcılar arasında ciddi bir ayırımcılık oluyor. Vergisini deyen arkadaşlar için bu bir sorun.” Diyor.

 

 

 

Başkana sorun sıkıntı deyince torbası bayağı bir doluymuş.

Pazarların şehir merkezlerinden taşınması gerektiği konusunda herkes hem fikir ama adım atılmayınca konuşulanlar havada kalıyor.

Pazarların kurulduğu gün pazaryerlerine yakın marketlerin sebze ve meyve fiyatlarında büyük indirimler yapması pazarcı esnafını etkileniyor mu ? diye sorduk. Pazarcılar da başkan da aynı cevabı verdi. “Kendi market alanında satışlarını yapsınlar da isterlerse bedavaya versinler. Ama neredeyse pazarın içinde tezgah açar duruma geldiler. Pazarın yasal ve prosedür işleyişine ters bir uygulama içine giriyorlar.”dediler.

 

 

 

Haftanın her günü ayrı bir mahallede tezgah açan, her sabah 5’te kalkıp eve 10’da gelen pazarcı esnafı ile sosyal hayat üzerine konuşma şansımız hiç yok. “Bir gün çalışmazsak sorun yaşarız. Her gün tezgahımızı kurmak zorundayız. Yoksa ekonomik sıkıntılarla boğuşmak zorunda kalırız.” Diyorlar ama şunu da eklemede geçmiyorlar. “Kurbanın en iyisini pazarcı keser, düğünlerde takının en iyisini pazarcı takar. Çok çalışırız, Tatil yapmayız, eğlenmeyiz ama her şeyin en iyisini yaparız.”diyorlar…

 

Bu arada kahvaltı masamıza her tezgahtan ayrı bir sebze meyve geliyor. Kavundan üzüme, rokadan köy domatesine acı tatlı binerden maydanoza tam bir renk cümbüşü kahvaltı sofrasına sahip olduk. Hepsi de gelip kahvaltıya ortak oldular. Tezgahların başında kim var diye sorduk? Hepsinde bir iki tane genç çalışıyor. Hepsi de üniversite öğrencisi gençler. Doktor, avukat olmak için son senelerini çalışarak okuyan bir sürü genç pazarcı esnafının yanında çalışıyor. 1980’de Ziyaettin Erattir’in yapamadığını onlar yapmaya çalışıyor. Paranın tadını alsalarda eğitimlerinden taviz vermiyorlar.

 

 

 

Erattir gülüyor. Artık bizden geçti ama sen şunu mutlaka yaz diyor…

Sabit pazarlar artık hayata geçmeli. Sabit pazarlar kurulduğu an ne vatandaş, ne pazarcı esnafı ne de pazarda görev yapan görevliler artık bir sorun dile getirmez. Sorunların son bulması için mutlaka tek çözüm SABİT PAZARLAR

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.