crossorigin="anonymous"> google.com, pub-3332145558351436, DIRECT, f08c47fec0942fa0

II. Dünya Savaşı’nda Yahudi Soykırımına (Holokost) Geçit Vermeyen Türk Diplomatlar

Kültür-Sanat 28.01.2022 - 15:33, Güncelleme: 28.01.2022 - 15:33
 

II. Dünya Savaşı’nda Yahudi Soykırımına (Holokost) Geçit Vermeyen Türk Diplomatlar

II. Dünya Savaşı’nda Yahudi Soykırımına (Holokost) Geçit Vermeyen Türk Diplomatlar

İkinci Dünya Savaşı (1939-1945) sırasında Hitler liderliğindeki Nazi Almanyası işgal ettikleri tüm Avrupa ülkelerinde yaşayan Yahudilere karşı büyük bir soykırım (holokost) girişiminde bulundular ve milyonlarca Yahudi’yi katlettiler, antisemitizmi bir devlet politikası haline getirdiler. 1941 yılında başlayan katliamlar, 1945 yılına kadar sistematik bir şekilde devam etti. Hitler’in, kısa bir süre içerisinde Avrupa’nın büyük bir bölümünü ele geçirmesi, Avrupa’da güç dengelerinin bozulmasına neden oldu. Bu durum katliamların artmasına ve yeni katliamların yaşanmasına zemin hazırladı.             1941-1945 yılları arasında Hitler, yaklaşık 6 milyon Yahudi’yi katletti. O günlerde, yaşanan katliamlara ve antisemitik uygulamalara tepki gösteren ülkelerin başında Türkiye geliyordu. Türkiye yaşananlara sadece tepki göstermekle kalmadı. Türk Hariciyesi; din, inanç, mezhep ayırt etmeksizin Nazi işgali altındaki ülkelerde yaşayan Türk vatandaşlarını korumak için büyük çaba sarf etti. Türk Yahudilerini korumak ve Yahudi Soykırımı’nın önüne geçmek amacıyla; Necdet Kent, Behiç Erkin, Namık Kemal Yolga, Selahattin Ülkümen başta olmak üzere Firuzan Selçuk, Cemal Özkaya, Saffet Arıkan, Pertev Şevki Kantemir, Abdülhalat Birden, Kudret Erbey, Galip Evren, Fuat Aktan, Ragıp Rauf Arman, Bedii Arbel, Mehmet Fuat Carim, Cevdet Dülger, Fikret Şefik Özdoğancı, İrfan Sabit Akça, Burhan Işık gibi Türk diplomatlar, bulundukları şehirlerdeki Yahudileri, Nazi zulmünden korumayı kendilerine görev edindiler ve bu noktada büyük bir cesaretle çeşitli girişimlerde bulundular.             Birçok Türk diplomat, büyükelçilik ve konsolosluk görevlisi özellikle Türk kökenli Yahudileri korumak için ellerinden geleni yaptılar. Bu süreçte üstün gayretleriyle dikkatleri çeken isimler; Paris Büyükelçisi Behiç Erkin ve elçilik görevlisi Namık Kemal Yolga, Marsilya Başkonsolosluğu Muavin Konsolosu Necdet Kent, Rodos Konsolosu Selahattin Ülkümen oldu. Behiç Erkin ile Namık Kemal Yolga Fransa/Paris’te, Necdet Kent ise Marsilya’da, Türk Yahudileri dışında birçok Yahudi’ye Türk pasaportu vererek onların hayatlarını kurtardılar. B. Erkin, üzerlerine ay-yıldız astırdığı “büyükelçinin vagonları” olarak bilinen trenlere binlerce Yahudi’yi bindirerek Türkiye’ye gönderdi. Sayıları tam olarak bilinmese de bu şekilde binlerce Yahudi katliamdan kurtuldu, İstanbul’a geldi.             Marsilya Başkonsolosluğu Muavin Konsolosu Necdet Kent, Nazi işgali altındaki Marsilya’da Saint Charles Tren İstasyonu’nda Yahudilerin hayvan yüklü vagonlara bindirilerek toplama kamplarına götürüleceği haberini alır almaz tren istasyonuna gitti. Hareket etmek üzere bekleyen üzerinde “20 baş hayvan ve 500 kilo ot konulabilir” yazan vagona, 80 Yahudi bindirilmiş, toplama kampına götürülmek üzereydi. N. Kent, tren istasyonundaki Gestapo yetkilisine, Yahudilerin ivedilikle vagondan indirilmesi gerektiğini söylemesine rağmen bu isteği yerine getirilmedi. Bunun üzerine o da Yahudilerle birlikte aynı vagona bindi. Onun kararlılığını anlayan Gestapo görevlileri, diplomatik bir krize neden olmamak için bir sonraki durakta ondan özür dileyerek onunla birlikte 80 Yahudi’yi serbest bırakmak zorunda kaldılar. Türkiye’nin Rodos Başkonsolosu Selahattin Ülkümen ise adada bulunan Yahudileri kurtarmak amacıyla birçok girişimde bulunmuştu. Nazilerin baskıları, 1943-1944 yıllarında yalnızca Rodos Adası’nda değil işgal ettikleri tüm bölgelerde daha da artmıştı. Rodoslu Yahudiler toplama-ölüm kamplarına gönderilmek isteniyordu.  S. Ülkümen, Nazi Karargahına gitti ve burada Nazi Ordusu Ege Adaları Komutanı General Ulrich Von Kleeman’a, Türkiye’nin savaşta tarafsız olduğunu söyledi. Auschwitz’deki gaz odalarına gönderilmek için toplanan Türk Yahudileri’nin serbest bırakılmasını istedi. General Kleeman, Nazi Almanyası’nda Yahudilerin vatandaşlıklarına göre ayırt edilmediğini belirterek Türk Yahudilerin serbest bırakılamayacağını ifade etti. Bunun üzerine S. Ülkümen, Türk kanunlarında Türk vatandaşlarının inançlarına göre ayrılmadığını, tüm vatandaşların eşit olduğunu söyleyerek isteğinin geri çevrilmesi halinde bu durumun uluslararası bir krize dönüşeceğini belirtti. Bu gelişme üzerine Kleeman, 42 Türk Yahudiyi serbest bırakmak zorunda kaldı. Bu süreçte General Klemaan ve Nazi ordusunun nefretini kazanan S. Ülkümen’in hamile eşi Mihrinisa Ülkümen ve iki konsolosluk çalışanı, iki alman uçağının Rodos Türk Konsolosluğunu bombalaması üzerine ağır yaralandı. Mihrinisa Hanım doğum yaptıktan çok kısa bir süre sonra vefat etti. Ülkümen, barış yanlısı olmanın bedelini bu dayanılmaz acıyla ödedi ve ömrünün sonuna kadar bir daha evlenmedi. Selahattin Bey, savaşın sonlarına doğru tutuklandı, esir alındı. Rodos’tan sınır dışı edildi. Savaşın bitmesinin ardından serbest bırakıldı. 1945 yılında II. Dünya Savaşı son buldu. Tüm dünya genelinde savaşta 70 milyondan fazla insan öldü. Hitler, Yahudiler başta olmak üzere Romanları/Çingenelere (Pojasmos) ve farklı etnik gruplara karşı sistematik bir şekilde soykırım girişiminde bulundu, sayısız katliamlar gerçekleştirdi. Bütün dünyanın sessizliğe gömüldüğü o dönemde bu zulümlere karşı tepki gösteren ise Türk Diplomatlar oldu. Bazıları Atatürk ile silah arkadaşlığı yapan bu diplomatlar onun “Yurtta sulh, cihanda sulh” prensibini benimseyerek savaş sırasında Yahudiler başta olmak üzere birçok farklı etnik kökene mensup insanları ve inanç gruplarını korudular.  Bu diplomatlardan Necdet Kent, Namık Kemal Yolga ve Selahattin Ülkümen’e 15 Mayıs 2001 tarihinde Dışişleri Bakanlığı tarafından Üstün Hizmet Madalyası verildi. Bu isimler, birçok farklı ülkeden birçok farklı madalya, nişan ve ödül kazandılar. Selahattin Ülkümen, 1989 yılında İsrail tarafından verilen Uluslararası Dürüstler Ödülü’nü de kazandı ve bu ödülü alan ilk Müslüman oldu. Bu diplomatlardan hiçbiri günümüzde sağ değildir, fakat savaşın üzerinden yaklaşık 80 sene geçmesine rağmen onların gösterdiği bu büyük kahramanlıklar hiçbir zaman unutulmadı. Uluslararası Holokost’u Anma Günü’nde çoluk-çocuk, genç-yaşlı demeden insanları gaz odalarında toplu kıyımlardan geçiren Nazi faşizmini lanetle anarken kahraman diplomatlarımızı rahmetle, minnetle anıyorum. KAYNAKLAR Corry Guttstadt, Türkiye, Yahudiler ve Holokost, Çeviren: Atilla Dirim, İletişim Yayınları, İstanbul 2016. Emir Kıvırcık, Büyükelçi, Goa Yayınları, İstanbul 2007. Enis Behiç, Hatırat 1876-1958, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2010. İzzet Bahar, İkinci Dünya Savaşı’nda Türkiye ve Yahudi Meselesi, Libra Yayınları, İstanbul 2020. Stanford Shaw, Yahudi Soykırımı ve Türkiye, Çeviren: Kutluk Armaoğlu, Timaş Yayınları, İstanbul 2014. Milliyet Gazetesi, “Türk Yahudileri İnönü Kurtardı” 5 Temmuz 1992, s. 17. Milliyet Gazetesi Pazar Eki, 10 Haziran 2001, s. 8. Milliyet Gazetesi, “Vefat İlanı”, 22 Eylül 2002, s. 16. Milliyet Gazetesi, “Türk Schindler’e Alkış”, 9 Temmuz 2005, s. 18. BCA, 30-10-0-0 / 110 - 736 – 7. BCA, 30-10-0-0 / 232 - 562 – 20.                                            
II. Dünya Savaşı’nda Yahudi Soykırımına (Holokost) Geçit Vermeyen Türk Diplomatlar

İkinci Dünya Savaşı (1939-1945) sırasında Hitler liderliğindeki Nazi Almanyası işgal ettikleri tüm Avrupa ülkelerinde yaşayan Yahudilere karşı büyük bir soykırım (holokost) girişiminde bulundular ve milyonlarca Yahudi’yi katlettiler, antisemitizmi bir devlet politikası haline getirdiler. 1941 yılında başlayan katliamlar, 1945 yılına kadar sistematik bir şekilde devam etti. Hitler’in, kısa bir süre içerisinde Avrupa’nın büyük bir bölümünü ele geçirmesi, Avrupa’da güç dengelerinin bozulmasına neden oldu. Bu durum katliamların artmasına ve yeni katliamların yaşanmasına zemin hazırladı.

            1941-1945 yılları arasında Hitler, yaklaşık 6 milyon Yahudi’yi katletti. O günlerde, yaşanan katliamlara ve antisemitik uygulamalara tepki gösteren ülkelerin başında Türkiye geliyordu. Türkiye yaşananlara sadece tepki göstermekle kalmadı. Türk Hariciyesi; din, inanç, mezhep ayırt etmeksizin Nazi işgali altındaki ülkelerde yaşayan Türk vatandaşlarını korumak için büyük çaba sarf etti. Türk Yahudilerini korumak ve Yahudi Soykırımı’nın önüne geçmek amacıyla; Necdet Kent, Behiç Erkin, Namık Kemal Yolga, Selahattin Ülkümen başta olmak üzere Firuzan Selçuk, Cemal Özkaya, Saffet Arıkan, Pertev Şevki Kantemir, Abdülhalat Birden, Kudret Erbey, Galip Evren, Fuat Aktan, Ragıp Rauf Arman, Bedii Arbel, Mehmet Fuat Carim, Cevdet Dülger, Fikret Şefik Özdoğancı, İrfan Sabit Akça, Burhan Işık gibi Türk diplomatlar, bulundukları şehirlerdeki Yahudileri, Nazi zulmünden korumayı kendilerine görev edindiler ve bu noktada büyük bir cesaretle çeşitli girişimlerde bulundular.

            Birçok Türk diplomat, büyükelçilik ve konsolosluk görevlisi özellikle Türk kökenli Yahudileri korumak için ellerinden geleni yaptılar. Bu süreçte üstün gayretleriyle dikkatleri çeken isimler; Paris Büyükelçisi Behiç Erkin ve elçilik görevlisi Namık Kemal Yolga, Marsilya Başkonsolosluğu Muavin Konsolosu Necdet Kent, Rodos Konsolosu Selahattin Ülkümen oldu. Behiç Erkin ile Namık Kemal Yolga Fransa/Paris’te, Necdet Kent ise Marsilya’da, Türk Yahudileri dışında birçok Yahudi’ye Türk pasaportu vererek onların hayatlarını kurtardılar. B. Erkin, üzerlerine ay-yıldız astırdığı “büyükelçinin vagonları” olarak bilinen trenlere binlerce Yahudi’yi bindirerek Türkiye’ye gönderdi. Sayıları tam olarak bilinmese de bu şekilde binlerce Yahudi katliamdan kurtuldu, İstanbul’a geldi.

            Marsilya Başkonsolosluğu Muavin Konsolosu Necdet Kent, Nazi işgali altındaki Marsilya’da Saint Charles Tren İstasyonu’nda Yahudilerin hayvan yüklü vagonlara bindirilerek toplama kamplarına götürüleceği haberini alır almaz tren istasyonuna gitti. Hareket etmek üzere bekleyen üzerinde “20 baş hayvan ve 500 kilo ot konulabilir” yazan vagona, 80 Yahudi bindirilmiş, toplama kampına götürülmek üzereydi. N. Kent, tren istasyonundaki Gestapo yetkilisine, Yahudilerin ivedilikle vagondan indirilmesi gerektiğini söylemesine rağmen bu isteği yerine getirilmedi. Bunun üzerine o da Yahudilerle birlikte aynı vagona bindi. Onun kararlılığını anlayan Gestapo görevlileri, diplomatik bir krize neden olmamak için bir sonraki durakta ondan özür dileyerek onunla birlikte 80 Yahudi’yi serbest bırakmak zorunda kaldılar.

Türkiye’nin Rodos Başkonsolosu Selahattin Ülkümen ise adada bulunan Yahudileri kurtarmak amacıyla birçok girişimde bulunmuştu. Nazilerin baskıları, 1943-1944 yıllarında yalnızca Rodos Adası’nda değil işgal ettikleri tüm bölgelerde daha da artmıştı. Rodoslu Yahudiler toplama-ölüm kamplarına gönderilmek isteniyordu.  S. Ülkümen, Nazi Karargahına gitti ve burada Nazi Ordusu Ege Adaları Komutanı General Ulrich Von Kleeman’a, Türkiye’nin savaşta tarafsız olduğunu söyledi. Auschwitz’deki gaz odalarına gönderilmek için toplanan Türk Yahudileri’nin serbest bırakılmasını istedi. General Kleeman, Nazi Almanyası’nda Yahudilerin vatandaşlıklarına göre ayırt edilmediğini belirterek Türk Yahudilerin serbest bırakılamayacağını ifade etti. Bunun üzerine S. Ülkümen, Türk kanunlarında Türk vatandaşlarının inançlarına göre ayrılmadığını, tüm vatandaşların eşit olduğunu söyleyerek isteğinin geri çevrilmesi halinde bu durumun uluslararası bir krize dönüşeceğini belirtti. Bu gelişme üzerine Kleeman, 42 Türk Yahudiyi serbest bırakmak zorunda kaldı. Bu süreçte General Klemaan ve Nazi ordusunun nefretini kazanan S. Ülkümen’in hamile eşi Mihrinisa Ülkümen ve iki konsolosluk çalışanı, iki alman uçağının Rodos Türk Konsolosluğunu bombalaması üzerine ağır yaralandı. Mihrinisa Hanım doğum yaptıktan çok kısa bir süre sonra vefat etti. Ülkümen, barış yanlısı olmanın bedelini bu dayanılmaz acıyla ödedi ve ömrünün sonuna kadar bir daha evlenmedi. Selahattin Bey, savaşın sonlarına doğru tutuklandı, esir alındı. Rodos’tan sınır dışı edildi. Savaşın bitmesinin ardından serbest bırakıldı.

1945 yılında II. Dünya Savaşı son buldu. Tüm dünya genelinde savaşta 70 milyondan fazla insan öldü. Hitler, Yahudiler başta olmak üzere Romanları/Çingenelere (Pojasmos) ve farklı etnik gruplara karşı sistematik bir şekilde soykırım girişiminde bulundu, sayısız katliamlar gerçekleştirdi. Bütün dünyanın sessizliğe gömüldüğü o dönemde bu zulümlere karşı tepki gösteren ise Türk Diplomatlar oldu. Bazıları Atatürk ile silah arkadaşlığı yapan bu diplomatlar onun “Yurtta sulh, cihanda sulh” prensibini benimseyerek savaş sırasında Yahudiler başta olmak üzere birçok farklı etnik kökene mensup insanları ve inanç gruplarını korudular.  Bu diplomatlardan Necdet Kent, Namık Kemal Yolga ve Selahattin Ülkümen’e 15 Mayıs 2001 tarihinde Dışişleri Bakanlığı tarafından Üstün Hizmet Madalyası verildi. Bu isimler, birçok farklı ülkeden birçok farklı madalya, nişan ve ödül kazandılar. Selahattin Ülkümen, 1989 yılında İsrail tarafından verilen Uluslararası Dürüstler Ödülü’nü de kazandı ve bu ödülü alan ilk Müslüman oldu. Bu diplomatlardan hiçbiri günümüzde sağ değildir, fakat savaşın üzerinden yaklaşık 80 sene geçmesine rağmen onların gösterdiği bu büyük kahramanlıklar hiçbir zaman unutulmadı. Uluslararası Holokost’u Anma Günü’nde çoluk-çocuk, genç-yaşlı demeden insanları gaz odalarında toplu kıyımlardan geçiren Nazi faşizmini lanetle anarken kahraman diplomatlarımızı rahmetle, minnetle anıyorum.

KAYNAKLAR

Corry Guttstadt, Türkiye, Yahudiler ve Holokost, Çeviren: Atilla Dirim, İletişim Yayınları, İstanbul 2016.

Emir Kıvırcık, Büyükelçi, Goa Yayınları, İstanbul 2007.

Enis Behiç, Hatırat 1876-1958, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2010.

İzzet Bahar, İkinci Dünya Savaşı’nda Türkiye ve Yahudi Meselesi, Libra Yayınları, İstanbul 2020.

Stanford Shaw, Yahudi Soykırımı ve Türkiye, Çeviren: Kutluk Armaoğlu, Timaş Yayınları, İstanbul 2014.

Milliyet Gazetesi, “Türk Yahudileri İnönü Kurtardı” 5 Temmuz 1992, s. 17.

Milliyet Gazetesi Pazar Eki, 10 Haziran 2001, s. 8.

Milliyet Gazetesi, “Vefat İlanı”, 22 Eylül 2002, s. 16.

Milliyet Gazetesi, “Türk Schindler’e Alkış”, 9 Temmuz 2005, s. 18.

BCA, 30-10-0-0 / 110 - 736 – 7.

BCA, 30-10-0-0 / 232 - 562 – 20.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.